12 Aralık 2013 Perşembe

Mandela’nın mirasını gerçek manada sahiplenmek


 

BM tarafından barış ve uzlaşma şampiyonu olarak onurlandırılan Güney Afrika’nın ilk siyahi başkanı Nelson Mandela ölümüyle günlerdir dünya gündeminde bulunuyor.

Mandela temel insan haklarının savunucusu olduğu, ülkesinde diğer insanlara tanınan hakların kendilerine de verilmesi mücadelesi nedeniyle 27 yıl hapis yatmıştı.

Şimdi dünya Mandela’nın 27 yıl mücadele vererek kazandığı mirası konuşuyor.

Günlerdir Mandela manşetlerde, fakat Mandela’nın mirasını paylaşma konusunda olumlu bir gelişme ne yazık ki göremiyoruz.

Özellikle temel insan hakkı olan yaşama hakkı ayaklar altında!..

Bunu özellikle Suriye’de, Filistin’de, Myanmar’da, Mısır’da, Afrika ve daha dünyanın birçok ülkesinde görmek mümkün.

Dünyanın üst seviyede lider ve temsilcilerle cenaze törenine akın ettiği ve övgüyle bahsettiği Mandela’nın davasına sadece lafla sahip çıkılıyor.

Uygulamada ise önemli bir gelişme yok.

Bu da bu husustaki samimiyetsizliğini bariz bir göstergesi oluyor.

Bazılarının zihinlerine yerleştirilen İslamifobianın baskısından bir türlü kurtulamayan uluslararası toplumun bu takıntısı ile dünyanın temel sorunlarına çözüm bulması zor görünüyor.

Birileri bu anlamsız korkunun aşılması için çaba göstermesi gerekiyor.

İslam ülkelerine bu hususta düşen önemli görevler var.

Bu yanlış psikozun etkisinden kurtulmak için İslam’ın iyi anlatılması gerekiyor. İslamiyet’in bir baskı, saldırı, terör dini değil de; bir hoşgörü, merhamet ve herkesin dinine saygı duyduğu gerçeğinin anlatılması gerekiyor.

Özellikle Müslümanları ve İslamiyet’i menfaatleri gereği yanlış gösterme gayreti içinde olanların gayeleri yayılmacı emellerini gerçekleştirme amacından ileri geliyor.

Bunu da nasıl yaptıkları malum…

İşte bugün İslam ülkelerine en büyük zararı verenler ise günümüz dünyasının vazgeçilmez yönetim şekli olan demokrasi gerçeğini bir tarafa bırakıp, işlerini baskı ve silah zoruyla yapmak isteyenler ve bu gerçeği menfaatleri icabı görmek istemeyenlerdir.

Bu yanlışlığı inatla sürdürmek isteyenler ne yazık ki kötü emellerini gerçekleştirmek isteyenlere büyük kozlar veriyorlar…

Mandela açıklamalarında, yaptığı mücadeleyi bir ırk adına, siya beyaz adına değil, bütün mazlum milletler adına yaptığını; kimseye kızgın olmadığını, öç alma duygusu içinde olmadığını ifade ederek insanlık adına örnek bir davranış sergilemiş olduğunu vurguluyor.

Bu nedenle kendisini bütün dünya takdirle karşıladı.

Ancak kendisinden övgüyle takdirle bahseden dünya ne yazık ki savunduğu değerlere sahip çıkmakta gereken hassasiyeti göstermiyor.

Yine Mısır’da yapılan darbeden yanalar, yine Suriye ve diğer yerlerde kanları akan mazlumlardan yana tavır alamıyorlar.

Bu da onların içine düştüğü çelişki ve samimiyetsizliğin açık bir göstergesi oluyor.