14 Ekim 2012 Pazar

Nobel Barış Ödülü ve barış anlayışı


 
 

Düzenli olarak 1901 yılından itibaren kurum ve kişilere barışa katkılarından dolayı verilen Nobel Barış ödülünün bu yılki sahibi Avrupa Birliği oldu.

Ödül komitesi gerekçe olarak Avrupa Birliğinin altmış yıldır barış konusunda gösterdiği çaba ve başarıyı gösterdi.

Birlik ve kuruluşundaki öncülerinin altmış yıldan beridir barış, uzlaşma, demokrasi ve insan haklarına olan katkıları kendilerine Nobel ödülünü kazandırdı.

İkinci dünya savaşının korkulu acıları yeni bir Avrupa’ya ihtiyaç olduğunu gösteriyordu.

Bu korku ve acıları aşmanın yolu ise Avrupalılarda birlik fikrini oluşturdu. Böylece birlik fikri kendilerine savaştan uzak ve aynı zamanda kalkınma ve refah yolunda önemli gelişmeler kazanmalarına neden oldu geçen altmış yılı aşan sürede.

Bugün için bu sayede savaş düşünülmez olmuş.

Tarihi düşmanlar birlik sayesinde yakın ortak olmuşlar…

Altı üye ile başlayan birliğe, 1980’lerde Yunanistan, İspanya ve Portekiz de girdi.

Birliğe üyelik için demokrasi önemli bir şart olarak görülüyor.

Komünizmin çöküşü ve Berlin duvarının yıkılması ise orta ve doğu Avrupa ülkelerinin birliğe girmesine imkân tanıdı.

Birliğin amacı Avrupa sınırları içinde kalan bütün devletleri bünyesine dâhil etmek, şu anda 27 olan üye sayısı yakın gelecekte 30’a kadar çıkacak...

Gelecek yıl Hırvatistan’ın birliğe tam üye olacağı, Karadağ’la üyelik müzakereleri, Sırbistan’a adaylık statüsü verilmesi Balkanlarda uzlaşma sürecini güçlendireceği amacını güdüyor.

Türkiye’nin yarım asrı aşan başvurusuna rağmen üyelik konusunda birlikten net bir açıklama olmamakla birlikte, ileri demokrasi ve insan haklarına sahip olan bir ülke olarak üyelik ihtimalinin olduğu söyleniyor.

Avrupa, kurduğu birlikle savaş kıtasını barış kıtasına dönüştürmeye yardım etmiş.

Layık görülen Barış Ödülüyle, Avrupa Birliği barışın sadece kendi sınırları içinde olmasını yeterli görmeyip, bütün dünyaya yayılması için çaba göstermesi gerekir.

Küreselleşen dünyanın barış ve huzur gibi evrensel değerlere daha çok ihtiyacı var.

Bu bakımdan bu konudaki samimiyetini terör ve teröriste karşı takınacağı kararlı tutumuyla göstermesi gerekir.

Terör günümüz dünyasının savaştan daha tehlikeli bir olgusu.

Dünyanın bazı yerlerinde mantar biter gibi terör örgütü oluşuyor.

Kimisi ırkçı değerler, kimisi ise dini değerleri kendine kalkan yaparak sözde hak arıyor. Birincisinin günümüz toplumsal değerleriyle bağdaşır tarafı yok; geçmişte de yoktu devlet ve millet geleneği olan ülkelerin hiç birinde de olmamıştı.

Dini değerleri kendilerine kalkan ederek dünyanın bazı bölgelerinde dehşet saçanların ise özellikle İslam dini ile ilgileri olamaz. Çünkü İslam dini terörü, dehşeti, vahşeti, haksız yere insan öldürmeyi hiç kabul etmez ve reddeder.

Bu nedenle kandırılmışlar, saptırılmış ve adatılmışların savundukları fikirlerin İslam dini ile ilgisinin olmadığı bir gerçek.

Artık Avrupa Birliğinin, almış olduğu bu ödül nedeniyle barış ve huzurun savunuculuğunu sadece birlik içinde değil; bütün dünya ve özellikle de yakın çevresinde barışa ve huzura yönelik bütün faaliyetlerin, oluşumların ve fiillerin karşısında daha samimi ve kararlı duruş sergileyerek gerçekten layık olduğunu ispatlaması gerekir.

Avrupa Birliğinin ve ödül komitesinin barışın belirli sınırlara has değil de bütün dünya için elzem olduğunu, bu anlayışıyla hareket edilmesi gerektiğinin unutulmaması gerekir.