23 Ağustos 2013 Cuma

Suriye’de sözün bittiği yer



 

Kendilerini her bakımdan mükemmel sayan batılıların sahip çıktığı değerlerin bir kez daha bu hususta sahte oldukları açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır.

İnsanlığın ortak olan değerlerine sahip çıkışları bir kez daha anlaşılmış ki ancak ve ancak kendi işlerine geldiği zaman, kendilerine yaradığı zaman bu sahiplenme söz konusu olmaktadır.

Son olaylarda bir kez daha bu değerlerin ne kadar ihlal edildiği Suriye ve Mısır’da yaşanan katliamlarla açık ve net bir şekilde belli olmuş.

Şiddet ve cinayet olayları günümüzün gelişmiş iletişim teknolojisi ile kayıt altına alınmıştır. Bu insanlık dışı olaylar gelecekte bunu organize eden ve uygulayanlar için bir yüz karası olarak gelecek nesillere gösterilecektir.

Bu insanlık dramı ve utanç sahnelerine ortam hazırlayanlar da bunu bizzat uygulayanlar kadar ve hatta onlardan daha çok sorumlu olmaktadırlar.

Emperyalist güçler sözde sahip çıktıkları insani değerlere konusundaki samimiyetsizliklerini son on yılda Irak’ta, son üç yılda Suriye’de ve bunlar yetmezmiş gibi henüz demokrasiye yeni kavuşmuş ülke olan Mısır’ı içten karıştırarak  göstermişlerdir. Filistin zaten kangren olmuş bir vakadır, yaklaşık 60 yıldır zulümle mücadele etmeye çalışıyor.

Bunlar sadece yakın coğrafyamızda yaşadıklarımız.

Emperyalist güçlerin bir de bölgemiz dışında kalan ülkelerdeki Müslümanlara yaptıkları zulümler var.

Bu zulümlerin bugüne kadar işlenmesinde önde gelen sebeplerden biri İslam ülkelerinin, özellikle petrol zengini İslam ülkelerinin batı hegemonyasında kalmaya olan hayranlıklarından ileri geliyor. Ayrıca tahtlarını korumak için batılı dostlarının mandasını tercih etmişlerdir...

İlk başladığı günden bugüne kadar Suriye’de yapılan katliamlara sadece demeçler vererek bir tür oyalama taktiği ile seyirci kalınmıştır.

Son katliamlarda Suriye’de insanlık ve hukuk dışı uygulamalarda sınır tanımazlık sonrasında yapılanlar sadece demeçlerle işi geçiştirmek olmuştur. 

Bunun manası bu katliamlara “sen işine devam et” demektir. Çünkü yaptığı katliamlar adamın yanına kar kalmıştır. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon kimyasal silah kullanımının uluslararası hukuk ihlali olduğunu söylüyor.

Kimyasal silah kullanımı suç da, bu silahı verenler, destekleyenler hukuk ihlali işlemiyor mu?

Bunların suçu yok mu?

Ban Ki-moon aynı zamanda “insanlığa karşı böyle bir suç işleyenlerin ciddi sonuçları olmalıdır” diyor.

Suriye hükümeti bütün dünyanın gözüne baka baka, kimyasal silah kullanmadığını ifade ederek yalan söylerken, BM ise bu araştırma için hükümetin iznini istiyor. Muhalifler ise ülkede bulunan BM görevlilerinin konuyu bildiklerini söylüyor.

Bu açıklamalar ile BM ve Suriye yönetimi danışıklı döğüş örneği sergiliyorlar.

Buna artık ‘sözün bittiği yer’ denmesi gerekir ve başka yollarla müdahale edilmesini gerektirir. Bunu da yapacak BM ve uluslararası toplumdur, sayıları her geçen gün artan insan hakları ile ilgili kuruluşların bu darama son verilmesi için yapacakları açıklama ve destektir...

BM ayda ortalama 5 bin kişinin hayatını kaybettiğini söyleniyor Suriye’de, buna göre 150 bin kişi hayatını kaybetmiş ve milyonlarca insan sığınmacı konumuna düşmüş.

Artık yetkili kurum ve kişilerce söylenecek söz kalmamış, yapılması gereken bu katliamları önleyecek ciddi bir şekilde fiiliyata geçmektir...