13 Ekim 2012 Cumartesi

Küresel kronik sorunlar ve çözümü



 
 

870 milyon kişi dünya çapında kronik açlıkla mücadele ederek hayatta kalma mücadelesi veriyor. Birleşmiş Milleteler, açlıkla ilgili açıkladığı rapor göre iyimser bir yaklaşımla açlıkla karşı karşıya olan küresel nüfusta keskin bir düşme olduğunu ifade ediyor.

Bir milyar seviyesinden rakam bugünkü rakama düşmüş geçtiğimiz yirmi yıllık mücadele sürecinde.

Yeryüzünde sekiz kişiden biri açlıkla karşı karşıya…

Dünyanın açlığı, gıda güvensizliğini ve yetersiz beslenmeyi yok etmek için yeterli bilgi ve vasıtalara sahip olduğu belirtiliyor. Ancak suni engeller bu vasıtaların fonksiyonlarını yerini getirilmesinde bariyer oluşturuyor.

Ancak, açlıkla mücadele hızının 2007’den beri düştüğü belirtilerek, bu nedenle 2015 yılı için hedeflediği rakamı yarıya düşürmede endişe yaşanıyor.

Raporun çocuklara yönelik kısmında ise, beş yaşın altında 100 milyon çocuk normal kilolarının altında bulunmaları nedeniyle insani ve sosyoekonomik potansiyellerini yerine getiremedikleri ve yetersiz beslenme neticesi olarak yılda 2,5 milyondan fazla çocuk hayatını kayıp ediyor.

Kırılganlığını sürdüren küresel finans krizinden dünya ekonomisinin iyileşmesi konusunda endişeler sürüyor BM raporuna göre.
Bu nedenle uluslararası toplumun yoksulların temel insani hak olan elverişli gıdaya kavuşmaları için aşırı çaba göstermeleri gerektiği vurgulanıyor.

2008-2009 ekonomik krizinde gelişmekte olan ülkelerin şokları karşılamada ve yükselen gıda fiyatlarının etkisinden savunmasız toplumları korumada başarılı oldukları ifade ediliyor.

Açlıkla karşılaşan 852 milyon insanın büyük bir bölümü gelişmekte olan Asya ve Afrika ülkelerinde bulunuyor.

Geçtiğimiz 20 yıl boyunca yüzde 30 azalma olurken, Afrika’da ise yetersiz beslenmede açlık oranında artış olmuş. 

Birleşmiş Milletler göçmen bürosu ise eşi görülmemiş krizlerden yakınarak rezervlerinin sıfırlandığını ve mali sıkıntı çektiklerini ifade ediyor, gerekli finansal destek için uluslararası topluluktan yardım bekliyorlar.

Afrika ve Asya savaşların, iç çekişmelerin en fazla yaşandığı iki kıta.

Otuz yılı aşkın bir süredir Afganistan’ın başına bela edilen Taliban ve öncesinde iktidar kavgaları bu ülkeye her yönden büyük zararlar verdi. Afganistan şimdi adeta bir işgali yaşıyor. Bu arada çok sayıda insan hayatını kaybetti, sakat kaldı, yerinden yurdundan oldu...

Aynı sıkıntıları Afrika’da da görüyoruz. Afrika’nın bazı ülkeleri bir taraftan kuraklık, bir taraftan da iç çekişmeler ve yine bunların başların bela edilmiş terör örgütleri bu ülkelerde huzuru, güvenliği ve dolayısıyla ekonomik hayatı felç etmiş durumda.

Bu arada insanlar öldürülüyor, göçe zorlanıyor, sakat bırakılıyor, ciddi manada temel hak ihlalleri yaşanıyor.

Özellikle bu iki kıtanın bazı ülkelerinde yaşanan iç savaşlar ve terör örgütlerinin eylemleri ağırlıklı olarak söz konusu ülkelerde ve dolaylı olarak da küresel olarak dünyada istikrar, barış, huzur, can güvenliğini ve ekonomik faaliyetleri baltalamaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler son zamanlarda kurum olarak içine düşmüş olduğu sıkıntılı durumu dolaylı da olsa zaman zaman ifade etmeye çalışıyor.

Üzerine düşen sorumluluğu mevcut yapısı gereği bihakkın yerine getiremediği belli.

Yüklendiği yükümlülüklerde fonksiyonel olması için şartlar BM’yi yeniden yapılandırmaya, daha adil bir yapıya kavuşmasına zorluyor.

İşte o zaman üstlendiği sorumluluklara çare bulabilir ve dünyanın bugün içine düştüğü hak ihlalleri ve acımasızlığı son bulur.