24 Mayıs 2022 Salı

Küresel iş gücünün yaklaşık her üç çalışandan biri tarımda (Yeşil Ekonomi 71)

 

Yağış değişiklikleri yağmurla beslenen tarım üretimini olumsuz etkilerken, aynı zamanda yer altı sularının ve su havzalarının şarj oranını da aksi yönde etkiliyor.

İklim Değişikliği Hükumetler arası Panelin dördüncü değerlendirme raporu birçok gözlenen aşırı değişikliklere, çok sık olarak meydana gelen ağır yağış olayları, uzun ve daha yoğun kuraklıklar iklim değişikliğinin küresel ısınmayla korele olduğuna işaret ediyor.

Su stresi şartlarının devam eden kötüleşmesi tarımsal üretim maliyetlerinin artışını kademeli olarak etkileyeceği bekleniyor.

Açıkçası bu trendi hafifletecek, su kullanım etkinliklerini arttıracak uygulamaların gerekliliği üzerinde duruluyor.

Ülkeler olarak su kullanımında ve sınır boyunca artan koordinasyon ihtiyacının önemine de dikkat çekiliyor.

Daha ileri oranda yüksek ormansızlaşma riski, gelişmekte olan ülkelerin işlenebilir arazi miktarını yoğun genişletme arayışı yerine, eş-zamanlı olarak verimlilik artışı ve tarımlarını yeşillendirme uygulamaları ile gıda tedarik açıklarını karşılama ihtiyacı duyacaklar.

http://www.fao.org/docrep/015/i2490e/i2490e01b.pdf

Hasat sonrası bozulma

Dünya çapında üretilen gıdanın önemli miktarları hasat sonrasında kayıp veya israfa maruz kalıyor. FAO’nun tahminlerine göre her yıl küresel olarak insan tüketimi için üretilen gıdanın üçte biri yaklaşık olarak 1,3 milyar tonluk kısım kayıp ve israfa maruz kalıyor.

Yeşil tarım paradigmasının önemli bir tarafı ise israf ve verimsizliği azaltmaya yönelik olması.

Ürün kayıpları haşereler ve depolamada, dağıtımda, pazarlamada ve ev seviyesinde gıda israfı ile kombine olarak, insan kalorilerinin yüzde 50’sine tekabül ediyor.

Üretimden son tüketiciye kadar oluşan bu süreç zarfında kayıpları minimum seviyeye düşürmek için gerekli düzenlemelerin yapılması ve tedbirlerin alınıp uygulanması gerekiyor.

FAO’nun teklifi ise üretim ve tüketim zincirinde kayıpların ve israfın yüzde 50 azaltılması yönünde ve bu yaklaşım başarılabilir hedef olarak değerlendiriliyor.

Bir milyarın üzerindeki küresel iş gücü ile yaklaşık her üç çalışandan biriyle, tarım sektörü dünyada en büyük işveren konumunda bulunuyor.

Tarım aynı zamanda fakir insanların en yüksek yoğun orana sahip olduğu sektör olarak bulunuyor. Bunların üçte ikisi kırsal kesimde çalışıyor.

Suyun en büyük kullanıcısı olurken, önemli bir kirleticisi konumunda bulunan tarım aynı zamanda arazi ve biyolojik çeşitliliğin bozulmasının önde gelen sebebi olarak gösteriliyor.

20 Mayıs 2022 Cuma

Yeşil tarımın hedefleri (Yeşil Ekonomi 70)

 

Tarımın yeşil moduna entegrasyonuyla teknolojilerin ve bunları uygulamanın dışlanması beklenmiyor.

Eğer bir teknoloji çiftçiler için verimliliği geliştirmek için çalışıyor ve toplum zararına sebep olmuyorsa, bu takdirde çabaların büyük bir bölümünü oluşturmuş olacağı düşünülüyor.

Sürdürülebilir tarım için resmi bir tanım bulunmuyor. Ancak FAO tarafından yapılan tanıma göre (2002):

“Çevresel kaliteyi sürdürüp artırmak, gelecek nesiller için tabii kaynakları korumak ve insan ihtiyaçlarını karşılayacak tarım kaynaklarının başarılı yönetimi”, şeklinde açıklanıyor. (GreenEconomicReport UNEP 2011b)

Ekosistem hizmetlerini ve gıda teminini sürdürülebilir bir temel üzerine oturturken, çiftlik verimliliği ve karlılığını sürdürmek ve artırmak hedefleniyor.

Toprak erozyonu, inorganik tarım kimyasal kirliliği ve tarımsal sera gazı emisyonları gibi negatif dışsallıkları azaltmak ve toprak verimliliğini, su, hava ve biyolojik çeşitliliği, hayvan ve bitki-genetik çeşitlilik dahil ekolojik kaynakları yeniden inşa etmek, yeşil tarımın hedeflerini oluşturuyor.

Tabii olarak ve sürdürülebilir üretilen besin maddesi girdilerinin artan kullanımı ile toprak verimliliğini artırmak ve onarmak, çeşitlenmiş bitki rotasyonunu, hayvan ve bitki entegrasyonunu sağlamak hedefleniyor.

Toprağı koruyucu bitki kültür teknikleri ve minimum sürüm uygulanması ile su kullanımının etkinliğini geliştirmek ve toprak erozyonunu azaltmak yeşil tarım paradigmalarını oluşturuyor.


Sınırlı işlenebilir arazi ve yetersiz su

Toplam arazi alanının üçte birinden fazlası tarımda kullanılıyor.

Sulu tarım alanı işlenen toprağın yüzde 20’sine karşılık gelirken küresel gıda tüketiminin yüzde kırkını karşılıyor (FAO 2016).

Küresel olarak mevcut işlenen arazinin tarımsal verimliliği aşırı değişkenlik gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde bitki verimleri genellikle çoğu gelişmekte olan ülkelerden açık ara daha fazla oluyor.

https://ourworldindata.org/land-use-in-agriculture/

Bu verimlilik farklılıkları gübreleme, haşere ilacı ve yabani ot ilaçlarının kullanımı; yetiştirilen bitki türlerinin kalitesi ve tohumlar; suya erişim; çiftçilerin eğitimi ve bilgiye erişim, kredi ve risk sigortası ve tarım mekanizasyon derecesi, tabii toprak verimlilik seviyeleri gibi hususlardan kaynaklanıyor…

Şehirleşme hız kazandıkça şehir çevresindeki işlenebilir verimli arazinin hızlı bir şekilde iskân ve ticari yapılaşmaya dönüşmesi sektör adına olumsuz bir gelişme oluyor.

Ayrıca aşırı otlatma ve uzun kuraklık dönemlerinin, kurak ve yarı kurak bölgelerde çölleşmeyi hızlandıracağı endişesi var.

Tarımın egemen formu olan yağışla beslenen çiftlik sistemlerinden bu yana, dünyanın çoğu alanlarında yaşanan tarihi yağış örneklerinin artan düzensizliği ise yine endişe verici bir durum olarak görülüyor.


14 Mayıs 2022 Cumartesi

Yeşil tarımın avantajları (Yeşil Ekonomi 69)

 

Yatırımların toplam küresel maliyeti ve politik müdahaleler yeşil tarıma doğru geçiş için 2011’den 2050 yılına kadar her yıl için 198 milyar dolarlık bir yatırım miktarını öngörüyor.

Yeşil tarımın istihdam oluşturacak net bir potansiyele sahip olduğu ve geleneksel tarımdan daha yüksek getiri sağlayacağı bekleniyor…

Bugüne kadar küresel tarım verimliliğinin nüfus büyümesinden daha fazlasını başardığı gözleniyor. Ancak, tarımsal verimlilik çalışan kişi başına ve birim arazi itibariyle ve ülkelere göre büyük farklılıklar gösteriyor.

Endüstriyel tarımla tarımdaki verimliliğinin artışına rağmen, BM’nin verilerine göre yaklaşık 1 milyar insan yetersiz besleniyor, diğer 1 milyara yakın insan ise açlıkla mücadele ediyor. Her yıl 1,3 milyar ton gıda ise israf ediliyor. Aşırı gıda tüketimi sağlığımıza ve çevreye zarar veriyor. 2 milyar insan aşırı kilolu ya da obez bulunuyor.

2000 ve 2007 yıllarını kapsayan bir araştırmaya göre, beş yaşın altındaki çocukların bir çeyreği düşük gelirli ülkelerde yetersiz besleniyor (Dünya Bankası 2010).

Dahası gıda güvenliği olmayan ailelerin yarısı kırsal hane halkını oluşturuyor.

Tarım yoksulluğu azaltmak için dev bir potansiyele sahip.

Kırsal nüfusun ve iş gücünün büyük bir oranı gelişmekte olan ülkelerde tarımda istihdam ediliyor. Gelişmekte olan ülkelerde en fakir olanların gelirlerini yükseltmek için tarımın katkısının 2,5 kat daha fazla olacağı tahmin ediliyor tarım dışı sektörlerle mukayese yapılınca…

http://www.oecd.org/tad/sustainable-agriculture/48268377.pdf

Tarım sektörünün yeşillenmesiyle çiftlik verimliliğini sürdürmek, verimlilik ve karlılığı artırmak ve sürdürülebilir bir temel üzerine gıda ve ekosistemlerin elde edilmesini sağlamak hedefleniyor.

Yeşil tarımın sağlayacağı avantajlar şu şekilde sıralanıyor:

Yeşil tarıma geçiş önemli çevresel avantajlar oluşturacak.

Yeşil tarım uluslar ve uluslararası politika reformlarını ve yenilikleri gerektirecek.

Tarım çoğu gelişmekte olan ülkelerde büyük bir istihdam sektörü ve fakirler için önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor. 

Yeşil tarım uygulamalarıyla negatif dışsallıkları azaltmak ve kademeli olarak pozitif olanlara yol açmak ve ekolojik kaynakları (toprak, su, hava ve biyolojik çeşitlilik gibi tabii sermaye varlıklarını) yeniden inşa ederek kirliliği azaltmak ve kaynakların daha etkin kullanılması hedefleniyor.

Çevre dostu biyolojik haşere ve yabani ot yönetim uygulamaları ve entegre uygulamaları ile kimyasal haşere ilacı ve herbisit kullanımını azaltmak.

Hasat sonrası depolama ve işleme tesislerinin kullanım artışıyla gıda bozulması ve kayıplarını azaltmak.