6 Haziran 2012 Çarşamba

Ekonominin yükselen performansı







Türk ekonomisinin göstermiş olduğu yüksek performans dikkat çekiyor. Davos’a gitmeyen Türkiye, ‘Dünya Ekonomik Formu’ diye bilinen toplantıyı İstanbul’a getirmiş oldu.

Türkiye ekonomisi hemen hemen bütün uluslararası toplantı ve oturumlarda dile getiriliyor, övgüyle bahsediliyor.

Gerek 2008 yılındaki küresel ekonomik kriz ve gerekse yaklaşık bir yıldır etkisini gösteren avro bölgesinin yaşadığı ekonomik krize rağmen, Türkiye ekonomisi dünyadaki ve Avrupa’daki ekonomik krizden şu ana kadar fazla etkilenmemiş görüntüsü veriyor.

Sınır komşularımıza baktığımızda, Yunanistan ekonomik krizi en ağır yaşayan ülkelerden biri, Suriye'de siyasi çalkantı nedeniyle hayat felç olmuş, dolayısıyla ekonomik faaliyet de durma noktasına gelmiş. Bir diğer yakın ilişkiler içinde olduğumuz ülke ise Irak; yönetimin yapmış olduğu yanlışlıklar yüzünden tam manasıyla huzur bulamadığı gibi aynı zamanda ekonomik faaliyetler istenilen seviyeye gelemiyor. Irak yönetiminin küçük ve anlamsız takıntıları ülkeye huzurun gelmesini engellediği gibi, kalkınma açısından da istenilen seviyeye yükselmesine engel teşkil ediyor.

Kalkınmada rol oynayacak dinamikleri kısır politikalar yüzünden harekete geçiremiyor.

Ülkemizin üç önemli komşusunun içinde bulunduğu durum ister istemez, kısmen de olsa, bizi de olumsuz etkilemiş olacak.

Ülkemiz bir bakıma küreselleşen dünyada gerek Avrupa ve gerekse komşu ülkelerinde yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle kalkınma potansiyelini tam kullanamıyor.

Bu nedenle yakın komşularının durumundan kaynaklanan ticaret açığını uzak ülkelere açılarak telafi etmeye çalışıyor.

Bu durum aynı zamanda ülkemiz iş dünyası için söz konusu ülkelerin ihtiyaç ve taleplerine göre bir üretim modeli geliştirmesini gerektiriyor olacak.

Gerek genel dünya konjonktürü ve gerekse komşu ülkelerde yaşanan siyasal gerginliklerin ülkemizin genel ekonomik durumunu olumsuz etkilemesine rağmen, dünya genelinde çoğu ülkelerden daha iyi durumda ve sahip olduğu kalkınma potansiyeli ve hızıyla üst sıralarda yer alıyor.

Son on yıldaki Ak Parti hükümetlerinin tutarlı, karalı ve meselelerin üzerine cesaretle ve reformcu bir yaklaşımla gidişi ülkemizi gerek ekonomik yönden ve gerekse politik yönden eskiye oranla çok daha güçlü konuma getirmiş.

Demek ki sırtında taşıdığı suni ağırlıklarından ve parazitlerinden tamamen kurtulmuş durum gelmiş olsa, mevcut kalkınma hızı daha yukarılara çıkacak.

Ekonomide uzman olan yabancı kuruluş ve figürlerin genel olarak ekonomimize övgü yağdırmalarının altında yatan gerçeklerden birinin ülkede istikrarlı ve işini bilen bir hükümetin işbaşında olmasından ileri geliyor. Yönetimin çevresine güven vermesiyle gerek içerdeki ve gerekse dışarıdan gelecek yatırımcılar için cezp edici bir durum oluşturuyor. Bir başka deyişle yatırımcıyı kaçıran değil çeken bir yönetim anlayışı var.     

Uzun yıllardan beridir ayağına takılan suni prangalardan kurtulmaya başlayan ülkemiz kalkınmasına hız kazandırmış.

Suriye’ye demokrasinin gelmesi, Iran ve Irak'ın anlamsız takıntılardan kurtulması halinde, hem ülkemizin ve hem de söz konusu ülkelerin ticaretinde kayda değer sıçramalar olacaktır.