Sınır
tanımaz bir anlayışa sahip olan İsrail hükümeti parlamentosunda aldığı
kararlarla kendisinin uluslar arası bir dokunulmazlık zırhına sahip olduğunu
her zaman için gösteriyor.
Uluslararası
hukuku ve insan haklarını kendi anlayışına göre yorumluyor olmalı ki bu hususta
işine geldiği gibi başkalarının topraklarında at oynatıyor.
Temel
insan hakları ve hukuki konularda sınır tanımaz bir anlayışa sahip olduğu bilenen
bir gerçek.
Bu temel
kurallara bütün ülkelerin göstermiş olduğu titizliği bu ülke söz konusu
olduğunda kimsenin ciddi manada sesi çıkmıyor veya çıkaramıyor ya da bir iki
cılız sesten başka bir tepki gelmiyor.
Bunun da
usulen yapılması gereken kınama olması nedeniyle bir müddet süren sessizlikten
sonra aynı hukuk ve hak tanımaz tutum devam ediyor.
Hukuku
tanımayan ve temel insan haklarına saygılı olmayan bir ülkenin, olması gereken
normlar içerisinde bir devlet olduğunu kabul etmekte tabii olarak insan zorlanıyor!
Sorunlarını hukuk çerçevesi içinde değil de, sadece kendine has metotlarla
arkasına aldığı güçlerle hal yolunu seçmiş bir ülkenin uluslar arası hukuka
saygılı olması zaten pek beklenemez.
Yapmak
istediği hukuk dışılığı parlamentosunda aldığı bir kararla uygulama safhasına
gidiyor. Parlamentosunu uluslar üstü bir yasama organı gibi görüyor.
Son
aldığı kararla yine Batı Şeria’da yerleşim yeri açacağını ilan etti. Yani
kendisine ait olmayan topraklar üzerinde istediği gibi kullanım hakkı olduğunu
dünyaya ilan ediyor.
Bu
anlayışla, bu devlet uzun yıllardır Filistin toprakları üzerinde yaptığı baskı
ve zulmü yarın başka bir devletin toprakları üzerinde de yapma hakkını bulacağı
görüntüsünü veriyor.
Bugüne
kadar yapmış olduğu haksız uygulamalardan dolayı, nasıl olsa uluslararası kurumlardan ufak
bir kınamadan başka caydırıcı bir tepki almayacağını biliyor. Hiçbir yaptırımla karşılaşmayacağı
garantisine sahip olduğuna göre, hukuk dışı anlayışında bir değişiklik olmayacaktır.
Gösterdiği
gerekçelerin uluslar arası hukuka ve temel insan haklarına aykırı olmasının kendi
açısından bir sakıncası yok.
Bu anlayış aynı zamanda kendi
insanından başkasına vermiş olduğu değer anlayışının bir göstergesi oluyor.
Hele şu sıralarda
Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ise kendisi için bulunmaz bir fırsat. Iran
nükleer silah üretmeyle itham ediliyor, yıllardır denetim altında ve bu ülkeye yaptırım
uygulanıyor.
Oysa
İsrail’de de nükleer silah olduğunu uluslar arası toplum biliyor, kimse bu
hususta uluslar üstü özelliği ve dokunulmazlığı olan İsrail’e bir şey diyemiyor
ve tehdit olarak görmüyor.
Suriye’de
bir yılı aşkındır süren iç çatışma İsrail için bulunmaz bir durum. Irak
istikrarsızlığını sürdürüyor.
İsrail’in
son aldığı kararla yapacağı yeni yerleşim yerlerini Birleşmiş Milletleri
kınamış ve 'iki devlet planlı barışı' anlayışını baltaladığını ifade etmiş. Fakat
İsrail yönetimi için zaten barış diye bir çaba yok. Barış diye bir derdi yok.
Yapısına pek uygun düşmediği için o konuda bir çaba göstermiyor. Bugün
Ortadoğu’da yaşananlar tam da İsrail’in istediği gibi. Böyle dumanlı hava da
her zaman bulunmaz!