Ülkemizde, 2010 yılında anayasada yapılan değişikle, 2014 yılından
itibaren Cumhurbaşkanı seçimle işbaşına gelecek.
Bu yıla kadar parlamento tarafından seçilen Cumhurbaşkanı, 2014
yılından itibaren halkın oylarıyla seçilmiş olacak.
Bu değişikliğin temel nedeniyse seçimin demokratik bir usulle
yapılması ve parlamento tarafından yapılan seçimin oluşturacağı spekülasyon ve
tartışmalara son verilmesi şeklinde yorumlanıyor…
2014 yılında yapılacak seçim ister istemez başkanlık tartışmalarını
da gündeme getirmiş oldu.
Dünyada uygulanan başkanlık modelinin yetki açısından kapsama alanı
ülkelere göre değişiklik gösteriyor.
Başkanlıkta her ülkenin benimsemiş olduğu bir yönetim modeli var.
Daha doğrusu yetki paylaşımından kaynaklanan farklılıklar var.
Başkanlığın en bilinen örneği Amerika’da uygulanıyor. Yetki
açısından ABD başkanlık sisteminin daha geniş yetkilerle donatılmış olduğu
biliniyor.
Ülkemiz için zaman zaman örnek olarak gösterilen Fransa’da
uygulanan model ise ABD’den farklı.
Fransa’da yetkiler başkan ve başbakan arasında paylaşılmış.
Bu nedenle uygulamaya izafeten, Fransa’daki model yarı başkanlık olarak
algılanmış. Uygulama ülkeler arasında farklılık gösterse de, literatürde sistem
uygulamanın yapıldığı bütün ülkelerde başkanlık olarak isimlendirilmiş.
Sadece yetkilerin paylaşımından kaynaklanan bir algılamadan dolayı
pratikte başkanlık ve yarı başkanlık olarak isimlendirilmiş.
Fransız siyaset bilim adamı Maurica Duverger, Fransa’daki
uygulamayı yarı başkanlık olarak seslendirmiş 1978 yılında.
Başkan ve başbakan arasında yetki bölüşümü, modelin kafalarda yarı
başkanlık olarak yorumlanmasına yol açmış bu ülkede.
Uygulama bütün ülkelerde başkanlık olarak geçiyor. Sadece fark
yetki donatımından ileri geliyor…
Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş ülkemizde de son
birkaç yıldır gündemde bulunuyor.
Cumhurbaşkanının halkın oylarıyla seçiliyor olması başkanlık
modelini de tartışmaya açmış oldu.
Seçimle işbaşına geliyor olması bu makamı daha aktif bir konuma
getirmiş olacağı şeklinde yorumlara yol açıyor.
Başkanlık modelinin tam olarak uygulamaya geçmesiyle, parlamenter
sistem ağırlıklı olarak yasama görevini üstlenmiş olacak…
Yürütmedeki ağırlığının azalmış olacağı izlenimini veriyor.
Bir başka özelliği ise politik tansiyonu düşürmüş olacak.
Parlamenter sistemde de pek seyrek de olsa uygulamada yer bulan, “acaba kabine
ağırlıklı olarak ya da tamamen parlamento dışından mı?” oluşacak sorusunu da gündeme
getirmekte. Bu da yapılan yasal düzenlemelerle açıklığa kavuşacak.
Yasalarla bu konuda değişiklik yapılırsa, Türkiye yeni bir yönetim
modeli ile tanışmış olacak.
Bu yeni model başkanlık sisteminin yapısından ileri gelen, politik
tansiyonu bir nebze düşürmüş olacağı gibi, aynı zamanda toplumu birleştirici ve
kucaklayıcı bir karaktere de sahip olacağı izlenimini veriyor.