10 Eylül 2013 Salı

"Vur, fakat kimyasal silahlarla değil"




Suriye’de üç yıla yakın bir zamandır süren insanlık dramına çözümde uluslararası toplumun mutabık olduğu husus BM kararının olması.

Bu kararı alacak olan da uluslararası toplumun desteğinde BM’nin 5 daimi temsilcisi.

Hem BM kararı gerekli deniyor vahşeti durdurmak için, hem de bu karara yanaşılmıyor.

Yani uluslararası toplum bir çözümsüzlük örneği sergiliyor.

Eğer bu vahşete karşı samimi olarak bir duruş sergileniyorsa, o zaman Güvenlik Konseyinin toplanıp bir çözüm bulması gerekir.

Bu da müdahaleyle mi olur, yoksa politik bir çözüm mü olur bu hususta sağlanacak mutabakata bağlı.

Belki de BM Güvenlik Konseyi bu kararı alınca Suriye’nin vahşet sergileyen yönetimi müdahaleye gerek kalmadan bir çözüme yanaşacaktır.

O zaman BM Güvenlik Konseyinin özellikle muhalif üyeleri masum insanların kanının akmasına karşı samimi olduklarını göstermiş olurlar.

Bu durumda bu vahşete karşı olmayanlar sadece onlar değil; onlar bu hususta başı çekenler aynı zamanda uluslararası toplumun diğer üyeleri ve özellikle de kendi ülke insanlarının hür iradeleriyle hareket edemeyen bir kısım İslam ülkesi.

ABD’nin bombalaması halinde, Suriye yönetiminin ne gibi çılgınlıklar yapacağı pek bilinmiyor!  

Fakat tehditler savurmaya devam ediyor. Çünkü artık durum kendisi için hayat memat safhasına gelmiş bulunuyor.

Elindeki son kozları kullanarak her türlü vahşete yol açacak silahları kullanabilir.

Masum insanlara karşı elinde ne varsa kullandığına göre, kendisinin bitirilmesine yönelik bir hareketin yapılacağı zaman özellikle ülkesindeki savunmasız insanlara ve komşu ülkelere karşı çok daha saldırgan ve acımasız bir tepki vereceğini ifade ediyor…

Mısır’da demokratik seçimle işbaşına gelmiş bir yönetime yapılan darbeye sessiz kalan bir uluslararası toplum ve BM’nin, Suriye’deki vahşete ve rejime karşı samimi bir yaklaşım sergilemesi ne kadar gerçekçi bir beklenti olabilir?

Çözümden değil, çözümsüzlükten ya da sorunların sürüncemede kalmasından yana bir politik anlayışa sahip olan batılı ülkelerden olumlu bir şeyin sadır olması da şu aşamada pek mümkün olacağa benzemiyor.

Böyle bir ortamda parça parça olmuş bir İslam âlemi varken çok bilinmeyenli Suriye denkleminin çözülmesi de zorlaşıyor.

Uluslararası toplum Suriye yönetimine karşı, katliamlara kimyasal silahlarla değil de, başka silahlarla devam et der gibi bir tavır içinde bulunuyor.
Sanki, "Öldürmeye devam et, fakat kimyasal silahlarla değil" ima eder gibi bir tutum içindeler!
Vahşeti destekleyen bu anlayış sürdükçe huzur ve güvenin bu ülkeye gelmesi kısa zamanda zor görünüyor.

Eğer uluslararası insan hakları kuruluşları samimi olarak bu işin üzerine gider, bu vahşetin çözümünü BM’nin beş daimi üyesinin oybirliği ile alacakları bir kararla hal olacağını işlerse, o zaman insani bir çözüm bulunabilir.

Netice olarak bu gidişle Suriye’de daha çok masum insan hayatını kaybedecek, çok sayıda insan göç etmek ve komşu ülkelere sığınma hakkı isteyecek.