20 Mayıs 2022 Cuma

Yeşil tarımın hedefleri (Yeşil Ekonomi 70)

 

Tarımın yeşil moduna entegrasyonuyla teknolojilerin ve bunları uygulamanın dışlanması beklenmiyor.

Eğer bir teknoloji çiftçiler için verimliliği geliştirmek için çalışıyor ve toplum zararına sebep olmuyorsa, bu takdirde çabaların büyük bir bölümünü oluşturmuş olacağı düşünülüyor.

Sürdürülebilir tarım için resmi bir tanım bulunmuyor. Ancak FAO tarafından yapılan tanıma göre (2002):

“Çevresel kaliteyi sürdürüp artırmak, gelecek nesiller için tabii kaynakları korumak ve insan ihtiyaçlarını karşılayacak tarım kaynaklarının başarılı yönetimi”, şeklinde açıklanıyor. (GreenEconomicReport UNEP 2011b)

Ekosistem hizmetlerini ve gıda teminini sürdürülebilir bir temel üzerine oturturken, çiftlik verimliliği ve karlılığını sürdürmek ve artırmak hedefleniyor.

Toprak erozyonu, inorganik tarım kimyasal kirliliği ve tarımsal sera gazı emisyonları gibi negatif dışsallıkları azaltmak ve toprak verimliliğini, su, hava ve biyolojik çeşitliliği, hayvan ve bitki-genetik çeşitlilik dahil ekolojik kaynakları yeniden inşa etmek, yeşil tarımın hedeflerini oluşturuyor.

Tabii olarak ve sürdürülebilir üretilen besin maddesi girdilerinin artan kullanımı ile toprak verimliliğini artırmak ve onarmak, çeşitlenmiş bitki rotasyonunu, hayvan ve bitki entegrasyonunu sağlamak hedefleniyor.

Toprağı koruyucu bitki kültür teknikleri ve minimum sürüm uygulanması ile su kullanımının etkinliğini geliştirmek ve toprak erozyonunu azaltmak yeşil tarım paradigmalarını oluşturuyor.


Sınırlı işlenebilir arazi ve yetersiz su

Toplam arazi alanının üçte birinden fazlası tarımda kullanılıyor.

Sulu tarım alanı işlenen toprağın yüzde 20’sine karşılık gelirken küresel gıda tüketiminin yüzde kırkını karşılıyor (FAO 2016).

Küresel olarak mevcut işlenen arazinin tarımsal verimliliği aşırı değişkenlik gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde bitki verimleri genellikle çoğu gelişmekte olan ülkelerden açık ara daha fazla oluyor.

https://ourworldindata.org/land-use-in-agriculture/

Bu verimlilik farklılıkları gübreleme, haşere ilacı ve yabani ot ilaçlarının kullanımı; yetiştirilen bitki türlerinin kalitesi ve tohumlar; suya erişim; çiftçilerin eğitimi ve bilgiye erişim, kredi ve risk sigortası ve tarım mekanizasyon derecesi, tabii toprak verimlilik seviyeleri gibi hususlardan kaynaklanıyor…

Şehirleşme hız kazandıkça şehir çevresindeki işlenebilir verimli arazinin hızlı bir şekilde iskân ve ticari yapılaşmaya dönüşmesi sektör adına olumsuz bir gelişme oluyor.

Ayrıca aşırı otlatma ve uzun kuraklık dönemlerinin, kurak ve yarı kurak bölgelerde çölleşmeyi hızlandıracağı endişesi var.

Tarımın egemen formu olan yağışla beslenen çiftlik sistemlerinden bu yana, dünyanın çoğu alanlarında yaşanan tarihi yağış örneklerinin artan düzensizliği ise yine endişe verici bir durum olarak görülüyor.