6 Ekim 2012 Cumartesi

Dünya öğretmenler günü ve eğitim


 

 
Birleşmiş Milletlerin 2000 yılında çok sayıda ülkenin desteğini alarak başta yoksulluk ve açlığa karşı oluşturduğu hareket olan sekiz maddelik ‘Milenyum Kalkınma Hedefleri’nin ikincisi olan küresel temel eğitim için 2015 yılına kadar 1,7 milyon öğretmene ihtiyaç olduğu Dünya Öğretmenler Günü vesilesiyle açıkladı.

BM yetkilileri gün vesilesiyle destekleyici öğretim ortamlarına, yeterli öğretmen eğitimi ve güvenceleri konusunda dünyaya çağrıda bulunuyorlar.

BM yetkilileri, “marifet iltifata tabidir” vecizesi gereğince, öğretmenlerin öğrencilere ve toplumlara sorumlu olmaları lüzumuna karşılık, gerekli eğitimi ve mesleklerinin önemini yansıtacak makul ücret konusunu da hatırlatmada bulundular.

Herkes için öğrenme kalitesini geliştirmek amacıyla, öğretmenler için azalan profesyonel şartların kısır döngüsünün kırılmasının lüzumuna işaret ediliyor.

Dünya öğretmenlerden çok şey bekliyor, karşılığında bizden bizim kadar beklenti içinde olmaları onların hakkıdır deniliyor.

Yetenekli ve motive olmuş öğretmen olmaksızın kaliteli eğitimin olamayacağı hatırlatılıyor.
 
***

Eğitimin önemi her alanda karşımıza çıkıyor. Geri kalmış toplumların en önemli eksikliği yeterli eğitimli kadrolara sahip olmamalarından ileri geliyor.

“Beşikten mezara kadar eğitim; iki günü birbirine eşit olan aldanmış, ziyan etmiştir; bir harf öğretenin kölesi olurum”, tavsiyesini önemseyen ve benimseyen bir anlayışın mensupları olarak eğitimin ne denli hayati bir öneme sahip olduğunu bilen bir milletiz. Ancak sadece bunu bilmek yetmiyor, aynı zamanda bu önemin şuurunda olmak, yaşamak ve yaşatmak gerekiyor.

İnsan ilk eğitimini ailesinden, daha sonra ise hocalarından alıyor.

Doğru eğitim ve bilgi insanı doğru yöne yönelttiği gibi, yanlış olan da yanlış işlere yönlendiriyor.

Bu da eğitimin öncelikle kapsam ve muhtevasının önemini öne çıkarıyor.

Herkes ve her toplum az ya da çok bir eğitim sürecine tabi tutuluyor.

Hele günümüzde iletişim şartlarının sunduğu imkânlar sayesinde sayısız bilgi akışına maruz kalıyoruz.

Sel gibi akan bu bilgi akışı karşısında her türlü konudan ve bilgiden haberdar olma şansına sahip günümüz toplumları...

Dünya topluluklarının içinde bulunduğu sıkıntıların temel kaynağı eğitim eksikliğinden veya yanlış eğitimden kaynaklanıyor.

Dağdaki teröristte eğitim almış, fakat aldığı eğitim kin ve nefret üzerine kurularak yaşama şansını ancak ve ancak karşısındakini öldürme üzerine kurulmuş bir eğitim...

Trafikte yanındaki ve önündekinin hakkını gözetme hak ve hukukunu hiçe sayan sürücüde eğitim almış ama bunu uygulamada eksiklik gösteriyor.

Bulunduğu toplumun ortak değerlerine ait olduğuna aldırış etmeden, genel toplum kurallarına ve adabına uygun olmayan tutum ve davranış içinde olanların, ağzına ne gelirse galiz bir ifadeyle boşaltmaları da eksik bir eğitimin tezahürü...
Çevre hakkı, temizliği ve koruma şuuruna sahip olmayanların eline geçirdiği ne varsa ayrım gözetmeden bulunduğu yere atanların davarnışı da eğitim eksikliği...

Varlığını insanlığın değer yargılarıyla bağdaşmayan; koflukla, kabalıkla kabul ettirmeye çalışarak toplumsal huzur ve güven unsurlarını zedeleyenlerin yapmış oldukları da yanlış ve egoist bir anlayışlı eğitimin sonucu…

Gerek toplum ve gerekse dünya barışının sağlanması doğru bir eğitimin benimsenmesi, alınması ve yaygınlaşması ile olacağı gibi, bu aynı zamanda iyi niyetle donatılmış eğitimli anlayışını istismar etmemeğe de bir o kadar bağlı olmaktadır.

Her vesileyle ifade edildiği gibi geleceğimizin teminatı olarak görülen çocuklarımızın alacağı doğru ve yeterli eğitimin mensubu bulundukları toplumun temel değerleriyle bağlantılı ve sürdürülebilir olması gerekiyor.

Beşikten mezara eğitim anlayışı da bunu vurguluyor.