5 Aralık 2020 Cumartesi

Şehirler ve temiz ulaşıma dönüşüm (Yeşil Ekonomi 28)


 Şehir yerleşim alanlarında radikal değişimin gereği olarak dünyanın büyük ve nüfus yoğunluğu yüksek olan şehirleri birkaç yıl sonrası için fosil yakıtlı araçların şehre girmesini yasaklama doğrultusunda kararlar alıyor.

Bu nedenle büyük şehirler ulaşım sistemlerinde hızlı bir değişim ve dönüşüm faaliyeti içinde bulunuyor.

Temiz ulaşım sistemlerinin uygulanmaya alınması çalışmaları giderek artış gösteriyor.

Şehirleşmenin artışı tabii kaynakların azalmasına yol açtığı gibi, özellikle işlenen tarım toprağı ve ekosistemlerin azalması bakımından da olumsuz etki oluşturuyor.

Bu durum sadece hayati kaynakların azalmasında olumsuz rol oynamakla kalmayıp, aynı zamanda kirlilik açısından da telafi edilemez yükler getiriyor…

Ülkemiz hızlı bir şehirleşme süreci içinde.

Son yıllarda kırsal alandan şehirlere akında bir hızlanma olsa da, kalkınmış ülkelere göre kırsal kesimde yaşayan nüfus oranı ülkemizde yüksek oranda.

Ülkemizin büyüyen ve kalkınan bir yörüngeye oturmuş olması nedeniyle nüfus hareketinin kırsal kesimden şehirlere doğru akmaya devam edeceğini gösteriyor.

Artan eğitim oranı ve kalkınmanın etkisi kırsal kesimdeki nüfus azaltırken şehirlerde yaşayan nüfus oranı da yükselmeye devam edecek.

Bu gidişat aynı zamanda ülkemizin gelecekte karşılaşacağı bazı muhtemel sorunları göz önünde bulundurmayı gerektiriyor.

Aslında bu durum ülkemiz için bir avantaj olarak değerlendirilebilir.

Bu gidişat yoğun şehirleşmenin ortaya çıkardığı krizi fırsata dönüştürme yolunu bulmayı gerektiriyor.

Kırsal nüfusun fazlası oluşturulacak yeşil ekonomi model ve yatırımlarıyla istihdam edilebilir.

Ülkemizde bir yandan köy ve kırsal alanlardan şehre göçün ihtiyacını karşılarken, diğer yandan da kent içi dönüşüm projeleriyle şehirlerimiz yeniden inşa ediliyor.

Bir gelecek perspektifinin yapılması büyüme eğiliminde olan şehir yerleşim alanları açısından ne gibi tedbirlerin alınmasını gerektiren çalışmalara ışık tutmuş olacak.

Bu aynı zamanda artan şehir nüfusunun altyapı ihtiyaçlarını karşılamak ve şehir alanlarına getireceği her konudaki yüklerin karşılanmasında önceden hazırlıklı olmayı sağlayacak.

Şehirlerimizin yeniden inşa süreci aslında beraberinde olumlu yönde değişimlerin de lokomotifi olacak.

Geçmişte karşılaştığımız plansız ve vizyon yoksunu olan yapboz anlayışına dayalı yapılaşma modeli ortadan kalmış olacak. Bütün altyapı unsurlarının birlikte projelendirilip birlikte inşa edilmesiyle, yolların ve çevrenin köstebek yuvasına dönmesi önlenecek, bu aynı zamanda yatırımlarda tasarruf sağlayacak...