27 Aralık 2020 Pazar

Üretim ve tüketimin her dalında israfı önleme (Yeşil Ekonomi 45)

 

İsraf sadece ekmek ve gıda maddelerinde değil, üretim ve tüketime konu olan diğer alanlarda, bütün sektörlerde de meydana gelebiliyor. Zaman israfı, kaynak ve enerji israfı gibi…

Aydınlatmada enerji tasarrufu yapmak için normal ampulleri kompakt floresan ampullerle değiştirmek öneriliyor. Araştırmalar floresan ampullerin %70 daha az enerji harcadığına işaret ederken, on kat daha uzun süre kullanım ömrü sağlıyor.

LED aydınlatma ortalama %75 daha az enerji ve 35 - 50 kat daha uzun süre dayanıyor.

Özellikle toplulukların bulunduğu alanlarında kullanılması öneriliyor.

Uzmanlar elektronik cihazların, bilgisayarların, yazıcıların kapalı oldukları zaman bile enerji harcadıklarını hatırlatıyor. 

ABD Çevre Koruma Kurumu elektronik cihazları çalışmadığı zaman kapatılmasının yıllık olarak cihaz başına 50-150 dolarlık bir tasarrufa neden olacağını tahmin ediyor.

Şartlar uygun olduğunda dizüstüne dönüş yaparak masaüstü bilgisayarlarla mukayese edildiğinde ortalama %80 daha az enerji kullanımı sağlamış oluyor.

Tabii ışık kullanarak tasarruf yapmak ve binaların projelendirilmesi ve konumunun bu esas göz önünde bulundurularak yapılması öneriliyor. Eğer uygunsa, çalışma alanlarının ışığı pencereden alacak şekilde düzenlenmesi tavsiye ediliyor.

Ve bütün ihtiyaçların satın alma planlarının yeşil seçeneklerin göz önünde bulundurularak yapılması öneriliyor…

Geri dönüşümlü kırtasiye veya küçük ya da ambalajı olmayan ürünler çevreye daha az zarar veriyor.

Tek kullanımlık bardaklar, tabaklar yerine yıkanabilen ve tekrar kullanabilecek türden olanlar tavsiye ediliyor.

Bitki esaslı, bakterilerle ayrışabilen bulaşık deterjanı; kâğıt havlular yerine kumaş kurulama havluları veya enerji tasarrufu yapan el kurulama ürünlerini tercih etmek yeşil yönetim anlayışının kapsam ve tavsiyesi içinde yer alıyor.

Uygun olan her yerde enerji tasarrufu yapmak ve binaların çevresine ağaç dikerek çalışma çevresinin görünümünü iyileştirirken yaz sıcaklarında klima masraflarının %35’e kadar azalmasını sağlamış olacak.

Ağaçlar aynı zamanda soğuk kış rüzgârlarını engellemeye yardım ediyor. Böylece kış ısınma masrafları %30’a kadar azaltılabilecek.

Trafikte zaman kaybetmeyi engelleyen tedbirler almak yakıt tasarrufu sağlarken, aynı zamanda karbon emisyonlarını önlemiş olacak.

Elbette yüze yüze toplantıların yeni bir müşteri ile ilişki kurmak için önemi göz ardı edilmezken, günümüz iletişim teknolojilerin ikincil bir etkiye sahip olmaksızın kurumlar için iş seyahatlerine sınır getirdiği, böylece günümüz iletişim teknolojilerini kullanmak çeşitli açılardan tasarruf sağlamış olacak.

Kurumlar artık yeşil takımlar, ekipler oluşturarak yeşil yönetim ve çalışma anlayışını geliştirecek.

Dünyanın çevre açısından geldiği durum, üretilen ürünlerin giderek yeşil kavramı ile uyumlu olmasını gerektiriyor. Üreticiler ve tüketiciler bu kavramla özdeşleşen ürünlere yönelerek, bu ürünleri üretip ve bu ürünleri tüketicilere sunmanın çalışma ve gayreti içinde olacak bir döneme giriliyor.

 

26 Aralık 2020 Cumartesi

Askıda bayat yerine taze ekmek (Yeşil Ekonomi 44)

 

İsrafa giden temel gıda maddelerinden biri de ekmek.

Maalesef ekmek israfı artık vahim bir duruma ulaşmış bulunuyor. Bu nimet sıradan bir çöp muamelesi görmeye başladı.

Bu savurgan alışkanlığın giderilmesi için sorumluluk sadece son tüketiciyle bitmiyor, aynı zamanda bu işle ilgili olan bütün kesimlere görev düşüyor. Bu gidişat ekmek üretim konusunda da gerekli düzenlemelerin yapılmasını gerektirebilir. İsrafı önlemek için ekmek üretiminde yeni bir standarda ihtiyaç duyulabilir. Dünya gıda üretiminde her geçen gün daha da kritik bir döneme giriyor. Bu bakımdan konu üzerinde gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, ekmek israfının önlenmesi, mümkün olduğu kadar en az seviyeye düşürülmesi için bir çalışma yapılabilir.

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun (TESK) açıklamasına göre, ülkemizde 300 gram üzerinde yaklaşık 85 milyon ekmek üretiliyor. Tüketim ise 79 milyon civarında gerçekleşiyor. Geriye kalan ise çöpe gidiyor…

Kızılay’ın yaptığı açıklamaya göre ise, “her yıl ülkemizde 500 bin ton ekmek çöpe atılıyor, bu parayla her yıl 80 devlet hastanesi yapılabilir.”

Dünyada bir milyar civarında insan yeterli beslenemez ve açlık çekerken, maalesef ülkemizde başta ekmek olmak üzere gıda maddeleri israfı önemli bir kalem tutuyor.

Sokaklardan geçerken bir yerlere asılmış veya bırakılmış bayat ekmek torbaları, dilimleri giderek artan bir eğilimi gösterirken, bu manzarayı görmek artık sıradan bir vaka haline geldi.

Bu duruma sebep olanlar ve sorumsuz davrananlara karşı dünya çapında bir milyar insanın açlıkla mücadele ettiğini hatırlatmak gerekiyor.

Aynı şekilde yaş sebze ve meyvelerin de bir kısmı sofraya gelinceye kadar israfa maruz kalıyor. Tarlada israfın büyük boyutlara ulaştığı, sebze ve meyvenin dörtte biri tüketilmeden yok oluyor.

Meyve ve sebzeler hasat sırasında %4-12, taşıma sırasında %2-8, pazara hazırlık evresinde %5-15, depolamada %3-10 civarında israfa uğruyor. İsraf edilen bu gıda maddeleriyle Suriye’nin tamamı doyar. Bu miktarın karşılığında Türkiye’de 60 hastane, 120 okul yapılacağı tahmin ediliyor…

Askıda ekmek kampanyaları yapılan yerler var, ekmek israfı yapanların ve bayat ekmekleri askıya asmaları yerine, askıda taze ekme alışkanlığını kazanmaları çok daha faydalı olacak. Böylece çöpe giden ekmek hayra gitmiş olacak.

25 Aralık 2020 Cuma

İsraf (Yeşil Ekonomi 43)

 


Tabii kaynakların üzerine önemli yükler getiren konulardan biri de israf. FAO’nun tahminine göre, küresel olarak üretilen bütün gıdaların %30’una karşılık gelen ve 1.3 milyar tona kadar ulaşan bir miktar her yıl tarladan çatala kadar uzanan süreç boyunca kayba uğruyor.

İsrafın önlenmesi yeşil ekonomi kavrayışının da başarılı olması konusunda hayati önem taşıyor.

Bu çerçevede alınacak tedbirlerle kaynakların korunması ve sürdürülebilirliğinde kayda değer mesafe sağlanabilir.

Yeşil ekonomi kapsamında uygulanan yeşil teknoloji kaynakları ve çevreyi kirletmeyen bir yapıya sahip olurken, aynı zamanda kaynakları koruyup ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmuş olacak.

İsraf konusuna yeterince hassasiyet ve özen gösterilmediğini hemen hemen her ortamda görmek mümkün.

İsraf konusunda alınacak tedbirlerin uygulanması ve eğitimle ham madde, üretim, ürün, emek ve sermaye heba edilmekten kurtarılmış olacak.

Özellikle su ve toprak gibi temel tabii kaynaklar ise daha fazla önem taşıyor.

İsrafa yol açan önemli bir husus da standardizasyon ve uygulanmasındaki eğitim eksikliği. Standardizasyon konusunun gelişen ve değişen şartlara uyarlanmasıyla gerek kaynakların, gerekse üretim boyunca yapılan masrafların ve maliyetin azalmasında önemli rol oynayacak. Böylece, üretici, tüketici ve kaynaklar korunmuş olacak.

Eğitimli olmanın yanında günlük hayatta, üretimde kullanılan bütün araç ve gereçlerin de her türlü israfı önleyici özellikte tasarlanarak üretilip uygulamaya sunulması israfın azaltılmasında kayda değer bir paya sahip olacak. 

Tarım ve gıda sektöründe tarladan çatala gelinceye kadar gıda üretimi, hangi safhalardan geçiyorsa tek tek gözden geçirilip bu kayıpları azaltacak bir çalışma yapılması konuya destek sağlayacak. Hangi aşamalarda bu kayıplar oluyorsa ona göre önleyici tedbirler alarak israf mümkün oldukça en az seviyeye düşürülebilir. Bu süreç üretim, nakliye, pazarlama sofraya gelinceye kadar geçen zaman dilimini kapsıyor. 

Yeşil yenilikle; üretimlerde, işleme süreçlerinde, pazarlama metotlarında, organizasyon ya da kurumlarda daha yüksek çevresel avantaj sağlanacağı bekleniyor.


22 Aralık 2020 Salı

Geri dönüşüm sanayi(Yeşil Ekonomi 42)

 

Şehirleşmede önümüzde yıllarda meydana gelecek büyüme nedeniyle geri dönüşüme gidecek atık miktarı da buna paralel olarak giderek artış gösterecek.

Küresel olarak yasal olmayan istihdamda atık toplayıcıların çoğunluğu kadın ve çocuk çalışanlardan oluşuyor.

Yeni bir sektör olarak ortaya çıkması bir takım düzenleme ve çalışmaları beraberinde getiriyor.

Atık toplayıcının tanımı şöyle yapılıyor; bir kamu ve özel sektör tarafından istihdam edilen kişinin konut, ticari, endüstriyel veya diğer alanlardaki atıkları bertaraf etmek için toplanması, ileri bir işlemeye tabi tutmak ve yeniden işlenebilir ve çöpü ayırmak şeklinde tarif ediliyor.

Bir dizi otomatik fonksiyonlara sahip özellikli atık toplama araçları, toplama ve nakliye zamanını azaltmada ve patlamadan koruma için konuşlanan araçların devreye alınması gerek bu sektörde çalışanlar için ve gerekse söz konusu işin daha uygun bir şekilde yerine getirilmesi yönünde kayda değer bir avantaj sağlayacak.

İşin yapısı gereği tehlikeli ve zararlı olan atık toplama faaliyeti yasal olarak da bütün yönleriyle gözden geçirilmeyi gerektiriyor.

Bu hususta mevcut kanuni düzenleme ve yönetmeliklerin ihtiyacı karşılamadığı durumda yeniden günümüz şartlarına uygun hale getirilmesini gerektirebilir.

Yapılacak yeni düzenlemeler konuyu bir bütün olarak ele alıp ve bütün yönleriyle değerlendirerek ve konuyla irtibatlı sektörlerin koordineli bir çalışması ile meseleye daha uygun bir çözüm yolu bulup, bu çalışma alanı daha verimli hale getirilebilir.

Her kesimin üzerine düşeni en uygun şekilde yapmasını sağlayacak bir sosyal ve insani sorumluluk görevinin yerine getirilmesi için bir çerçeve oluşturulabilir.

Çöplerin özelliklerine göre sınıflandırılması, ayrıştırma işlemine tabi tutulması daha sağlıklı bir çalışma ortamı sağlarken, geri dönüşümlü olan atıkların değerlendirilmesinde ve ekonomiye kazandırılmasında daha yüksek bir katma değer sağlayabilir.

Aynı zamanda bu alanda çalışanların işlerini sağlıklı ve günümüz şartlarına uygun bir şekilde yürütmeleri için toplama işinin bu işe elverişli olarak tasarlanmış motorlu vasıtalarla yapılmasını sağlayacak bir çalışma yapılabilir.

Bu amaca yönelik tasarlanacak yeni araçların üretimi bir taraftan otomotiv sanayine ek bir üretim alanı oluştururken, aynı zamanda geri dönüşüm çalışanlarının daha uygun ve daha güvenli bir ortamda çalışmaları sağlanmış olacak.

İlgili araçların bu amaca göre donanımlı olmasını sağlamak ve gerekirse bir fon oluşturarak bu alanda çalışanların ihtiyacını karşılamak için kullandırılabilir.

Bu alanda çalışanların modern geri dönüşüm sistemine entegrasyonu önemli ekonomik, sosyal ve çevresel avantajlar oluştururken toplum huzur, güven ve saygınlığının artmasına katkı sağlayacak.


21 Aralık 2020 Pazartesi

Yeşil ekonominin neferleri (Yeşil Ekonomi 41)

 

Şehirleşme ve ambalajlı üretim çeşitleri giderek artarken ve bunun neticesi olarak yeni bir iş alanı meydana gelmiş oluyor.

Artan şehirleşme ve buna paralel olarak çeşitlenen ve çoğalan ambalajlı üretim nedeniyle geri dönüşüm önemli bir sektör ve bir iş kolu haline geldi.

Sektör giderek ekonomide ve iş piyasasında önemli bir yer ediniyor.

Bu nedenle maişetini bu işten temin eden bir kesim oluştu.

Çöpe giden ne varsa elden geçirilip geri dönüşüm sektöründe kullanılacak malzemeleri toplayarak bunların yeniden ekonomiye kazandırılmasını sağlayan atık toplayıcıları bu alandaki işgücünün fedakâr kesimini teşkil ediyorlar.

Bu alanda yaptıkları fedakarane faaliyetle atık toplayıcılarını yeşil ekonominin neferleri olarak tanımlamak mümkün.

Atık toplayıcılar geri dönüşüm özellikli atıkları toplayıp ülke ekonomisine katkı sağladıkları gibi, ekonominin yeşillenmesine, çevre temizliğine ve istihdama da katkıda bulunuyorlar.

Geri dönüşüm sektörü yeşil ekonominin temel sektörlerinden biri.

Bu nedenle yeşil ekonominin neferleri olan atık toplayıcıların çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve insan onuruna yakışır bir yapıya kavuşturulmasını destekleyecek projeler geliştirilmeli.

Toplumsal sorumluluk yönüyle bu husus, özel sektör ve kamu sektörü başta olmak üzere ilgili bütün kesimleri yakından ilgilendiren bir husus.

Bu işçilerin kurumsal bir yapıya, sosyal güvenliğe kavuşması yanında, bunların modern geri dönüşüm sistemine entegrasyonunu sağlamak önemli ekonomik, sosyal ve çevresel avantajlar oluşturacak.

Çöpten atık toplayıcıların çalışma şartlarını saygın ve insan onuruna yakışır bir yapıya kavuşturmak, aynı zamanda bu insanlara duyulan saygının göstergesi olurken daha verimli ve güvenli bir çalışma ortamı da sağlanmış olacak.

Bu yaklaşım insani ve sosyal sorumluluk görevinin yerine getirilmesinin yanında aynı zamanda kalkınmış, modern, insan ve çevre hakkına duyulan saygının da bir göstergesini oluşturuyor. 

20 Aralık 2020 Pazar

Temiz çevre temiz toplum göstergesi (Yeşil Ekonomi 40)

 

Tek kullanımlık ambalaj atıkları çevrede yoğun bir kirlilik oluşturuyor.

Özellikle plastik, cam ve alüminyum kutularının ve diğer benzeri tek kullanımlık atıkların; sigara paketleri ve izmaritlerin temiz ve sağlıklı çevreye zarar verdikleri ve çevre kirliliği oluşturduğu bilinen bir vak'a.

Geri dönüşüm özellikli atıklar dünya çapında hayati önemde tehlike oluşturuyor. 

İşte bu tek kullanımlık malzemeler sanki ‘Her yer çöp, her yer çöplük’ gibi yanlış bir anlayış alışkanlığından ileri geliyor.

Yaşantımızı sürdürdüğümüz çevrenin sağlıklı ve temiz bir şekilde kalmasına engel teşkil eden sorumluluk eksikliğinin giderilmesi bu konuya önemli ölçüde yardımcı olacak.

Bu yanlış anlayış ve çevre duyarsızlığından kurtulmanın önemli bir vatandaşlık görevi olduğu idrakinde olmak, aynı zamanda ‘çevre hakkı’ yükümlülüğünün de yerine getirilmesini sağlamış olacak...

Üretici firmaların ürettikleri ürünlerin ambalajları üzerinde tüketiciye bu hususta uyarıcı açıklamalar yapmaları problemin halline yardımcı olacaktır.

Fütursuzca, sorumsuzca ‘çevre hakkı’ kavramını bir tarafa bırakarak hareket etmek, aynı zamanda hem çevre ve hem de insan sağlığını tehlikeye atıyor.

Bu yanlışlık aynı zamanda ‘temiz çevre temiz toplumun göstergesidir’ prensibiyle de bağdaşmıyor...

Sanayi devrimleri ve üretim teknolojilerinin çağlar boyunca gelişmesi ve insan hayatını kolaylaştırması nedeniyle sanayi mallarının üretim ve tüketimini artırırken, buna paralel olarak aynı oranda tüketilen malzemelerin atıklarının artmasına yol açıyor.

Dolayısıyla büyükşehirler aynı zamanda dağlar gibi çöp üretim merkezlerine dönüşüyor.

Atık yönetimi yerel yönetimlerin önde gelen problemlerini oluşturuyor. Hatta bazı şehirlerde tek büyük bütçe kalemi ve en büyük işveren konumunda olduğu söyleniyor.

Atık yönetimi aynı zamanda halk sağlığı, çevre kalitesi, hayat kalitesi ve ekonomik gelişmenin kritik bir kalemini oluşturuyor.

Etkin olarak atık yönetimi yapamayan şehirler sağlık, eğitim veya ulaşım gibi karmaşık olan hizmetleri yönetmede daha az kabiliyetli oluyor.

Dünyada şehirleşme yayılıp büyüdükçe ortam daha akut bir hale dönüşüyor. Daha fazla insan daha fazla çöp, hızlı büyümekte olan şehirler haliyle daha fazla atık üretimine yol açıyor.

Kaynaklar göre, dünya nüfusunun yarıdan fazlasının düzenli çöp toplama imkanına ulaşamıyor.

Dünya bankası açıklamasında; toplama, atma, geri dönüşüm, yeniden kullanım ve atık azaltmak için sürdürülebilir katı atık yönetim programları inşa ederek dünya çapında ülkelere ve yerel yönetimlere yardımcı olduğunu ifade ediyor.


19 Aralık 2020 Cumartesi

GERİ DÖNÜŞÜM VE ATIK YÖNETİMİ (Yeşil Ekonomi 39)


Yeşil ekonomi için kayda değer bir potansiyel oluşturan sektörlerden biri de geri dönüşüm sektörü. Geri dönüşüm sürdürülebilir çevre için yararlı bir faaliyet olarak kabul ediliyor.

Geri dönüşüm kullanılan ve atılan malzemelerin işlenerek, tekrar yeni ürünlerin üretilmesinde kullanmak amacıyla yapılan işlemlerden oluşuyor.

Geri dönüşüm bu özelliğe sahip kullanılmış malzemelerin yeni ürünlere dönüştürülme sürecini kapsıyor.

Böylece potansiyel olarak faydalı olan malzemelerin israfının önlenmesi hedeflenirken, aynı zamanda bu malzemeler tekrar ekonomiye kazandırılmış oluyor.

Bu faaliyet neticesinde, geri dönüşümle ham madde ve kaynaklar daha az sömürülüyor.

Geri dönüşüm enerji etkinliği, israftan kaçınmak, zararlı atığın güvenli işlenmesi ve değerli malzemelerin iyileşmesi açısından kritik bir öneme sahip.

Geri dönüşüm oranlarının gelişmesi ile istihdamın önemli bir şekilde yükselebileceği ve bu alanda büyük bir potansiyelin var olduğu gözleniyor.

Bu vesileyle sosyal muhtevayı geliştirip formal hale getirerek yoksulluğun azaltılması hedefleniyor.

Geri dönüşüm işlemiyle yeni ham maddelerin tüketimini azaltmak, enerji kullanımını azaltmak, hava kirliliğini azaltmak ve su kirliliğini azaltmak gibi faaliyetler geri dönüşümün faydalı yönlerini oluşturuyor.

Geri dönüşüm modern atık azaltmanın temel bir bileşeni olarak görülüyor.

Geri dönüşebilir maddeler çok çeşitli olup cam, kağıt, metal, plastik, tekstil ve elektronik atıkları kapsıyor.

Bahçe ve gıda atıkları gibi biyolojik parçalanabilir atıklar ve kompost da geri dönüşüm malzemeleri olarak kabul ediliyor.

Özellikle tarım ürünleri üretim potansiyeli yüksek olan bizim gibi ülkelerde bu oranın daha da yüksek olduğu gözleniyor.

Geri dönüşüm için ağrılıklı olarak kâğıt, orman ürünleri, plastik türleri, cam ve alüminyumdan oluşurken, giderek artan elektronik gibi malzemeler de geri dönüşümün yeni bir dalını oluşturuyor.

Geri dönüşümlü malzemelerden bir şeyler yapmak yeni malzemelerden aynı objeyi yapmaya nazaran daha az enerji kullanımını gerektiriyor.

Bu vesileyle yeryüzü tabii kaynakları daha az tüketilmiş olacak...

Teknolojik imkânların sunduğu avantajların yanında, dezavantajları da bulunuyor.

Günlük hayatımızda çok sayıda tek kullanımlık malzemeler var.

Kullan at teknolojisi çok çeşitli ve fazla sayıda olduğu gibi bunların sağladığı kolaylıklar yanında çevreye ve tabii kaynaklara verdiği zararlar da çok fazla oluyor.


17 Aralık 2020 Perşembe

Karbon yoğunluklu sanayilerin iş kaybı (Yeşil Ekonomi 38)

 

Dünya nüfusunun yüzde 60’ını temsil eden 21 ülkenin bir çalışmasını kapsayan rapora göre; eğer gelişmekte olan ülkeler mevcut işlerin yapısal değişim ve dönüşümü ile etkin bir şekilde ilgilenirlerse, daha yeşil üretime doğru kaymakta olan ekonomiler istihdam üretimi için bir potansiyel yakalayabilecekler.  

Gelişmelerin gösterdiğine göre, daha yeşil bir işe dönüşümde birkaç yeni meslek ortaya çıkarken, mevcut mesleklerde kitlesel değişim meydana gelecek.

Yeşil büyümenin istihdam potansiyelini artırmak için becerilerin gelişmesinin kritik öneme sahip olduğu görülüyor.

Beceri profillerinde meydana gelen değişimler yeteneklerin bütün seviyelerinde ve bütün sektörlerde eğitim şartını yerine getirme hareketi ve iş piyasasında ilgili eğitim ihtiyaçlarını gerektiriyor.

Yeşil ekonominin istihdama net etkisinin pozitif olacağı tahmin edilirken, karbon yoğunluklu sanayilerin ise iş kaybedeceği bekleniyor.  

Eskiden yeniye doğru başarılı geçişler, daha yeşil sanayiler ve meslekler yeniden etkin eğitim ve becerilerin yükseltilmesini gerektiriyor.

Söz konusu rapor gelecekte beceri yetersizliğinden kaçınmak için ülkelerin iyi bilgilendirilmiş politik kararlar, sosyal diyalog ve bakanlar, işverenler ve eğitim sağlayıcıları arasında koordinasyona dayalı stratejilerin planlanmasını tavsiye ediyor.

Bu dönüşümle gelecek on yıllar milyonlarca yeni yeşil işlerin oluşumuyla sonuçlanacak, aynı zamanda iklim değişikliğini engelleyecek çabalar bekleniyor.

Bu değerlendirme Yeşil İşler önceliğinin bir parçası olarak yapılıyor.

Araştırmaların işaret ettiğine göre, beceri yetersizliği bu dönüşümde engel olarak görülüyor. Bu durum ise birkaç yeni meslek hazırlamak ve mesleklerin daha geniş bir şekilde beceri profilini değiştirmek açısından kapsamlı bir yeşil ekonomiye geçişi sınırlıyor.

Araştırma aynı zamanda yüksek emisyonlu sanayilerde işlerini kaybetmek riskinde olanların yeni beceriler kazanmaları adına fırsatlar sağlama ihtiyacını gösteriyor.


16 Aralık 2020 Çarşamba

İstihdam oluşturmada büyük potansiyel (Yeşil Ekonomi 37)


 Ekonomiler, istihdam oluşturmada daha büyük potansiyele sahip olan yeşil ekonomiye doğru yönelerek söz konusu ülkeler bir yandan ekonomik krizden çıkma teşebbüsünde bulunurken, bir yandan da yapısal değişimle ve mevcut işlerin dönüşümü ile karşılaşmaktalar.

Bu kapsamda zamanında ilgili ve iyi kaliteli yeteneklerin arzı verimlilik, istihdam büyümesi ve kalkınmayı garanti ederek başarılı bir geçişe ortam hazırlamış olacak.

Ülkelerin tecrübelerinin gösterdiği bir analize göre, beceri yetersizliği bazı yeni işler açısından ve istihdamın büyük kısmının yetenek profilini değiştirmesi açısından yeşil ekonomiye geçişi sınırlandırıyor.

Yüksek emisyonlu sanayilerde iş kaybı riskinde olanlara yeni beceriler kazandırmak için fırsatlar sağlama ihtiyacı ortaya çıkıyor.

Ülkelerin tecrübeleri bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak eğitime adapte olmada farklılık gösteriyor.

Bazı ülkeler proaktif olarak beklentide olmak ve öne çıkan yetenek ihtiyaçlarını ele almak için yenilikçi stratejiler ve politikalar geliştiriyor.

Bir kısım ülkeler ise mevcut mekanizmaları ve sistemleri çok daha özel bir temel üzerine kuruyor.

Politikalar iş piyasasına girmekte olan genç insanları donatmak üzerine odaklanırken, eski çalışanlar ise sahip oldukları kariyerleriyle yeni teknolojilere adapte olabilecek gerekli yetenekleri öğrenebilecek kapasiteleriyle, yeni çevresel düzenlemeleri karşılayacak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor.

Kaynaklara göre bu çerçevede ülke çabaları artan bir şekilde çekirdek yetenekler üzerine odaklanmayı artırarak çalışanları değişen teknolojilere adapte etme imkânını sağlamak ve aynı zamanda matematik, mühendislik, teknolojiler ve bilimde yetenekleri yükseltmeye odaklanıyor.

İlgili ve iyi kaliteli yeteneklerin zamanında arzı; verimlilik, istihdam büyümesi ve gelişmeyi garanti edecek başarılı bir geçiş için kaçınılmaz görülüyor.


15 Aralık 2020 Salı

Yeşil işler için yetenekler (Yeşil Ekonomi 36)

 

Yeşil dönüşüm ekonomideki faaliyetleri düşük enerji verimliliği ve yüksek CO2 emisyonlu üretimden daha verimli ve az kirletici olanlara doğru dönüştürüyor.

Çoğu için yeşil bir ekonomi fikri yüksek beklentiler taşıyor.

Beklenti sadece iklim değişikliğinin hızını ve çevresel bozulmayı yavaşlatmayla kalmayıp, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerde kapsamlı yeşil büyümeyi artırarak daha iyi ve daha çok iş potansiyeli oluşturup, böylece işsizlik ve yoksullukla mücadele hedefleniyor.

Uzun bir dönemde yeşil ekonomiye geçişin doğrudan ve dolaylı olarak dev bir potansiyele sahip olduğu gözleniyor.

Yetenekleri yükseltmek bu görevi başarmak için önemli bir role sahip.

Yeşil işler elverişli ücretleri ve güvenli çalışma şartlarını ve temel sosyal şartları sağlaması için, diyalog bu sürecin bir parçası olarak görülüyor.

Yeşil işler aynı zamanda ekonomik iyileşme, kapsamlı büyüme ve uzun dönem sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez ögesini oluşturuyor.

Birçok araştırma yaygın yetenek sıkıntısı nedeniyle yeşil sanayilerin büyük miktarda iş oluşturma potansiyelini yerine getirmeyeceğini hatırlatıyor.

Yeşil işlerin iyi işler, uygun ücretler, güvenli çalışma şartları, iş güvenliği, makul kariyer beklentileri ve işçi hakları gibi saygın çalışmayı gerektirdiği önemine dikkat çekiliyor.

Bu tanıma göre, yeşil iş herhangi bir işletmenin çalışanların güvenlik ve sağlığını yönetme prensibine bağlı kalarak saygın çalışmanın göstergelerine temel oluşturuyor.

Yeşil işlerin tanımında saygın çalışma kavramının gelişmesini sağlamak ve istihdam boyutuna vurgu yaparak, ILO Saygın Çalışmayı, ‘Güvenli Çalışma’ şeklinde niteliyor.

Bu nedenle çalışanların sağlığını ve güvenliğini koruma ve çevrenin korunması sürdürülebilir gelişmeye doğal olarak kapsamlı bir yaklaşım sağlayacak şekilde bağlantılı olmasını gerektiriyor.

Güvenli ve sağlıklı bir çalışma çevresi ve genel çevrenin korunması madalyonun iki tarafı gibi düşünülüyor.

Genel çevrede çalışma yerinin aksi etkilerini azaltacak tedbirler aynı zamanda yöresel toplulukları koruyabilecek.

Aynı şekilde üretim süreçlerinin çevresel etkisiyle ilgili tedbirler, işbirliği, çalışanların sağlığını göz önüne almayı gerektiriyor.

İstihdam güvenliği ve sağlık tedbirlerinin uygulanması yeşil işletmelere ve ekonomiye büyük bir katkı sağlayacak.

Yeşil bir ekonomiye geçiş doğru yeteneklere sahip olmaya önemli ölçüde bağlı bulunuyor. Yeşil ekonomiye dönüş, çalışanlar piyasasında değişim hızını ve yetenek ihtiyacını artırıyor.

Sürdürülebilir gelişmenin artan önemi ve düşük karbonlu ekonomiye geçiş iş piyasalarında ve yetenek ihtiyaçlarındaki değişimin hızını artırıyor.

Sürdürülebilir gelişmeye bağlı olarak artmakta olan önem ve düşük karbonlu üretim faaliyetlerine yöneliş iş piyasalarında ve yetenek ihtiyaçlarındaki değişimin hızını artırıyor.

İstihdam oluşturmak için yeşil üretime doğru yönelmekte olan ekonomiler, büyük potansiyele sahip olarak, ekonomik krizden iyileşmeye teşebbüs edecek ülkeler aynı zamanda mevcut işlerin dönüşüm ve yapısal değişimiyle yüzleşiyorlar.


14 Aralık 2020 Pazartesi

YEŞİL İŞ (Yeşil Ekonomi 35)

 


İklim ve çevre bozulması yeryüzündeki ekonomik faaliyetlerin birçoğunun sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor.

Böylece yeşil ekonominin önemli sosyoekonomik hedeflerinden biri olan istihdam açığını kapatma ihtiyacı ortaya çıkıyor.

Sürdürülebilir gelişmenin artan önemi ve düşük karbon ekonomisine yöneliş aynı zamanda iş piyasalarında ve yetenek ihtiyaçlarındaki değişimi gerektiriyor.

Yeşil iş işletmelerin ve ekonomi sektörünün çevresel etkilerini azaltıp sürdürülebilir seviyelere ulaştırmak şeklinde tanımlanıyor.

Bu tanıma göre saygın bir iş kriterini karşılamak; uygun ücret, güvenli şartlar, işçi hakları, sosyal diyalog ve sosyal korumaya ilaveten, çevre kalitesinin iyileştirilmesi veya korunmasına katkı sağlayacak tarım, sanayi, hizmet ve yönetimdeki işleri kapsıyor.

Uluslararası çalışma örgütünün (ILO) tarifine göre sosyal diyalog;

Ekonomik ve sosyal politikayla ilgili ortak fayda konuları üzerinde hükumet temsilcileri, işveren ve işçi temsilcileri arasında fikir alışverişi veya danışma ve görüşmenin bütün tiplerini kapsıyor.

ILO raporuna göre dünya nüfusunun %70’den fazlası sosyal korumadan yoksun bulunuyor.

 Sosyal koruma;

İnsanların risklere maruz kalmasını azaltmak, verimli çalışma piyasalarını geliştirmek ve işsizlik, dışlanma, hastalık, sakatlık ve yaşlılık gibi ekonomik ve sosyal riskleri yönetecek kapasitelerin artırılmasıyla yoksulluğu ve kırılganlığı azaltacak programlar ve politikalardan oluşuyor.

Küresel ekonomik krizden kurtulmak için ekonomiler yeşil üretime doğru yönelerek yeni iş oluşturma potansiyeline sahipler.

Bu oluşum da yapısal değişim ve mevcut işletmelerin dönüşümü ile etkin bir şeklide uzlaşmaya bağlı görülüyor.

2008’de Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Uluslararası İşverenler Organizasyonu (IOE) ve Uluslararası Ticaret Birliği Konfederasyonu (ITUC) birlikte hükumetlere ve sosyal ortaklara yardım ederek çevreyi düzenlemek, istihdam hedefleri ve politikaları ile bu potansiyeli saygın işi realiteye çevirmeye yardım etmek için Yeşil İşler İnisiyatifini başlattılar.

Yeteneklerin gelişmesi bu iş potansiyelini açığa çıkaracak temel unsurlardan biri olarak görülüyor.

İlgili ve kaliteli yeteneklerin zamanında temini verimliliği, istihdam büyümesini ve kalkınmayı artıracak başarılı dönüşümler için zorunlu görülüyor.

Her ülke çalışmasında yeşil bir ekonomiye dönüşümün yürütücülerini tanımlayarak, fiziki çevrenin kendisindeki değişiklikler, hükumet düzenlemeleriyle yapılan değişikliler, daha etkin teknolojiler ve tüketici talebindeki değişiklikleri esas alıyor.

Sonra iş kayıpları ve iş artış alanlarını tanımlayarak bu değişikliklerin istihdam üzerindeki etkisini değerlendiriyor.

13 Aralık 2020 Pazar

Yeşil binalarla tabii kaynakların korunması ve tasarruf (Yeşil Ekonomi 34)


 Yeşil bina kavramı kaynakların akıllıca kullanılarak yüksek kaliteli, daha sağlıklı, ve daha enerji verimli evler ve ticari binalar inşa edilme metodu şeklinde tarif ediliyor. Yeşil binalardan maksat binayı oluşturan bölümlerin kaynak muhafazasını dikkate alması; yüksek kaliteli inşaat ve düşük çevre etkisine sahip olması.

Gerek konutlar ve gerekse işyerleri ve insan topluluklarının bulunduğu alanların yeşil ekonominin gereklerini karşılayacak nitelikte planlanıp buna göre bir değişim ve dönüşüm sürecine yönelmesiyle hayati önem taşıyan tabii kaynakların korunması ve gelecek nesillere taşınmasında önemli rol üstleneceği hedefleniyor.

Konutlar ve diğer toplu kullanım amaçlı binalar için enerji konusu ise bir diğer temel girdi oluyor.

Dünya elektriğinin %40’ı binaların soğutma, aydınlatma ve havalandırmasında kullanılıyor. (IMF)

Özellikle ülkemiz için cari açığın en büyük kalemlerinden birini oluşturan enerji sarfiyatının mevcut ve geliştirilecek teknolojilerle yeşil bina teknolojisiyle en düşük seviyeye düşürülmesi hedefleniyor.

Aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim ve kullanım oranının artması da yeşil bina tekniğine büyük oranda katkı sağlamış olacak.

Enerji verimli ısı sistemleri, yenilenebilir enerji kaynakları ve yalıtım teknolojisi gibi teknoloji kullanan yüksek performanslı binaların geleneksel uygulamalara göre enerji maliyetini en az yüzde 80 düşüreceği umuluyor.

Günümüzde yeşil bir yapı veya konut geliştirme şimdiye kadar olandan daha fazla enerji verimliliğine sahip bina yapımı üzerine odaklanıyor.

Bu da mümkün olduğu kadar çok yalıtkan kullanılmasıyla ile meydana geliyor. Böylece yatırımlarda her yıl %20’ye kadar geri dönüş sağlanabileceği bekleniyor.

Enerji ve kaynak yönünden verimli binalar sera gazını ve kaynak kullanımını azaltacak büyük bir potansiyele sahip.

Yeşil bir takımın oluşturulmasıyla kurumlar için uygun çevresel inisiyatifleri oluşturacağı öneriliyor. Üyeler kurumun ayakizini hafifletecek yeni yollar aramak için sorumluluk üstlenecek.

Bir binayı yeşil yapacak özellikler şu şekilde sıralanıyor:

·         Enerji, su ve diğer kaynakları verimli kullanmak

·         Güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanmak

·         Kirlilik ve atık azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüşüm tedbirleri almak

·         İç mekan çevresi içi iyi hava kalitesi

·         Zehirli olmayan, etik ve sürdürülebilir malzeme kullanımı

·         Tasarım, inşaat ve kullanımda çevreyi dikkate almak

·         Tasarım, inşa ve kullanımda ev sakinlerinin hayat kalitesini göz önünde bulundurmak

Değişen bir çevreye adaptasyonu mümkün kılan bir tasarım oluşturmak.