23 Temmuz 2013 Salı

Derin güçlerin bitmez hinlikleri

 

 

Derin güçlerin ülkemiz üzerindeki hain planları hiç bitmez.

Biri bitmeye yüz tuttu mu, bir diğeri hemen devreye girebilecek şekilde hazırda beklemektedir.

Yani hain güçlerin hile ve desise planları sadece A, B, C’den ibaret değil, alfabenin 29 harfini kapsayacak kadar çok.

Biri gündemden düştü mü veya geçerliliğini yitirdi mi, hemen bir diğeri devreye girmektedir… Bu hain planlar dönüşümlü olarak çalışacak şekilde organize edilmiştir.

Ülkemiz kendi hür iradesi ile hareket eden bir karaktere sahiptir, tabii bu iradeye bazı güçler tarafından el konulduğu dönemleri hariç tutarsak…

İşte bu millet iradesini hiçe sayan güçler hep tetikte bekliyor, bu durum da buna karşı bir tavır alınmasını sürekli kılıyor.

Bu neden böyle! Ülkemizin kendine has özellikleri var.

İmparatorluk bakiyesi olması nedeniyle dikkatleri hep üzerine çekiyor.

Ülkemiz sahip olduğu tarihi değerleri, coğrafi konumu ve asırlara dayanan devlet tecrübesi ile çoğu ülkelerden farklı bir özelliğe sahip...

 
Bunlardan biri öncelikle bir İslam ülkesi olması ve imparatorluk döneminde asırlarca hilafet makamında bulunması ile İslam âlemine bu süre zarfında huzur ve güven sağlamış olması...

Bunun açık delili ise, geride bıraktığımız bir asırlık dönemi önceki asırlarla mukayese yaptığımızda açık bir şekilde görmek mümkün…

Ülkemiz özellikle son on yılda her hususta birtakım iç ve dış engellemelere rağmen önemli gelişmeler kaydetmiş, bunu da sürdürülebilir hale getirmiş olması bazılarını endişelendiriyor. Bu endişenin yersiz olduğunu belirtmekte de fayda var...

İşgalci ve emperyalist güçleri korkutan bir diğer neden ise, sömürgeci güçlerin ülkemizin dışında kalan İslam ülkelerini kontrol altına almaları kolay olurken, bunun bizim ülkemiz için o kadar kolay olmaması ve aynı zamanda söz konusu kontrolün ülkemize geçme endişesi...

Bir başka önemli husus ise İsrail gibi yayılmacı ve işgalci bir devletin bu coğrafyada yer alması. İsrail sahip olduğu küresel güç sayesinde her isteğini uluslararası ortamda kabul ettirebiliyor…

Bunun dışında ülkemizde aynı dini, aynı kültürü ve aynı dili asırlardır paylaşmasına rağmen ve bu değerler bir milleti ayakta tutan bağlayıcı unsurlar olmasına rağmen, bu kuvvetli bağları ırkçılık, fitne ve fesatla çözme yoluna giden derin ve hain güçlerin tetikte beklemeleri...

Farklılık olarak düşünülen unsurlar sadece ülkemize has değil. Bundan çok daha ayrımcı ve ayrışmaya meyilli özelliklere sahip olan ülke ise özellikle Amerika. Bu ülkede 72 millet olmasına rağmen kimsenin aklına ayrılıkçı unsurları harekete geçirmek gelmiyor. Gelse bile bunu çalıştırmak mümkün değildir. Bu da bu insanların ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkelerine hıyanet edecek bir vefasızlık örneği göstermemektedirler.
Fırsatçılar tarafından etnik ve sekter unsurların kolayca işlenerek aleyhimize kışkırtılması ancak ve ancak şark zihniyetinde var. Bu da herhalde esası bırakıp, küçük ve faydası olmayan ayrıntılara takılmaktan ileri geliyor.

İçerdeki ve dışardaki menfaat çevreleri bu özellikleri iyi biliyor ve bu yapıyı çabukça o ülkenin aleyhine olacak şekilde harekete geçirebiliyorlar...

Buna bir de komşu ülkelerde sürekli olarak yaşanan istikrarsızlığı eklersek ülkemizin içinde bulunduğu hassas yapı daha da iyi anlaşılıyor.

Bazı hususları ve safiyene görünen istek ve talepler umulmadık ve beklenmedik ölçüde sonuçlara ortam hazırlıyor.  

Bu şartları bünyesinde barındıran ülkemiz rehaveti kabul etmiyor…