11 Temmuz 2013 Perşembe

Emperyalist dünya düzeni


 

 

Küresel müesses düzenin önde gelen aktörleri menfaatleri icabı sureti haktan görünüp haksız bir şekilde kurmuş oldukları sömürü düzenini her halükarda sürdürüyorlar. Bu düzenin çökmesi antidemokratik usullerle yönetilen ülkelerin demokrasiye geçmeleri ile olacak.

Küresel emperyalist düzenin baş aktörleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi temsilcisi. Bu ülkeler, sözde dünyanın güvenliğini korumak adına üstlendikleri görevin tam aksine menfaatleri icabı güvensiz bir dünya sürdürülme çabası içindeler.

Bugün yeryüzünde çözüm bekleyen insani sorunlar bu ülkelerin menfaatleri gereği bir türlü salaha kavuşturulamıyor.

Küresel emperyalist güçler nasıl bu düzeni sağlıyor?

Emperyalist güçler bu düzeni öncelikle kendilerini günümüzün en geçerli yönetim biçimi olan demokratik bir yönetimle idare ederek, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla ülkelerinde tesis ederek sağlıyorlar.

Kendi milletlerinin iradelerine güvenleri ve saygıları tam ve halkın iradesi kimi isterse o işbaşına gelerek ülkelerini demokrasinin kuralları çerçevesinde yönetiyor. Böylece kendilerini günümüzün en geçerli ve kabul gören rejimi ile yönettiklerini bütün dünyaya ihsas ediyorlar.

Emperyalist düzen sömürülerini sürdürmek için koruyup kolladıkları bir diğer yönetim şekli ise monarşi, yani otokrasi ile yönetilen ülkeler, bunların çoğunluğunu da İslam ülkeleri oluşturuyor. Yine bunların çoğu da Ortadoğu’da bulunuyor.

Söz konusu emperyalist güçler bu ülkelere menfaatleri gereği demokratik yönetimin gelmesini istemiyorlar. Gelse bile satın aldıkları güçlerle bir kılıf bularak demokrasiyi alaşağı ediyorlar.

Çünkü milletin hür iradesinden menfaatleri gidecek diye korkuyorlar. Bunun en son örneği ise Mısır. Halkın iradesi ile iş başına gelmiş bir idareyi akıl almaz hilelerle işbaşından uzaklaştırma becerisini göstererek bu ülkeyi kaosa sürüklediler.

Antidemokratik yönetimin iş başında kalması, menfaatleri gereği emperyalistler için biçilmiş kaftan olacak.

Bu durum sömürü düzenleri sürdüğü müddetçe devam ediyor.

Menfaat kesilince her türlü hile ve desise ile çeşitli entrikalarla alaşağı etmesini biliyorlar.

Mısır’ın zengin petrol kaynakları yok, fakat Mısır’ın İsrail ve Amerika için stratejik önemi var. Özellikle İsrail için bu çok daha önemli. Mısır’da askeri darbe en çok İsrail’in işine yaramıştır. İsrail ancak emellerini kukla yönetimlerle gerçekleştirebilir. Demokratik yönetimler İsrail’in hareket alanını daraltıyor.

Mısır’ın kukla yönetimiyle Filistin’le olan barış görüşmeleri, sınırların kesinlik kazanması ve devletinin tam olarak kurumsal yapıya kavuşması da tehlikeye girmiş olacak.

Amerika güdümündeki bir ülke tavrını İsrail’in menfaatleri doğrultusunda alacaktır.

Emperyalist dünya düzeninin önde gelen aktörleri kurdukları sömürü düzeni ile kendi ülkelerini adil bir şekilde yönetip, kalkınmalarını sağlayıp refahı ülkelerinin bütününe yayıyorlar.

Şimdi bu ülkeler Arap Baharı diye nitelendirilen Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun bazı ülkelerinde meydana gelen politik ayaklanmayı ve demokrasiye geçişlerini baltalamak için ellerinden gelen her türlü hileli yolu deneyeceklerdir. Nitekim Mısır bunun en bariz örneği!
Çünkü demokrasinin ve millet iradesinin hakim olduğu ülkeler gerek kendi içlerinde ve gerekse kendi aralarında ticari işbirliğini geliştirerek hem ekonomilerini ve hem de kendi ülke insanlarının refahını artıracaklar; sömürü düzenini bitirecekler!

Dolayısıyla emperyalist dünya düzeni çökmeye mahkûm olacak...

Antidemokratik usullerle yönetilen ülkeler ise sömürülmekten kurtulamayacakları gibi, kalıcı bir istikrar sağlamada sıkıntı yaşayacaklardır.