17 Şubat 2022 Perşembe

YEŞİL TARIM (Yeşil Ekonomi 65)

     

Tarım sektörü öncelikle çiftlik ve tabii yetişme alanlarında bitkilerin, hayvanların yetiştirilmesi ve balık hasadı ile faaliyet gösteren işletmeleri kapsamaktadır.

Bitki ve hayvan kültürlerinin uygulanması olan tarım sektörü yerleşik insan medeniyetinin yükselişinde temel bileşen olduğu ifade ediliyor. Kültüre alınan bitki türlerinin üretilmesinin oluşturduğu gıda fazlalıkları insanların şehirlerde yaşamalarına imkan sağladı. Öncelikle gıda üretiminin temel sektörü olan tarım aynı zamanda çok değişik sektörlere de ham madde sağlamaktadır. Hemen hemen insanın ihtiyaç duyduğu temel maddelerin hepsini üretecek bir kapasite ve zenginliğe sahip bir sektör.

Bu ihtiyaç maddelerini en sağlıklı bir şekilde temin etme özelliğine sahip bulunuyor. Günümüzde gelişen ve değişen şartlar karşısında gıda dışındaki ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalmıştır. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar bu değişimde rol oynamaktadır...

Tarım sektörü içme ve kullanma suyu gibi mevcut ve gelecek nesiller için hayati öneme sahip; bu özelliği ile sürdürülebilir gelişmenin odağında bulunma zorunluluğu var.

Büyüyen nüfus ve yükselen refah sadece enerji tüketimini, mallara ve hizmetlere olan talebi artırmıyor, aynı zamanda tarımdan gıdaya, orman ve orman ürünlerine kadar olan hizmetler ve ürünlere olan talebi de artırıyor. 

Bu talebi karşılamak ise kırsal sektörlerin verimliliğinde kesintisiz artışları gerektirecek.

Bu nedenle bozulan çevre tarım üretiminde önemli handikaplardan birini oluşturuyor.

Harap olmuş bir çevrede dünya toplumlarının ekonomik ve sosyal gelişmelerini sürdüremeyeceği gibi, hayatta kalmaları da mümkün olmayacak. 

Sürdürülebilir Gelişme Hedeflerinin açlıkla ilgili kısmını karşılamak için gıda üretiminin ikiye katlanması gerektiğine işaret ediliyor. 

Kimyasal gübreler kullanarak tarımda artan verimler meydana gelirken, yoğun çiftçilik faaliyetleri ise toprak kalitesini düşürüyor.

İklim değişikliği hava desenlerini değiştiriyor, öngörülemez hava şartları tarımsal ürünlerin fiyatında oynaklığa sebep olacak en anlamlı faktör olarak görülüyor.

Gıda ve su kıtlığı, göç, işsizlik, sera gazı emisyonları, huzur ve barışın sağlanması ve ekonomik gelişme gibi küresel sıkıntılarda tarımın göz ardı edilemez rolü var.

Tarım sektörü bu problemlerin çoğuna çözümler sunuyor.

Sektöre sağlanan, uygulanan tarımsal pratiklerin sürdürülebilir bir gelişme stratejisine sahip olmasını gerektiriyor. 

Tarımın sıkıntılarıyla baş etmek kamu ve özel sektör girişimlerini kapsıyor.

Gıda ve suya, istihdama, gelire, refahın adil dağılımı gibi temel ihtiyaçlara erişimi garanti etmek amacıyla bölgesel ve küresel seviyede olan girişimleri entegre etmek, gerçekleştirmek ve sürdürmek stratejik öneme sahip. 

Nüfus büyümesi ve diyet zenginleşmesiyle gıdaya olan ihtiyaçların 2050 yılına kadar %60 artacağı tahmin ediliyor.