11 Temmuz 2017 Salı

Hak, hukuk, adalet



Bu kelimeler ilk anda kulağa hoş gelen sözler…
İlk bakışta ne süslü kelimeler değil mi?
Aslında öyle değil, çünkü maksat başka.
Bu kelimeleri kullananlar sadece ve sadece istismar ediyor.
Bu kelimelerin dili olsa da istismar edenleri dile getirse…
Bu millet bu ve benzeri kelimelere hiç yabancı değil.
Bu ve benzeri kelimelerin ne zaman gündeme geldiği ve neleri çağrıştırdığını Türk milleti çok iyi biliyor.
Biliyor ki ne zaman ülke ekonomisiyle, milli gelir artışıyla şaha kalkmış, o zaman bu ve benzeri kelimeleri birileri emperyalistlere taş çıkartırcasına dillendiriyor.
Bu ve benzeri kelimeler ise hep bu ülkeye yıkım getirmiş, darbe getirmiş, işgal getirmiş!
Bu ve benzeri kelimeler emperyalistlerin peşinden koştuğu taş atıp da kolunu yormadan hain emellerine kavuşturan kelimeler olmuş.
Bu kelimeleri diline pelesenk yapanlar hep bu ülkeye zarar vermiş, hep bu ülkeyi geri götürmüş, hep bu ülke insanına çok zararlar vermiştir.
Bu kelimeleri dillendirenler hep sömürü dünyasının değirmenine su taşımış.
Bu kelimeleri dillendirenler ne haktan, ne hukuktan ve ne de adaletten yana olmadığı gibi; bu süslü kelimeleri kullanarak, kendilerine ikbal hazırlamış.
Sadece üç beş diyeceğimiz miktarda bir azınlığa gelecek hazırlamış, fakat bu milletin kahir ekseriyeti ise çok şey kaybetmiş.
Maddi ve manevi kayıplar yaşamış...
Ama bu kayıplar bu üç beş kişinin umurunda olmamış, şunu iyi biliyoruz ki, bu üç beş kişi kesinlikle bu milleti düşünmemiş; bilinçli olarak veya millet ve memleket şuurundan yoksun olarak sadece emperyalist güçlerin oyununa gelmiştir.
Söz konusu kelimeler ülkemizde belli bir zihniyetin sloganı olmuş, bunları dillendirerek bir yerlere gelmeye çalışmışlar. Fakat kazara geldiklerinde de verdikleri bu sözlerinde hiç duramamışlar.
Gayeleri, hedefleri o sloganların muhteviyatını hayata geçirmek değil, sadece bunları kullanarak köşe dönmek, bu ülkeye ise alabildiğine zarar vermek olmuş.
Bunun somut örnekleri ülkemizde defalarca yaşanmış, kaybeden ise bu millet ve ülke olmuş.
Bu sloganlar bir imparatorluğu yıkmış, bu söylemler, bir başbakan ve iki bakanını haksız bir şekilde idama göndermiş.
Nerede hak; nerede kaldı hukuk, nerede kaldı adalet!!
Öyle olsaydı, bir başbakan ve bakanları haksız yere idam edilir miydi?
Bu kelimelere sadakatle bağlı olan ve bu hususta samimi olanlar millet iradesiyle iş başına gelmiş bir başbakan ve bakanlarının idamına müsaade edilir miydi?
Hak, hukuk ve adalet diyenler, demokrasi diyenler 28 Şubat sürecine göz yumarlar mıydı, başörtülü öğrencilerin ve çalışanların haklarına saygı göstermezler miydi?
Bu ülke; hep hak, hukuk ve adalet deyip fakat uygulamada bu kavramlara ne ölçüde ilgisiz kaldığını çok iyi biliyor.
Akıl ve mantık sahibi, sağduyu sahibi olan bu ülke vatandaşlarının çoğunluğunun iyi bildiği bir hakikat var, ne zaman bu ülkede kalkınma hızlansa, bu ve benzeri olumsuz hareketler hep ola gelmiş.
En son bir çirkin kalkışmayı 15 temmuz 2016’da bu ülke görmedi mi?
Bu hain kalkınma neden yapıldı?
Bu hainler bu milletin silahını kimin adına bu masum insanlara çevirdi?
Var mı başka ülkede bu denli gaddarlık, bu denli hain ve çirkinlik örneği?
Artık bu millet her şeyin farkında, her şeyin farkında olmasaydı 15 temmuz 2016 akşamı bölük bölük meydanlara, caddelere iner miydi?
Bu ülke Cumhurbaşkanıyla, hükümetiyle demokratik yollarla halkın %50’sinin üzerinde oy alarak işbaşına gelmedi mi?
Bu halk en son birkaç ay önce mevcut yönetime olan güvenini yine %50’nin üzerinde bir oy çoğunluğu ile yinelemedi mi?
O halde bu hazımsızlık neden, bu istemezük çığırtkanlığı neden?
Hakka, hukuka ve adalete saygısı olan halkın bu tercihine saygı duyar!!
Bu milletin huzurunu, istikrarını bozmaya kimsenin hakkı yok!
Adalet çığırtkanları neden 2011 yılından beri Suriye’de emperyalist güçler istedi diye yüzbinlerce masum insan, çocuk, kadın ve savunmasız insanların acımasız bir şekilde, eşi görülmemiş bir şekilde katledilmesine sessiz kaldı!
Nerede bu adalet isteyenler, nerede hak ve hukuk isteyenler?
Nerede bunların emperyalist uzantıları?
Adalet isteyen, hak ve hukuk isteyenler eğer bu kavramları dillendirmede samimi isler önce bu masum ve savunmasız insanlar için bu temel hakları emperyalist güçlerden istesinler.
İsteyebilirler mi?
Altı yılı aşan bir süredir milyonlarca Suriyeli memleketini terk etmek zorunda kaldı, adalet olmadığı için, hak ve hukuk olmadığı içi kaçan kaçtı kaçamayan da zalim yönetimin zulmü altında acımasızca hayatını yitirdi.
Eğer bu ülkede hak, hukuk ve adalet olmasaydı bu insanlar da ya hayatlarından olur veya ülkesini terk edip sığınmacı durumuna düşerdi!!   
Oysa gerçek herkesin bildiği gibi öyle değil, gerçek ülkenin kalkınmasını bunca sıkıntılı durumla karşılaşılmasına rağmen sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmuş bir yönetimin varlığıdır…
Artık emperyalistlerin hain emellerine boyun eğmek istemeyen bir irade var ülkemizde.
Bunun en bariz ve haklı örneğini ise 15 temmuzda millet olarak, ülke olarak yaşadık ve gördük.

Mevcut yönetim yetkiyi kendi öz halkının tercihi ile almış, emperyalist güçlerden değil!!