30 Nisan 2022 Cumartesi

Verimsizliği ve israfı azaltmak (Yeşil Ekonomi 68)


 Çevre korumayı engelleyen, ekosistemleri tahrip eden bir ekonomik büyüme modelinin sürdürülemez olacağı ve adaletsizliği ağırlaştıracağı, dolayısıyla bu gidişatın dünyanın en fakirlerini en sert şekilde vuracağına dair bir endişe var.

Deniz seviyesinin iklim değişikliğinden dolayı bir metreye kadar yükselmesi ile gelişmekte olan dünyanın kıyı sulak alanlarının yüzde 60’tan fazlasını tahrip edebileceği, bunun da yıllık olarak 630 milyon dolarlık bir ekonomik zarara yol açacağı tahmin ediliyor.

Dünya Bankasının bir çalışması, tahribatın çoğu Doğu Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki birkaç ülkede yoğunlaşacağına işaret ediyor.

Verimsizliği ve israfı azaltmak, yeşil tarım paradigmasının önemli bir parçası olarak görülüyor.

BM’nin tahminine göre gelecek on yıllarda dünya yüzde 50 daha fazla gıdaya, %45 daha fazla enerjiye, %30 daha fazla suya ve milyonlarca yeni iş istihdamına ihtiyaç duyacak.

http://www.un.org/waterforlifedecade/green_economy.shtml

Yeşil tarım uygulamalarının ise 2050’ye kadar daha çok talepte bulunacak dünya nüfusunu besleme kabiliyetine sahip olduğu öngörülüyor.

http://www.ifad.org/

Yeşillenme hareketi çevre ve iklim hedeflerini karşılamaya yardım edecek, çiftlik pratiklerini benimseyen ve sürdüren bir hareket olarak görülüyor.

https://ec.europa.eu/agriculture/direct-support/greening

Yeşil tarım pratiklerinin uygulanması ile çevresel bozulma ve yoksulluğun eşzamanlı olarak ele alınması hedefleniyor.

Bu kapsamda, kırsal fakir ve küçük ölçekli çiftçiler gıda ihtiyaçları ve geçimleri için bağımlı oldukları tarım verimlerini artırmak ve ekosistem hizmetlerini geliştirecek çevresel ve yoksulluk hedeflerini başaracak bir öneme sahip olduğu öngörülüyor.

Yeşil tarım yatırım, araştırma ve kapasite inşasını gerektiriyor.

Buna şu alanlarda ihtiyaç duyuluyor: toprak verimlilik yönetimi, daha etkin ve sürdürülebilir su kullanımı, bitki ve hayvan çeşitlenmesi, bitki ve hayvan sağlığı yönetimi, tarım mekanizasyonunun uygun bir seviyesi, depolama tesislerini geliştirmek özellikle küçük çiftlikler için iş ve ticaretin aşağı yukarı akış tedarik zincirlerini inşa etmeyi kapsıyor.

Küresel olarak yaklaşık 2,6 milyar insan maişet temini için tarıma bağımlı bulunuyor. Bunların geniş bir bölümü günlük bir dolar civarında bir gelirle küçük çiftlikler ve kırsal alanlarda yaşıyor. (ILO’ya göre 1,3 milyar kişi tarım sektöründe çalışıyor.) FAO’ya göre 2000 yılından sonra hizmetler sektörü bu açığı kapattı ve arayı açmaya başladı. 2009 yılı itibariyle tarım sektöründe çalışan sayı bir milyarın üzerinde bulunuyor.

24 Nisan 2022 Pazar

Zirai üretimin karşılaştığı zorluklar (Yeşil Ekonomi 67)

 

Tarım için daha aşırı zorluklara gelince; iklim değişikliği, küresel gıda sistemleri ve kırsal kesimin geçimleri üzerine baskı ve çok yönlü zorluklar oluşturuyor. İklimdeki bu değişim gıda verimliliği ve üretimde azalma eğilimi gösteriyor ve kırılgan gıda üretim sistemlerine bir baskı tabakası ekliyor…

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine ilaveten, bu zorluklar aynı zamanda diyetlerde et ve et ürünlerine olan taleplerin artması ve sınırlı tabii kaynaklara bağımlı olan dünya nüfusunun büyümesini kapsıyor…

Tabii ve insan kaynaklı felaketlerin çoğu iklim değişikliğinin bir neticesi olarak gösteriliyor.

Aynı zamanda, bu olayların meydana gelmesinde sıklık ve etkisinde artışlar görülüyor.

Birleşmiş Milletler gıda tarım örgütü (FAO), gıda güvensizliği ile mücadele edecek bir eylem planı başlattı. Planın amacının, tarımda su kaynaklarını daha iyi yönetmek ve su israfını azaltmayı hedefliyor…

İnisiyatif, “Su kıtlığı ile başa çıkma: tarım ve gıda güvenliği için bir eylem çerçevesi” başlığını taşıyor. Bu maksatla sulama şemalarını modernize etmek, yeniden kazanım ve atık suları yeniden kullanmak, su kirlenmesini azaltacak mekanizmalar ve çiftliklerde yağmur suyunu depolamayı öngören eylem planı kuraklıkla ilişkili riskleri azaltmayı ihtiva ediyor...

BM Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) göre, kuraklık dünyanın bazı yerlerinde küresel tahıl üretimini olumsuz etkiliyor ve bunun neticesi olarak 2007 yılından beri bu olumsuz durum her yıl gıda fiyatlarının yükselmesine neden oluyor.

Bu durum gıda zinciri boyunca suyun daha iyi yönetilmesi yoluna odaklanmayı gerektiriyor. FAO konuyla ilgili açıklamasında, su kıtlığı ve kirliliğin küresel ölçüde büyüyen bir tehdit olarak pozisyon aldığı endişesini dile getiriyor.

Ayrıca dünyanın gıda üretiminde suyun kullanıldığı yolları değiştirecek büyük bir potansiyele sahip olduğu hatırlatılıyor. Dünyanın gıdaya yönelik büyüyen talebini karşılamak, suyu muhafaza edecek gıda üretim metotları ve akıllıca kullanmanın önemi üzerinde duruluyor. Su israfını azaltmak sürdürülebilir gıda üretimi için önem taşıyor…

Kuraklık, taşkınlar ve kasırgalar, okyanus asitleşmesi ve yükselen deniz suyu seviyesi insan hayatını riske atıyor.

Geçim şartları, aynı zamanda bitkiler, hayvan besisi ve balık avlanma altyapısı artan bir şekilde tehlikeye giriyor.

Sulama sistemleri ve hayvan barınma alanları tahrip oluyor.

Açlığın olmadığı bir dünya hedefini benimseyen Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) bu vizyonu başarmak için gıda güvenliği ve beslenme üzerindeki iklim değişikliğini azaltacak genişletilmiş bir hareketi gerekli görüyor.