20 Şubat 2018 Salı

Emperyalistlerin kirli senaryoları



Amerika’nın politikası bölge insanlarını birbirine kırdırmak üzerine kurgulanmış. 
Bugünün meselesi olmayıp bir asırlık, hatta iki asırlık bir kirli senaryo.
Amerika’nın bölgemiz üzerindeki politikası Müslümanı Müslümana kırdırmak, bu şekilde ‘taş atıp kolunu yormadan’ alçak hedefine ulaşmak.
Bu hain senaryo uygulamasında emperyalistler için en kolay yol kendilerine çok sayıda piyon bulabilmelerinden ileri geliyor.
‘Zeytin Dalı Harekâtında’ bugüne kadar 2000’e yakın teröristin telef olmasına rağmen ve daha öncede ülkemizde 34 seneden beri devam eden PKK teröründe binlercesi telef edilmesine rağmen bu piyonlar bundan zerre kadar ders alamıyorlar.
Öylesine beyinleri yıkanmış, öylesine şartlanmışlar, öylesine piyon olmaya meyil etmişler ki bu derece telef olmalarına rağmen bu insanlık dışı yanlışlıklarından vazgeçemiyorlar.
Böylesine zengin bir piyon ekosistemini gören emperyalist güçler de bu işin arkasını bırakmayıp bölgeyi alabildiğince karıştırıp istikrarsızlaştırmaya var güçleriyle devam ediyorlar.
Her geçen gün bölgemizi istikrarsızlaştırma ve kafalarındaki hain planlarını gerçekleştirme hedefiyle yanıp tutuşan bu zalim ve sömürü dünyası nasıl mağlup edilir?
Çözüm nasıl olur?
Ülkemizde yıllardır devam eden PKK terör örgütünü desteklememeleri için bu güçlerle yapılan bunca görüşme, diplomatik konuşma ve tartışmalara rağmen maalesef bir sonuca varılamadı.
Diplomasinin bittiği yerde ise yapılacak tek çare ve seçenek silahlı mücadele oluyor.
Bunun da ötesinde bölgede giderek bozulan huzur, güven, istikrar ve yüzbinlerce can kaybının  durdurulması ise yine bölge ülkelerindeki İslam ülkeleri başta olmak üzere bütün İslam ülkelerinin destek ve birliğine bağlı.
Bu ülkelerin bu tehlikenin farkına varmalarına bağlı!
Bu hem kolay ve hem de zor görünebilir.
Önemli olan bu durumda emperyalist güçlerin bölgedeki İslam ülkeleri üzerindeki hain planlarının tehlikesi hususunda söz konusu İslam ülkelerini duyarlı hale getirmek.
Bu hain hedefin sadece birkaç ülkeyi kapsamadığı, bu müşrik senaryosunun kapsamına hepsinin dahil olduğu, ancak bu planın aşama aşama uygulanmasıyla açığa çıkacağının bilinmesi gerekiyor.
Böyle sağlam bir birliğin kurulması ve kalıcı istikrara ulaşmasının en somut ve güçlü misali Avrupa Birliğidir.

Avrupa Birliği nasıl kuruldu?
Savaşlardan bıkan Avrupa ülkeleri bugünkü birliğin ilk adımlarını o yıllarda attı.
Bu ülkelerin birkaç akil adam dediğimiz önde gelen temsilcileri bu hareketi başlattı.
Ve bu işte başarılı da oldular.
Ülkelerine bu vesileyle huzur, güven ve kalkınma geldi...

Böyle bir hareketi başlatmakta bazı sıkıntılar baş gösterebilir.
Bazı bağnaz ülkeler ve emperyalist hegemonyasında bulunanlar buna karşı çıkabilir.
Ancak bu durum onların iç işlerini, kurumsal yapılarını etkilemeyeceği, böyle bir birliğin kurulması ve işlemesi olumlu sonuçlarının alınmasına engel teşkil etmeyebilir.
Uluslararası toplumun böyle bir birliğin varlığını hissetmesi hain planlarını geri çekmesi için, geri adım atmaları için vesile olabilir...

Münafıklarda kirli senaryo bitmez, çünkü fıtratları bunu gerektirir!

7 Şubat 2018 Çarşamba

BM'nin kimyasal silah aldatması




Zaman zaman Suriye’de kimyasal silah kullanımı uluslararası alanda tartışma konusu oluyor.
Kullanıldı mı, kullanılmadı mı? BM tarafından araştırması ve oturumlarda tartışması yapılıyor.
Suriye’deki vahşet 2011 Mart ayında başladı, neredeyse bu ülkede başlatılan vahşet 7 yılı geride bırakıyor.
Fakat ilgili kurumlarda bu vahşete karşı olumlu bir duruş takınacak bir gelişme yok. 
İpe un serme ve demagoji ustalığı 7 yıldır bu insanlık dramında devam ediyor.
Gerek BM’nin ve gerekse uluslararası toplumun ve diğer sözde insani değerleri ve insan haklarını korumak ve savunmak için kurulmuş uluslararası kurumların savsaklama ve görmezden gelme politikası devam ediyor.
Bu aldatma politikasını uygulayanlar milyonlarca masum Suriyelinin acımasızca ölümüne ve yerini yurdunu terk etmesine zemin hazırlarken Suriye’nin zalim yönetimini de bugüne kadar korumuş ve korumaya devam ediyor.
Masum insanları öldürmede sadece kimyasal silahlar kullanıldıysa savunma hakkı doğar gibi bir yanlış anlayış aslında emperyalist güçlerin kendilerini haklı gösterme ve aldatmadan başka bir şey değil. Kimyasal silah kullanılmasına rağmen bu vahşeti önlemek için ilgili kurumlarda bir kıpırdama görünmüyor.
Bu insanlık, hak ve hukuk dışı anlayış masum insanların zulme ve vahşete kurban gitmesine göz yummak ve zalimleri koruma altına almaktan başka bir anlam taşımıyor.
Birleşmiş Milletlerin mevcut statüsü mazlumları korumak için değil, zalimleri korumak mağdurlara da zulüm etmek anlayışı üzerine kurulmuş.
Uluslararası toplum Suriye zalim yönetimine şunu hatırlatıyor, “kimyasal silah kullanma, fakat katliamlarına diğer silahlarla devam edebilirsin.”
Suriye’nin zalim rejimi her halükarda katliamlarına devam ediyor. O toprakların gerçek sahiplerine en vahşi ve acımasız metotlarla zulmünü 7 yıldır sürdürüyor.
Dünyanın gözü önünde daha ne kadar bu katliamlar sürecek henüz belli değil.
Daha ne kadar ilgili insani ve hukuki kurumlar bu katliamlara göz yumacak belli değil.
Uluslararası toplumun duyarsız ve vicdansız tutumu karşısında İslam ülkeleri hep bir ağızdan bu katliamı durdurmak için ciddi bir şekilde ne zaman harekete geçecek o da belli değil.
Bu belirsizlikler devam ettikçe bu zalim rejim de katliamlarını sürdürüyor.
Çünkü ilgili uluslararası kurumların zulümden yana olan tavrı bu zalim lidere cesaret veriyor.
Ancak bu hususta ciddi ve samimi olarak duruş sergileyen ülke ise bizim ülkemiz.
Başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı mazlumların kurtuluşu için olumlu ve önemli bir rol oynayabilir temennisindeyiz.