18 Temmuz 2012 Çarşamba

Başkanlık modeli



Ülkemizde, 2010 yılında anayasada yapılan değişikle, 2014 yılından itibaren Cumhurbaşkanı seçimle işbaşına gelecek.
Bu yıla kadar parlamento tarafından seçilen Cumhurbaşkanı, 2014 yılından itibaren halkın oylarıyla seçilmiş olacak.
Bu değişikliğin temel nedeniyse seçimin demokratik bir usulle yapılması ve parlamento tarafından yapılan seçimin oluşturacağı spekülasyon ve tartışmalara son verilmesi şeklinde yorumlanıyor…
2014 yılında yapılacak seçim ister istemez başkanlık tartışmalarını da gündeme getirmiş oldu.
Dünyada uygulanan başkanlık modelinin yetki açısından kapsama alanı ülkelere göre değişiklik gösteriyor.
Başkanlıkta her ülkenin benimsemiş olduğu bir yönetim modeli var.
Daha doğrusu yetki paylaşımından kaynaklanan farklılıklar var.
Başkanlığın en bilinen örneği Amerika’da uygulanıyor. Yetki açısından ABD başkanlık sisteminin daha geniş yetkilerle donatılmış olduğu biliniyor.
Ülkemiz için zaman zaman örnek olarak gösterilen Fransa’da uygulanan model ise ABD’den farklı.
Fransa’da yetkiler başkan ve başbakan arasında paylaşılmış.
Bu nedenle uygulamaya izafeten, Fransa’daki model yarı başkanlık olarak algılanmış. Uygulama ülkeler arasında farklılık gösterse de, literatürde sistem uygulamanın yapıldığı bütün ülkelerde başkanlık olarak isimlendirilmiş.
Sadece yetkilerin paylaşımından kaynaklanan bir algılamadan dolayı pratikte başkanlık ve yarı başkanlık olarak isimlendirilmiş.
Fransız siyaset bilim adamı Maurica Duverger, Fransa’daki uygulamayı yarı başkanlık olarak seslendirmiş 1978 yılında.
Başkan ve başbakan arasında yetki bölüşümü, modelin kafalarda yarı başkanlık olarak yorumlanmasına yol açmış bu ülkede.
Uygulama bütün ülkelerde başkanlık olarak geçiyor. Sadece fark yetki donatımından ileri geliyor…
Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş ülkemizde de son birkaç yıldır gündemde bulunuyor.
Cumhurbaşkanının halkın oylarıyla seçiliyor olması başkanlık modelini de tartışmaya açmış oldu.
Seçimle işbaşına geliyor olması bu makamı daha aktif bir konuma getirmiş olacağı şeklinde yorumlara yol açıyor.
Başkanlık modelinin tam olarak uygulamaya geçmesiyle, parlamenter sistem ağırlıklı olarak yasama görevini üstlenmiş olacak…
Yürütmedeki ağırlığının azalmış olacağı izlenimini veriyor.
Bir başka özelliği ise politik tansiyonu düşürmüş olacak. Parlamenter sistemde de pek seyrek de olsa uygulamada yer bulan, “acaba kabine ağırlıklı olarak ya da tamamen parlamento dışından mı?” oluşacak sorusunu da gündeme getirmekte. Bu da yapılan yasal düzenlemelerle açıklığa kavuşacak.
Yasalarla bu konuda değişiklik yapılırsa, Türkiye yeni bir yönetim modeli ile tanışmış olacak.
Bu yeni model başkanlık sisteminin yapısından ileri gelen, politik tansiyonu bir nebze düşürmüş olacağı gibi, aynı zamanda toplumu birleştirici ve kucaklayıcı bir karaktere de sahip olacağı izlenimini veriyor.