6 Kasım 2020 Cuma

 Yeşil Ekonomi ve Yönetimi (1)


Sanayi devriminin başladığı 1800’li yıllardan günümüze kadar sanayileşmenin artması, çeşitlenmesi ve yaygınlaşmasına bağlı olarak tabii sermaye ve çevre ağır yaralar aldı.

İnsanoğlunun sürekli araştırma ve geliştirme arzusu, çağlar boyunca her alanda sürekli yeni teknolojilerin bulunmasını ve insanlığın hizmetine sunulmasını sağladı. Yaklaşık iki asrı bulan sanayileşme ve her sektörde uygulanması nedeniyle çevre ağır bir şekilde tahribata uğradı.

Günümüzde en çok konuşulan ve gündem oluşturan konular arasında çevre kirlenmesi, iklim değişikliği, küresel ısınma, su kirliliği ve darlığı, toprak kirliliği ve azalması gibi temel konular bulunuyor.

Sanayi devriminin başlangıç safhasında tabii sermayenin zengin oluşu ve çevre üzerinde oluşan zarar ve kayıpları telafi etme potansiyelinin yüksek olması hayati önemi olan çevre faktörünü arka planda bıraktı.

Geçtiğimiz yüzyılda toplumların ulaştıkları zenginlikler yenilenemez kaynaklara dayalı olarak gerçekleşti.

Bu durum sadece büyümeye odaklanmış bir ekonomi anlayışının neticesiydi.

Tabii sermayeyi koruma anlayışından yoksun olan bu yaklaşım insanoğlunun ihtiyaç duyduğu su, toprak gibi temel tabii kaynakları kirlettiği gibi, aynı zamanda ihtiyacı karşılayamayacak bir duruma doğru yöneldiği gözleniyor.

Başta insan olmak üzere, canlıların hayatlarını sürdürmeleri için ihtiyaç duydukları gerekli bütün kaynaklarla donatılan gezegenimiz her geçen gün bu temel kaynakların azalmasıyla kırılgan bir yapıya doğru sürükleniyor.