26 Temmuz 2017 Çarşamba

Darbe beklentilerini gündemden düşürmek






Darbeler aslında kişisel ihtirasın ürünüdür.

Bu işte elbette dış güçlerin pohpohlaması önemli rol oynamaktadır.

“Sen neymişsin” dolduruşlarına getirip, nasıl olsa emir komuta zinciri işleyecek bir şeyden haberi olmayan masum askerler önemli bir görev yapıyormuş gibi milletin silahını asıl sahiplerine çevirecek.

Evet, darbeler kişisel ihtirasın ürünü olduğu kadar, emperyalist güçlerin de darbeye konu olan ülke üzerindeki hain emellerinin bir tezahürüdür.

Ülkemiz darbeler konusunda çok acı tecrübeler yaşamış bir ülkedir.

Sadece cumhuriyet döneminde değil, öncesinde de cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu darbelere ve darbeci güruha kurban edilmiştir.

Acı bir gerçektir ki bu darbelerden ne darbeciler ve ne de ülke fayda görmüştür.

Buna rağmen bundan ders alınmamış, darbeler sürekli gündemde tutulmuş.

Geçmişe bakıldığında, arşivlere bakıldığında darbe söylentileri hep ülkemizin gündeminde yer almış.

Özellikle Ak Parti hükümetleri döneminde ise gündemden düşmediğini görüyoruz.

Demek ki bir ülke ne kadar çok hızlı kalkınır ve ne kadar çok güçlenirse ki Ak Parti döneminde ülkemiz çok mesafe kat etmiştir darbe söylentileri de o oranda artış gösteriyor.



Darbeler milletin kahir ekseriyetine ve ülkeye büyük zararlar vermiş.

1960 darbesinde bunun telafi edilmez zararları görülmüş, 1980 darbesinde hakeza aynı şey olmuştur, 28 şubat darbesi ve yine 15 temmuz, ki başarılı olamamış, zararları hep bu ülkeye ve insanına olmuştur.

Bunların arasında verilen muhtıralar ve "gezi olayları" gibi darbe provaları hep bu ülkeye zarar vermiş, değerlerini alıp götürmüş.

Bu ihanetlerin vebali ise, bu darbelere ön ayak olan ve bizzat uygulamasında yer alanlara aittir; onlar bunu ister bilsin isterse bilmezden gelip kendilerini darbe yaparak süslü kelimelerle sözde vatansever olarak bu millete kabul ettirmeye çalışsınlar.

Kim yutar bunu?

Millet artık çoktan akıllanmış, bu darbe kalıntılarına prim vermemektedir.

Bizzat 15 temmuz hain darbe girişimine karşı koyan vatansever vatandaş ne diyor:

“15 temmuz darbesini yapan asker elbisesi içindeki teröristleri biz vatanın askeri sanmıştık. Onun için onlara merhametle yaklaştık, bir anne, bir baba şefkatiyle uyarıda bulunduk; yapmayın, etmeyin bu ülke hepimizin, kan dökmeyin” dedik.

Fakat o beyni yıkanmış satılmış uşaklar bu merhametli yaklaşımdan anlamadılar, milletin merhamet dolu yaklaşım ve ikazını hiçe sayarak, tercihlerini emperyalistlerden yana kullandılar. Acımasızca masum insanlara silahları çevirdiler…

“Ama bu sefer öyle olmayacak, bu sefer eğer öyle bir alçak ve hain bir kalkışma olursa sonucu daha farklı olacak. Bu sefer merhametle değil o tür azılı millet ve memleket düşmanlarına tavrımız çok farklı olacak,” deniyor.

Bu nedenle hala şucu veya bucu olan grupların bu tür bir niyeti varsa bir kere değil bin kere düşünmesi gerekir.

O elbiseyi giyenin, o eğitimi alanın asli görevi vatan savunmasıdır.

Böyle olduğu sürece millet sevgisini de, saygısını da, duasını da esirgemeyecektir.

Millet onları ve ellerine verdiği silahı kendisine değil düşmana çevirmesi için vermiştir...



Evet, nelerin darbeye, çatışmaya ortam hazırladığının araştırılması ve bunun çözümünün bulunması gerekiyor.

Darbelerin arkasın da yatan hayati bir eksikliğin ne olduğu bugüne kadar sağlıklı bir şekilde analiz edilerek çözüme kavuşturulmamış ki darbeler ülkemiz de cumhuriyet tarihi boyunca gündemden düşmemiş.

Cumhuriyet dönemi darbeler tarihine baktığımızda darbeler çok partili dönemde başlamış.

Çünkü darbeler demokrasiye ve millet iradesine karşı yapılmış.

Neden 1950’den önce darbe olmadı?
Olmaması da memnuniyet verici!

Ve neden çok partili döneme, yani demokrasiye geçildiğinde bu hain teşebbüsler başladı?

Bunu iyi tahlil etmek lazım, iyi irdelemek lazım.

Bir başka husus ise eğitim ve hukuk sisteminden ileri gelen boşluk mu?

Neden dünyanın süper gücü olan Amerika’da hiç darbe olmuyor, neden Almanya ve diğer kalkınmış ülkelerde darbe olmuyor?

Bu ülkelerin süper güç olmalarının arkasında yatan hakikatlerden biri de her kurumun asli görevini benimseyip ona odaklanmasıdır.

Bunun başka bir izahı yok!

Evet, herkesin asli görevi neyse ona kafayı yorması, o yönde çaba göstermesi gerekiyor.

Bunun aksi emperyalistlere hizmet ve ülkemize ise ihanet ortamını oluşturuyor!...