7 Temmuz 2012 Cumartesi

Kentsel dönüşümden beklenenler






Kentsel dönüşüm tasarısının yasalaşmasıyla ülkemiz çok kapsamlı ve yoğun bir şekilde yeniden yapılanma sürecine girmiş olacak…

Bu yasayla ülkemizin sağlıklı bir imar imkânına kavuşmuş olmasının beklentisi var.

Ekosistemlerin tamiri…

Aşırı yağış, aşırı kurak risklerinin önlenmesi, dere, göl ve nehir yataklarının ıslah edilmesi ve asli yapılarına kavuşturulması

Tarihi ve tarımsal alanların açığa çıkarılması gibi, geçmişte yapılmış çok sayıda yanlış uygulamanın düzeltilmesine fırsat doğmuş oldu

Depreme dayanıklı binaların yapılmasıyla, gecekondulaşma, plansız yapılaşma ve çarpık şehirleşmenin de ortadan kalkmasına fırsat tanınmış olacak…

Bu değişim süreci A’dan Z’ye birçok konuyu kapsamış olacak.

Özellikle depremle gündeme gelen kentsel dönüşüm birçok alanda da değişim ve dönüşüm faaliyetlerine öncülük edecek…

Kalkınma ve gelişme, tabuların yıkılması, haklar ve özgürlükler gibi alanlarda bir değişim furyasının yaşandığı Ak Parti hükümetleri döneminde hızla gelişen ve büyüyen şehircilik alanında da önemli değişim ve dönüşüm yaşanıyor.

Son yaşanan Van depreminden sonra kentsel dönüşümün daha kapsamlı ve geniş ölçekte yapılmasının hayati önemi ortaya çıktı.

Bu deprem kentsel dönüşüm için tetikleyici rol oynadı.

Bu dönüşüm geçmiş dönemlerde sadece yer seçimi, gerekli standartlara uygunluk gibi yapılaşmada yapılan eksiklik ve yanlışlıkların doğurmuş olduğu hataların giderilmesi için değil, aynı zamanda bu yanlışlıkların yol açtığı başka yanlışlıkları da ortadan kaldırmak için önemli bir fırsat olacak.

Geçmişte yapılan bu çarpık ve sağlıksız yapılaşmalar tarihi alanlarda ki, ülkemizde özellikle İstanbul’da paha biçilmez tarihi değerler bulunmakta, bu dönüşüm süreci bunların açığa çıkarılmasına vesile olacak.

Dünya çapında ünlenen tarihi eserlerimizin açığa çıkmasına ve bu alanlara rahat ulaşılma ve gezilmesine imkân tanınmış olacak. Buraların turizm değeri ve faydalılık katsayısı artmış olacak.

Kentsel dönüşüm, önceki yapılaşmanın; özellikle tarım, orman ve mera olarak kalması gereken arazilere üzerine yapılmışsa, bu alanları söz konusu alanlara bırakılmasına fırsat tanıyacak.

Böylece zaman zaman yanlış yapılaşmanın da sebebi olarak karşılaştığımız üzücü sel hadiseleri ya kısmen ya da tamamen önlenmiş olacak.

Elbette tabii afetlerin büyüklüğünü önceden kestirmek mümkün değil.

Özellikle son yıllarda yaşanan küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan üzücü hadiselerin boyutu çok daha fazla olmakta.

Tabii afetler öngörülerin ölçüsünü aşan yıkıcı bir etki ile kendini göstermekte.

Tabiatın dengesi bozulunca bu tür tahripkâr olaylar kaçınılmaz oluyor.

Bu hususta denge unsurunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Aşırı ölçüde tabiatla dengelerini bozacak şekilde oynamanın önlenemez ağır sonuçları karşımıza çıkabiliyor.

Meteorolojik istatistikî rakamlar bu hususta bir ölçüde fikir verebilir. Artık bundan sonra yeni kurulacak şehir ve mahallelerde oraya düşen yaklaşık en yüksek yağış miktar ve şiddeti nazari dikkate alınarak ve bunu karşılayacak ortamın hazırlanmasını gerektirmektedir.

Bu konuda ekosistemleri göz ardı etmemek gerekiyor.

Özellikle yapılaşmanın yoğun ve yaygın olduğu büyükşehirler için bu önem daha fazla öne çıkıyor. Aşırı yapılaşma ekosistemler için önemli bir tehdit oluyor.

Ekosistemler aynı zamanda dere yatakları ve yakın çevresinde muhtemel olacak tabii afetlerin riskini azaltmak açısından hayati önem kazanıyor.

Gerek aşırı yağış riskine ve gerekse aşırı kuraklık riskine karşı ekosistemlerin hayati rolünü unutmamak gerekiyor.

Bunun için ekosistemlere olan farkındalık ve hassasiyet şuurunu geliştirmek gerekiyor.

Dereleri, gölleri, nehirleri kendi ait oldukları karakteristik özelliklerine kavuşturmak ve korumak, risklerin azaltılması açısından önem arz ediyor.

Bu nedenle geçmişte yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için kentsel dönüşüm sürecini çok önemli bir fırsat olarak görmek ve bu fırsatı çok iyi değerlendirmenin gelecek için sayısız faydalar olacaktır. Korumacılığa da sürdürülebilir bir anlayış kazandırmak gerekiyor.

Bu fırsat her zaman doğmaz.