Temeli
yanlış atılmış, ırkçı ve milliyetçi zihniyet üzerine kurulmuş bir devlet…
Evet,
millet ve devlet olma anlayışından yoksun baskıcı bir baas rejimi daha sona
yaklaşıyor.
Keşke
bu bitiş bu acımasız ve insafsız bir yolla değil de, demokratik usullerle
olsaydı. Bunca kan dökülmeseydi. Demek ki ırkçılık ve koyu milliyetçilik
üzerine bina edilmiş yönetim biçimleri sahip olduğu karakteristik yapı gereği sadece
günümüzde değil hiçbir zaman itibar bulamamış ve varlığını sürdürmesi de mümkün
olamamış.
Dahası,
sözde temsil ettikleri toplumlara da huzur ve rahat vermemişler.
Bir
ırkçı rejim daha, insanlık adına kötü bir örnek olarak yakın gelecekte tarihteki
yerini almış olacak…
İşte
bu durum, hala bu büyük yanlışlığı göremeyip ya da görmek istemeyenlerin kişisel
menfaat ve arzularını tatmin etmekten öteye geçmeyen bir anlayışın tezahürüdür…
İşin
başından beri içine düştüğü yanlışlıklar, selim aklın gereği yapılan doğru
ikazlara kulak asmayıp, yanlış kılavuzlara takılan Suriye’nin lideri akıttığı
kan gölünde boğulmak üzere yoluna devam ediyor. Akıttığı bu kan gölünde
boğulmadan önce önünde son bir fırsat bulunuyor…
Kendisine
yapılan doğru ve yapılması gerekenin aksine, yanlış yolda yürümeye devam eden Suriye’nin
zalim lideri Esat için gelişmelere bakılırsa artık son dönemece girilmiş
durumda.
Bunu
çok iyi değerlendirip kendisi gibi sadece zulmet yolunu seçenlerin akıbetine uğramamak
için önünde duran bu son fırsatı iyi değerlendirip, hem kendisi ve hem de Suriye
vatandaşları için doğru olanı tercih etmesi gerekir, diye temenni ediyoruz.
Yapılması
gerekenin bugüne kadar yaptığı telafisi imkânsız, fakat 'zararın neresinden
dönülürse kardır' anlayışını benimseyip görevini bırakıp, gerek kendisi ve
gerekse çevresi ve dahası Suriye halkının selameti için uluslararası toplumun
sesine kulak vermesi olacaktır.
Yanlış
kılavuzlara takılan Suriye yönetimi Suriye’yi kan gölüne çevirdi.
Arkasında
çok sayıda insanın, acımasız ve emsali görülmemiş bir acımasızlık ve gaddarlık
örnekleri bırakarak, katline neden oldu.
Şimdi
bu kötü süreçte kendisini yönlendiren ve destekleyenlerden beklenen, bunların en
az Suriye lideri kadar suçlu ve büyük bir yanlışın içine düşmüş olduklarını
görmüş olmaları, hiç olmazsa bundan sonra geri adım atıp bir an evvel yapılan
gaddarlığın bitmesine ve akıtılan kanın durmasına yardımcı olmalarıdır...
Kitle
halinde askerlerin ordudan ayrılması da Suriye’deki zulüm yönetiminin sonunun
geldiği şeklinde algılanıyor. East’ın ailesinin Rusya’ya kaçtığı ve rejim
yanlısı askerlerin gaz maskesi takmalarının ise kimyasal silah kullanma görüşünü
artırdığı yönünde.
İngiliz
Guardian gazetesine göre, Esat’ın yaralı olduğu, Şam’ı terk ettiği ve Lazkiye’ye
kaçtığı iddia ediliyor. Son bombalama hadisesinden sonra ise ABD, "Suriye
yönetiminin kontrolü kaybettiği" görüşünü ileri sürerek, son patlamanın rejime
büyük bir darba vurduğunu ifade ediyor.
Suriye’nin
önde gelen isimlerinin öldürülmesi sonun başlangıcı şeklinde yorumlanıyor.
Kendisinin
ve yakın çevresinin yüksek menfaatlerini korumak için daha önceki yıllarda
başvurduğu vahşet yoluna bu defa Suriye halkı baş eğmedi, Baas rejiminin acımasız
ölüm timlerine karşı gelerek temel haklarını elde etmek için çok kayıp verdiler.
Zulmünü
devam ettiremeyeceği, bir gün sonunun mutlaka geleceği basiretinden yoksun olan
gaddar rejim artık sona yaklaşmış görünüyor. Temenni edilir ki acımasızca
dökülen insan kanının en kısa zamanda durması.
Suriye
liderinin bugüne kadar yaptığı anlamsız bir inadın; aşırı milliyetçi ve ırkçı bir
anlayışın eseri olduğu anlaşılıyor.
Ümit
ederiz bu büyük yanlış, maksatlarına milliyetçilik ve ırkçılıkla kan dökerek,
insanın en temel hakkı olan yaşama hakkını hiçe sayarak, sadece kendi kişisel emellerini
tatmin etmeden başka bir amaç gütmeyenler için ders olur…