21 Ağustos 2016 Pazar

Bu alenen bir savaştır!



 

Evet, bu bir savaştır. Hedef tahtasının merkezinde Türkiye’nin bulunduğu İslam âlemine açılmış bir savaştır.

Bir bakıma Çanakkale savaşında, kurtuluş savaşında tamamlanmamış savaşın devamı niteliğindedir.

O savaşlarda yedi düvelin ülkemize birlikte hücum ettiği ve hepsinin de üstesinden gelindiği ve emperyalistlere göre yarım kalmış savaşın devamıdır.

O zaman düşman tarafının elbirliği ile ülkemize karşı cephelerde yapılan savaş, şimdilerde vekâlet usulüne dönüşen bir savaştır.

En alçakça, en zalimce ve gaddarca hiçbir insan fıtratının kabul edemeyeceği bir usulle yapılan savaştır.

Emperyalistlerin kendi elleriyle kurmuş oldukları, kendi zulümlerini uygulamak için vekil olarak görevlendirdikleri terör örgütleriyle yapılan savaştır.

İsmi ne olursa olsun; bu saldırıyı falanca, diğerini filanca örgüt yaptı hiç fark etmez.

Hepsinin ipleri tek merkezdedir, hepsinin kontrolü tek karargâhtadır.

Buna hiç şüphe yok.

Bu hain, gaddar ve insanlıktan nasibini almamış emperyalist karargâh birinin ipini geri çekerken diğerini salmakta ve böylece bu insanlık dışı eylemlerini sistematik bir şekilde sürdürmekte.

Ondan sonrada dünya kamuoyunun karşısına geçip sözde terörü kınadığını açıklarken insan aklıyla, zekasıyla dalga geçmektedir.

Bu kanlı eylemlerin ilk başından beri bu şekilde günümüze kadar devam etmiştir.

Elbette bunların içimizdeki hainleri bu zalim emperyalistlerin en büyük ve en güçlü destekleri olmaktadır.

Emperyalist zalimlere uşaklık yapan PKK denilen bu eli kanlı örgüt otuz yılı aşkın süredir kimin menfaatine çalışmıştır? Elbette emperyalistlerin!

Sözde kürt kardeşlerimizin haklarını savunmak bahanesiyle 30 yılı aşkın süredir bu eli kanlı katil örgüt en fazla zararı kürt kardeşlerimize vermiştir.

Asırları kapsayan birlikteliği olan bu insanlar durup dururken son 30 yılda mı bu toplumdan ayrıştı. Bu oyuna nasıl ülke ve toplum olarak gelindi?

Bu örgütün liderlerine emperyalist babaları ne dedi, neleri tavsiye etti başarılı olmaları için? Birkaç argüman ileri sürdü bunlardan bir dinsizlik, biri de ırkçılık idi. Bu iki enstrümanı çok iyi kullanmaları tavsiyesinde bulundu. Bu iki hususu çok iyi kullandılar mı kendi açılarından başarı gelecekti.

Bu eli kanlı örgüt başarılı olmak için başlangıçta hangi yola başvurdu?

Öncelikle bölge insanını öldürerek, sindirerek, korkutarak amaçlarına ulaşmaya denediler...

Fakat çok şükür ki bölgede çoğunlukta bulunan aklıselim insanlar bunların çirkin planını bozdu, bozmaya devam etmekte en akılcı yoldur.

Meselenin bu piyonlar vasıtasıyla ülkemizi bölmek olduğu iyice anlaşılmış oldu.

Bunun için bugüne kadar çeşitli girişimler oldu.

En son ülkemiz 15 temmuz kalkışması yaşadı.

Bu hain güçler içerdeki vatan hainleriyle işbirliğine girerek ülkemiz yok etmeye çalıştılar.

Allah korusun o zaman, ne kürdü, ne türkü ne lazı, ne çerkezi  hiçbirinin hayat hakkı kalmamış olacaktı.

Bu inceliği özellikle kürt kardeşlerimizin iyi anlaması gerekiyor.

Haklarını savunuyoruz aldatmasıyla bölge insanına kan kusturan bu cani piyonların kime hizmet ettiklerini iyi anlamaları gerekiyor.

Artık bölge insanının bu hainlerin ve bunların siyasi uzantılarının karşısında kararlı bir şekilde durmaları gerekiyor ki bu kirli emperyalist oyun en kısa zamanda bozulsun…

DAEŞ’ı, PKK’sı, FETÖ’sü ne kadar varsa bunların hepsi emperyalist güçlerin uşağı, piyonudur, hepsinin kurucusu ve lojistik destek sağlayıcısı onlardır.

Bu emperyalist hain güçler işleri bitinceye kadar bu terör örgütlerine destek verecektir.

Bundan sonra da bu piyonların bitirilmesine sıranın geleceği kesindir.

Aksini düşünmek mümkün değil, bu iş böyle gelmiş böyle gidecektir. Aksini düşünmek "eşyanın tabiatına aykırılık" kuralı gibi açık ve nettir.

Bunu için bu örgüt üyelerinin en tepedekinden en alttakine kadar kurtuluş yolu Türk adaletine teslim olmalarıdır!..

Artık bilinmesi ve hassasiyetle üzerinde durulması gereken husus bu ülkenin doğusuyla, batısıyla, güney ve kuzeyi ile aynı vatan toprağında yaşadığı; doğudakine yapılan saldırının batıdakine de yapılmış olduğu gerçeğidir.

Çünkü bu saldırılar ülke bütünlüğüne yapılmaktadır.

Bu nedenle gerek haber dilinde ve gerekse başka ifadelerde “falanca etnik unsur hedef alındı” şeklinde değil de “falanca yerde şu tip menfur saldırı oldu” şeklinde ayrıştırıcı olmayan, belli bir grubu gösteren ifadelerin kullanılmasından vazgeçilmeli. Bu terör örgütlerinin lehine olan bir ifade tarzıdır.

Artık çok iyi biliniyor ki terör saldırılarının hepsi ülkemizin bütünlüğünü, bağımsızlığını hedef almış ve almaya devam etmektedir; ülkemizin güçlenmesini ve kalkınmasını hedef almaktadır!

Temennimiz 15 temmuzun artçılarının hiç olmaması, az zararla atlatılmasıdır...

6 Ağustos 2016 Cumartesi

Ders verdik, ders aldık, yeter mi?


 

15 temmuz 2016 bir milat oldu ülkemiz için.
Her bakımdan yeniden yapılanma döneminin başlangıcı oldu.
Bu hain kalkışmayı yapanlara ve arkasında duran akıl hocalarına bir ders oldu, dersten de öte bir şamar oldu!
15 temmuz şanlı tarihimize  altın harflerle yazıldı.
Fakat ne kadar ders verilirse verilsin, bu güruh hain emellerinden vazgeçmez, bunu da aklımızın bir köşesine unutamayacağımız bir şekilde not etmek mecburiyetindeyiz!

Çünkü bunlar İslam'ın son kalesini yıkmak için akla gelmedik hain planlar yapmaktan geri kalmazlar.

Bu da onların fıtratlarının gereğidir.

Hainler için en kolay yol kaleyi içten feth etmektir.

Bunun için kullanabilecekleri ne malzeme varsa bunu hareket ettirmeye çalışacaklardır...

Yeryüzünde çekilen acıların asıl kaynağına inmek yerine, bunu başkalarına mal etmeye çalışacaklardır.

Böylece sıkıntıların asıl sahiplerini temize çıkarmaya çalışacaklar.

İnsani dramların çok daha derinleşmesine neden olmaları onları rahatsız etmeyeceği gibi sevindirecektir.

Bugün her türlü acıya çare olmak için kurulmuş olan uluslararası kurumlar ya asıl hedeflerinden saptırılmış ya da görevlerini yerine getiremez duruma dönüştürülmüştür.

İnsan haklarını ancak ve ancak işlerine geldiği, kendi hain planlarını gerçekleştirmek için gündeme getirmektedirler.

Şimdi Türkiye’de işbaşında bulunun, demokratik seçimlerle işbaşına gelenleri acımasız, hunharca planlanmış bir darbe yoluyla düşürmek isteyenlerin tutuklanmasını hazmedemeyenler insan haklarını gündeme getiriyorlar.

Bu darbe girişimin başarısız kalması batının gerçek yüzünün bir kez daha açığa çıkması açısından bir turnusol kağıdı görevi yapmıştır.

Bir kez daha batının İslam ülkelerinde demokrasiyi ve milli iradeyi istemediği açığa çıkmış.

Bir kez daha İslam ülkelerinde despot liderlerin hakim olmasını açık bir şekilde göstermiştir.

Demokrasiye ve millet iradesine olan samimiyetsizlik ve saygısızlığı açıkça dünyaya ilan etmişlerdir.

Bir kez daha bugün dünyada özellikle İslam ülkelerinde yaşanan huzursuzluk ve iç çatışmaların tek sebebinin batının insanlık dışı yaklaşımı olduğu net bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Zalime suskun dururken, mazluma saldırgan ve suçlama yaklaşımını sürdürmeye devam ettirdiklerini bir kez daha göstermişlerdir.

Emperyalist güruhun bu anlayış ve yaklaşımıyla yeryüzündeki huzursuzlukların durması, mazlumların rahat bulmasının mümkün olmayacağı gün yüzüne bir kez daha çıkmıştır.
Bu tavırları sanki zulümden beslendiklerinin işareti olmuştur.
Uluslar arası af örgütünün (Amnesty International) ülkemizde yapılan haksız darbeye karşı alınan haklı tedbirlerden rahatsız olması, hakkın değil haksızlığın ve zulmün yanında olduğunu bu bir kez daha göstermiştir.

Zannediyor ki karalama kampanyasını sürdürürsem haklıyı haksız gösteririm.

Ey af örgütü sen meşru bir idareye karşı kanlı bir şekilde bu milletin silahını bu millete çeviren zalimlerden mi yanasın.

Sen neden Suriye’deki zalimi görmüyorsun?

Bu zalim Suriye’de 600 bin masum insanı sorgusuz sualsiz katletmiş bir canidir.

Mısır’da demokratik yolla işbaşına gelen devlet başkanını deviren askeri dikta rejimini niye kınamıyor, bu ülkede haksız yere öldürülen masun insanları savunmuyorsun?

Irak’ta haksız bir işgalle 13 yıldır katliama neden olan koalisyon güçlerine neden sessiz kalıyorsun.

İslam ülkelerinin çoğunda özellikle kan dökmek, katliam yapmak için kurulmuş terör örgütleri varken, bunları niye sorgulamıyorsun?

Dünyada kol gezen, haksız, adaletsiz ve insafsız uygulamalara sebep olanları neden sorgulamıyorsun?

Bugün yeryüzünde milyonların çektiği zulüm, insanlık adına kurulmuş, fakat bunun tam tersi ile faaliyetini sürdüren veya asıl işini tam manasıyla yerine getiremeyen sözde kurumların eseri olduğunu neden görmüyorsun.

Evet, ülkemize insanlık dışı bir darbe teşebbüsü yapıldı, arkasında olanlar da çok iyi biliniyor.

Millet olarak yayından fırlamış çelik bir ok gibi bu alçak darbe girişimine atıldık!

Bu haykırış ülkemiz insanının cesaretini, fetanetini; vatanını korumaktaki kararlı duruşunu bütün dünyaya bir kez daha göstermiştir.

Sadece darbeyi yapan azınlık bir güruha değil, bütün emperyalistlere bir ders verilmiştir.

Bu emperyalistler bundan ders alır mı?

Bildiğimiz, tanıdığımız bu emperyalist güçler hainliklerinden vazgeçmezler.

Bu nedenle alınacak tedbirlerin kalıcılığı ve teyakkuz durumunda kalkmak büyük önem arz ediyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da her fırsatta belirttiği gibi rehavet bize yakışmaz!