18 Kasım 2022 Cuma

Yenilenebilir enerjinin %100'e ulaşma tahmini (Yeşil Ekonomi 82)

 

20. Yüzyılda küresel nüfus, ekonomi üretiminde ve fosil yakıt tüketiminde büyük artışlara sahne oldu. Büyümeden kazanımlar çoğu için etkileyici oldu.

Ancak bu kazançlar sürdürülemez uygulamaların egemen olduğu çevre sistemlerinin silsilesi üzerinde ise bir bedel oluşturdu…

Bu nedenle mevcut şartlar enerjinin üretim, teslim ve tüketim şeklinde büyük bir dönüşümü gerektiriyor. Küresel enerji sektörünün büyük ölçekli dönüşümünün mümkün olduğu, bunun da önemli yatırım gerektirdiği belirtiliyor.

Mevcut ve gelişen teknolojileri kullanarak 46 trilyon dolarlık ilave kümülatif yatırımla küresel emisyonun 2050 yılına kadar yarıya düşürülmesi hedefleniyor.

Tabii kaynakların bozulması nüfus büyümesinden ileri gelen ihtiyaçları karşılama kabiliyetine ve ekonomik faaliyete baskı yapıyor. Bu nedenle yeşil büyüme bu sıkıntıyı karşılayabilecek nitelikte görülüyor.

Daha fazla refah eşliğinde yükselen talep yeni zorluklar oluşturuyor.

Yenilenebilir kaynaklardan alınan düşük karbonlu enerji teminine hızlı geçiş, aynı zamanda enerji etkinliğinde büyük kazanımlar ve yönetilemez iklim değişikliğinden kaçınmak için hayati bir öneme sahip olduğu görülüyor.

Böyle bir değişimin istihdam üzerine önemli ölçüde net pozitif etkilere sahip olacağı ve kırsal topluluklarda enerji yoksulluğunu gidermeye yardım edeceği bekleniyor.

Sağladığı faydalar nedeniyle yenilenebilir enerji bu hususta önem arz ediyor.

Güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji yatırımları aynı zamanda çok daha fazla yeşil iş imkânı sağlayacak.

Özellikle ülkemiz temiz ve yenilenebilir enerji türleri açısından şanslı bulunuyor.

Güneşli gün sayısının yüksek olması, buna ilaveten rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik güç santrallerinin kurulumu bu tezi destekliyor.

Yenilenebilir enerji teknolojileri enerjinin temiz kaynakları olup geleneksel enerji teknolojilerinden çok daha düşük çevresel etkiye sahip. Aynı zamanda, özellikle güneş ve rüzgar esaslı yeşil enerjinin tüketim maliyeti daha da ucuz olacak.

Uluslararası yenilenebilir enerji organizasyonlarının açıklamasına göre, sadece güvenilir %100 yenilenebilir enerjinin mümkün olmadığı, fakat potansiyel olarak kayda değer miktarda bulunuyor.

Ancak güneş, rüzgâr, jeotermal, hidroelektrik ve biyoenerji sektörlerini temsil eden organizasyonların ortaklığı bütün ölçeklerde %100 yenilenebilir enerjiye erişilebileceğini gösteriyor.

Güneş enerji potansiyeli büyük oranda bulunuyor.

Diğer yenilenebilir enerji teknolojileriyle çalışarak, %100 yenilenebilir enerji sistemlerinin önemli bir kısmını sağlıyor olacak.

Güneş enerjisinin yanında rüzgâr enerjisi gelecek enerji temininin önemli bir payına katkıda bulunabilecek.

Yapılan açıklamalara göre, 2050 yılına kadar rüzgâr enerjisi küresel enerjinin %40’ını sağlayabilecek potansiyele sahip görülüyor.

Dünya Biyoenerji Derneği 2035 yılına kadar enerji teminine %50’den fazla katkı sağlayacaklarını söylüyor.

Biyoenerji potansiyelini tamamen değerlendirilir kapasiteye ulaştıracak teknolojilerin gelişip yaygınlaşmasıyla yenilenebilir enerjiye sağlayacağı katkı oranı artış göstermiş olacak.

Uluslararası Hidroelektrik Derneği ise günümüzde 1 milyardan fazla insana güvenilir, temiz yenilenebilir enerji sağlandığını, katkısını 2050 yılına kadar ikiye katlayabileceğini belirtiyor.

6 Kasım 2022 Pazar

Enerjide zorunlu dönüşüm (Yeşil Ekonomi 81)

 

Çevre kirliliği, iklim değişimi gibi olumsuz faktörler nedeniyle enerji sektörü bulunuşundan bu yana bir asrı aşan süre içinde en çarpıcı dönüşümü yaşıyor.

Bu dönüşüm aynı zamanda enerji tüketiminde, enerji türlerinde ve teknolojilerinde meydana geliyor…

Nüfus artışı, ekonomik büyüme, teknolojinin çeşitlenerek artan bir şekilde uygulamaya girmesi enerjiye olan küresel talebi hızlı bir şekilde artırıyor.

Uluslararası Enerji Ajansına göre, 2040 yılına kadar artan gelirler ve ilave 1,7 milyar nüfus artışı gelişmekte olan ülkelerdeki şehirler de olmak üzere enerji talebini bir çeyrekten fazla artırmış olacak.

BM’nin Sürdürülebilir kalkınma hedefleri çalışmasına göre, 2016 yılı itibariyle küresel olarak toplam nüfusun yüzde 87’si elektrik enerjisine erişebiliyor.

Buna göre, ağırlıklı olarak kırsal yerleşimler olmak üzere yaklaşık 1 milyarın biraz altındaki insanlar elektriksiz bulunuyor. Bunların yarısı Afrika alt sahrasında yaşıyor. 3 milyar civarında insan çoğunluğu Asya ve Afrika alt Sahrası olmak üzere pişirme işlemini temiz olmayan yakıtlar ve etkin olmayan teknolojilerle yapıyor.

Hava kirliliği tehlikeli seviyelere maruz kalırken, çoğunluğunu kadın ve çocuklardan oluşan milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanıyor her yıl.

Bu nedenle küresel enerji tüketiminin yüzde 80’ine karşılık gelen ısınma ve ulaşım sektörlerinin payını yenilenebilir enerjiyle karşılama zorunluğu bulunuyor. Toplam enerji içinde yenilenebilir enerjinin payı 2015 yılı itibariyle %17.5 oranında bulunuyor.

https://sustainabledevelopment.un.org/

Fosil kaynaklı enerjilerin çevreyi kirletmeleri ve pahalı olmaları, bu kaynaklara sahip olmayan ülkeleri alternatif enerji türlerine yöneltiyor. Özellikle iklim değişikliğinin ve çevre kirliliğinin ortaya çıkardığı küresel olumsuz şartlar insanlığı daha ucuz ve daha temiz olan yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönlendiriyor.

Yenilenebilir enerji sektörü hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor.

Yenilenebilir enerjiye doğru devamlı değişimle istihdamda net bir artışa yol açacağı beklentisi var.

Yenilenebilir enerji kaynakları tabii özellikte olup, devamlı, büyük miktarda mevcut ve çevresel olarak zararsız enerji kaynaklarını tanımlayan terim olarak biliniyor. Ülkemiz de yenilenebilir enerji kaynakları bakımından kayda değer imkanlara sahip.