17 Kasım 2020 Salı

Yeşil Ekonomi (12)


 Birleşmiş Milletlerin bir raporuna göre (2013), ülkeler, 2008 yılında küresel finans krizinin başlamasıyla dünya ekonomisinde yapısal değişikliklere uyum sağlamak için, yeni ekonomi politikaları benimsemek zorunda kaldı.

Bütün dünyada ekonomik ve kapsamlı ekonomilere geçiş, ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmesi için temel olarak görülüyor.

Yeşil bir ekonomi ise kurumsal reformlar ve düzenlemeleri kapsıyor.

Çevre dostu ürünler üreten sistemleri kurmak, çevreye zararlı ve riskli olan atıkları ve israfı azaltmak, yeşil ekonominin temelini oluşturuyor.

Çevreyi ve kaynakları en fazla zorlayan enerji, inşaat, otomotiv ve tarım önde gelen sanayi sektörleri arasında sayılıyor.  

Yeni sistem temel sektörlerin ıslah edilmesini yeniden yapılandırılmasını kapsayan bir dönüşümü hedefliyor.

Yeşil ekonomiye geçiş mümkün olduğu kadar çevreye çok daha az zarar veren üretim metot ve sistemlerinin araştırılıp ve geliştirilip uygulamaya alınmasını esas alıyor.

Yeşil ekonomi üretim ve markalaşma süreçlerinin yeniden şekilleneceği bir yönetim modeli olarak görülüyor.

Yeşil ekonomi gelişme ve büyümenin alternatif bir vizyonu olarak düşünülüyor.

Bu nedenle yeşil ekonominin dinamiklerini hareketlendirmek gerekiyor.

Sıcak su kaynakları, rüzgâr enerjisi ve güneşli gün sayısı bakımından zengin olan ülkemiz, bu enerji potansiyellerini iyi değerlendirmesi ve uygulamaya alması neticesinde bu yeni modelde önde giderek birçok ülkeye fark atacak kapasiteye sahip görünüyor. 
Yenilenebilir enerji kaynaklarını tam kapasiteyle harekete geçirmesi neticesinde, ülkemiz ekonomisine önemli kazançlar sağlamış olacak. Bu dönüşüm yeni iş alanları ve istihdam imkanını beraberinde getirmiş olacak.