16 Haziran 2012 Cumartesi

Başkanlık sistemi








Son yıllarda ülkemizde zaman zaman gündeme gelen ve tartışma konusu olan başkanlık sistemi, görünen o ki yeni anayasa yapım sürecinde üzerinde durulacak önde gelen konulardan birini oluşturacak. Parlamenter sistemin çok sayıda darbelere maruz kalmış olmasının bir neticesi olarak başkanlık sistemi bir alternatif olarak ileri sürülmüş olabilir.

2014 yılından itibaren cumhurbaşkanının seçimle işbaşına geliyor olması bir bakıma başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçişin yolunu açmış oluyor.

Yapılan yorumlara göre, başkanlık sistemi ile ilgili olarak fiili bir durum başlamış olacak.

Günümüzde en iyi bilenen şekliyle başkanlık sisteminin Amerika’da uygulandığını görüyoruz. Amerika’ya bu ülke tarafından birleşik devletler denilmesinin bir nedeni de her halde bünyesinde birçok farklı etnik unsurları bulundurmasından ileri geliyor. Bildiğimiz kadarıyla dünyada bulunan bütün milletlerin, ırkların ve dinlerin bulunduğu bir ülke.

Saf bir ırktan ve milletten oluşmuyor. Bu çoklu yapıyı ayakta tutan en önemli unsurlardan biri bu ülkenin ırkçılık ve milliyetçilik söylemlerinden ziyade ülke ve birlik söylemlerini öne çıkarmış olması oluyor.

Her fırsatta Amerika’nın çıkarları ön planda tutuluyor, şu veya bu grubun değil. Yani ülkeyi zaafa uğratacak söylemler pek revaç görmüyor.

Başkanın politik altyapısı ve geçmişi olmasına rağmen seçildikten sonra göründüğü kadarıyla politik kimliğiyle pek ön plana çıkmıyor; politik kimlik ikinci planda tutuluyor.

Yani başkanlık sisteminin siyaset üstü bir yönetim yapısına sahip olduğu görülüyor.  Belki de Amerika’nın bugün için dünyanın süper gücü olması başkanlık sisteminin parlamenter sistem kadar politik olmamasından ileri geliyor.

Ülkemize gelince, Ak Partinin iktidara gelmesinden sonra başkanlık konusu gündeme gelmiş ve özellikle 2014’de yapılacak seçimle sistemin değişip değişmeyeceği tartışmaları ve yorumları yapılıyor. Yapılacak seçimle parlamenter sistemin 2014’den itibaren siyasi ağırlığı azalmış olacak.

On yıldan beridir iktidarda bulunan Ak Partinin yönetim anlayışına baktığımızda geçmiş yıllardaki gibi tamamen politik anlayışlı yönetim değil de başkanlığa, bir diğer değişle toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir hizmet anlayışına sahip olduğunu görüyoruz.

Bu yönetim anlayışı da ülkemize yaptığı hizmetlerle geçtiğimiz on yıl boyunca başarılı olduğunu göstermiş oldu.

Bu nedenle başkanlık veya ilk anda yarı başkanlık sistemine geçiş ülkemizin mozaik yapısı için daha uygun ve birleştirici olacağa benziyor.

Parlamenter sistemin siyaset ağırlıklı oluşu ve uzun yıllardır ülkemizde uygulanıyor olması sistemde bir değişikliğe gidilmesini gerektiriyor olabilir.

2014 yılı bu konuda bir ilkin yaşandığı yıl olacak.

Resmen olmasa da fiili bir başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçiş ülkemiz yönetiminde yer alacak, geriye yasal düzenlemeler kalmış olacak.

Amerika’daki başkanlık sistemine göre, başkan hükümet ve ülkenin başkanı, silahlı kuvvetlerin başkomutanı, baş yasa koyucu, baş diplomat, icranın veya yürütmenin başı olarak görev yapıyor.

Yarı başkanlık sisteminin en bilinen örneği olan Fransa’da ise başkan ve başbakan ülke yönetiminin aktif katılımcısı; başkan başbakanı atıyor hükümeti kurması için. Ülkemiz için ilk anda daha çok yarı başkanlık sisteminin daha uygun olacağı şeklinde bir yaklaşım var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki yılı aşkın bir süre var, bu süreçte konu herhalde daha çok konuşulacak ve tartışılacak.