3 Aralık 2020 Perşembe

Kullan at teknolojisindeki yanlışlık (Yeşil Ekonomi 26)

 

1945 yılında 50 ülkenin liderleri San Fransisko’da toplanarak uluslararası barış ve güvenliği geliştirmek için Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşmasını imzaladı.

1972 yılında Birleşmiş Milletler çevre konferansı İsveç'in başşehri Stockholm'da düzenlendi. Bu kapsamda insan çevresi üzerine Stockholm Konferansı 1972’nin ruhunu ve yükümlülüklerinin önemini kabul etti. 26 prensibi kapsayan Stockholm deklarasyonu çevre konularını uluslararası endişelerin ön sırasına yerleştirdi ve sanayileşmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında diyaloğun başlamasına işaret etti. Aynı zamanda dünya çapında ekonomik büyümeyle hava, su, okyanuslar ve insan refahı arasındaki bağlantıya atıfta bulundu.

1992 yılında BM Rio Çevre ve Gelişme Konferansı, 1996 yılında İnsan Yerleşimi üzerine İstanbul Konferansı, 2000 yılında ‘Bin Yıl Gelişme Hedefleri’ ve 2002 yılında sürdürülebilir gelişme üzerine Johannesburg Dünya Zirvesi yapıldı.

2000 yılında başlatılan ve onbeş yıllık bir dönemi kapsayan ‘Bin Yıl Gelişme Hedefleri’ 2015 yılına gelindiğinde, bu çerçevede amaçlanan hedeflerin büyük ölçüde gerçekleşmediği görüldü.

Bu defa 2015 yılında dünyanın içinde bulunduğu insani sıkıntıları çözüme kavuşturmak için BM ‘Bin Yıl Gelişme Hedeflerinin’ yeni bir versiyonu olan “Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri 2030” programını devreye aldı.

2030 Gündeminde 17 madde bulunuyor. Bu gündemle yeryüzünde insana yönelik temel ihtiyaçların küresel olarak halledilmesi hedefleniyor.

Şehircilik çevre anlaşmalarının kapsamı itibariyle gezegenin tabii sistemlerini korumak, sosyal eşitliği geliştirmek, zayıf ekonomileri desteklemek, sürdürülebilirliğin ilerlemesi için ortaya konulan çabalar olarak tanımlanıyor.

Bu vesileyle şehir sakinleri için ekolojik olarak sürdürülebilir, ekonomik olarak dinamik ve sosyal olarak eşit bir yaklaşım hedefleniyor…

Şehir yaşam biçimi ağırlıklı olarak kullan at teknolojisine ve enerji tüketiminde ise fosil yakıtlara dayalı olduğu için bu hayat tarzı çevre ve hava kirlenmesini tetikliyor. Kullan at teknolojisindeki yanlış alışkanlığı değiştirerek temiz çevre ve temiz tabii kaynakların kalıcılığı sağlanmış olur.