15 Eylül 2013 Pazar

Dağ fare doğurdu


 

 

21 ağustosta Suriye’de kimyasal silahla işlenen yeni bir vahşetle sarsılan küresel toplum vicdanı uluslararası toplumdan yıllardır süren bu insanlık dramının çözümü için ciddi bir beklenti içine girdi.

Suriyeli masum insanların çözüme ve vahşetin durdurulmasına yönelik umutları yeşermişti.

Kimyasal silahı kırmızıçizgi addederek kaçamak yollarla kendini masum gösteremeye çalışan uluslararası toplum 21 ağustosta işlenen toplu katliamdan sonra Suriye’deki katliamların durdurulmasına bir vesile olacağının işaretini vermişti.       

Bu tarihe kadar işlenen katliamlarda hayatlarını kaybedenlerin geri gelmesi mümkün değildi, ama hiç değilse bundan sonra geride kalanlara bir kurtuluş yolu bulunabilirdi.

Çünkü uluslararası toplum için katliamı önlemek adına bir ölçü olan kimyasal silah kullanımıydı ve kırmızıçizgi aşılmış bu nedenle bu insani meseleye ciddi bir çözüm yaklaşımı gündeme gelmişti.

Ne yazık ki bu katliam ve uluslararası hukuka göre suç kabul edilen kimyasal silah kullanımı da bu vahşeti durdurmak için yeterli olmadı.

Olmamasının nedeni ise uluslararası toplumun önde gelenleri ve BM’nin bu hayati konuya yeterli bir şekilde ciddi olarak çözüm getirmekten uzak durmalarıydı. Yani “biz gerektiğinde hiçbir kural tanımayız” der gibi bir tavır takındılar.

Zaten Rusya devlet başkanı Putin uluslararası hukukun öldüğünü itiraf etmişti. Bu tür kurumların fonksiyonel olmaktan çıkmış olduğu, kendilerinden bekleneni yerine getiremedikleri bir kez daha kanıtlanmış oldu…

Rusya ve ABD arasında yaklaşık bir aydır görüşülen konu son alınan kararla, Suriye’deki kimyasal silahların 2014 ortasına kadar yok edilmesi veya teslim edilmesini öngörüyor.

ABD yetkilileri Başkanın BM anlaşması olmaksızın müdahale hakkını saklı tuttuğunu söylüyor.

Çin, Fransa, İngiltere, BM ve Nato ise alınan kararı tatminkâr bulduklarını ifade ederek, zalim Suriye yönetimini dolaylı da olsa desteklediklerini deklere etmiş oluyorlar.

Bunun manası Suriye’nin vahşet sergileyen rejimi yaklaşık bir yıl daha kendi insanlarını öldürmeye devam etmesidir.

Yani bugüne kadar yüzbinin üzerinde hayatını kaybeden Suriyelilere binlercesi eklenecek. Yine yüzbinlerce Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kalacak.

Karşılaştıkları vahşet yönetimi yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalan Milyonlarca insan bir kışı daha zor şartlar altında geçirmek durumunda kalacaklar.

İnsanlığa barış, huzur ve güven getirmek üzere kurulmuş BM ise kuruluş amaçlarına uymayan tutumunu sürdürmeye devam ederken bu husustaki fonksiyonelliğini yitirmiş olduğunu bir kez daha göstermiş olacak.

Vahşeti makul karşılayan, mazlumun değil de zalimin tarafını tutan bir anlayıştan bu durumda çözüm beklemek ise saflık olmaktan öteye geçmiyor.

Bu anlayıştan bal yapmalarını beklemek hayalperestlikten öteye geçmeyecek.

Üç yıldır bağımsızlık mücadelesi veren Suriyeli muhalif gruplara bundan sonra daha çok iş düşmektedir.

Mücadelelerine kıt imkânları ile devam edecekler.

Kelimenin tam manasıyla yaklaşık bir aydır yapılan görüşmeler “dağ fare doğurdu” atasözünü bir kez daha hatırlattı.