30 Ağustos 2012 Perşembe

Denklemi artı ve eksileriyle ele almalı

 

 

Saman üretiminin yeterli olmaması ve arzı karşılayamaması fiyatlarının yükselmesine yol açacağına dair açıklamalar yapılıyor.  

Iğdırlı hayvan üretici ve besicilerinin konudan şikâyetçi oldukları, kuraklık ve havaların erken soğuması nedeniyle bu yıl saman fiyatlarının söz konusu bölgede yükseldiğinden çiftçiler dert yanıyor. Aslında Iğdır ilimiz bulunduğu bölgede sahip olduğu iklim özellikleri itibariyle farklı bir konuma sahip. Bir zamanlar doğunun Çukurova’sı tabiri kullanılırdı Iğdır için, yine de öyledir!

Saman üretiminin yetersiz kalmasına sebep olarak kuraklık gösteriliyor.

Hatta bu durumun saman ithalatına yol açacağı ifade ediliyor.

Ancak tek tip yeme bağlı kalmaları söz konusu üreticilerin bu husustaki sıkıntılarını artırmış olabilir.

Samandan doğan açığı alternatif benzer yemlerden telafi etme yolun gidilebilir.

Otlakların ve çayırların sulanmasıyla özellikle sıcak bölgelerimizde ilave yem teminini sağlanabilir, mevsim henüz daha yaz sayılır!

Kuraklık afeti beklenmedik anlarda kendini gösterebiliyor.

Ülkemizin genel olarak bu yıl kuraklıktan etkilendiği pek söylenemez.

Kuraklığın bu yıl en fazla etkilediği ülke Amerika, yapılan açıklamalara göre, soya ve mısır üretimi ABD'de önemli ölçüde kuraklık nedeniyle zarar görmüş.

Mısır üretiminin yüzde 49’u ve soya yetiştirme alanlarının yüzde 46’sı aşırı kuraklıktan zarar görmüş. Bu durumun verim azalmasına ve erken hasat yapılmasına yol açtığı belirtiliyor.

Kıtanın kuraklık izleme ofisinin açıklamasına göre, ülkenin yüzde 63’ü kuraklık yaşıyor, ABD Tarım Bakanlığına göre, bu alan son elli yılda görülen en büyük alan olarak değerlendiriliyor.

Bu durumun sadece söz konusu ülke için olumsuz sonuçlarının olmayacağı, ABD’nin dünyanın en büyük mısır üreticisi ve ihracatçısı olması nedeniyle dünya çapında geniş olumsuz etkilerinin olacağı düşünülüyor.

Ülkenin azalan yurtiçi üretimi bütün dünyada gıda güveliğinin kötüleşeceği yorumlarına yol açıyor.

Bu kötü gidişten Japonya, Meksika gibi mısır, soya yan ürünleri ve hayvan yemi ithal eden ülkelerin etkileneceği bekleniyor.

Yapılması gerekenin tabii kaynakların daha iyi yönetilmesi…

Daha fazla sürdürülebilir yaklaşımları benimsemek…

 

***

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım örgütü küresel olarak bir milyara yakın insanın yeterli beslenmediğini tahmin ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü ise bir milyarın üzerinde insanın aşırı kilolu olduğu ve en az 300 milyon insanın obez olduğunu tahmin ediyor.

Aç insanların sayısı ile aşırı kilolu olanlar arasında ilginç bir oran var, bir denklemin eksi ve artıları gibi.

Bir başka deyişle aşırı kilolu olanların ve obezliğin önlenmesi ve adil bir dağılımla açlığın önüne geçilmiş olacak…

Ülkemiz sanayileşmesini hızla tamamlama yolunda önemli gelişmelere sahne olurken, aynı zamanda sahip olduğu tarımsal özellikler - ki bu değerlere yeryüzünde çok az ülke sahiptir diyebiliriz - nedeniyle önemini artırıyor.

Doğu ve güneydoğu bölgemiz hayvancılık için, sahip olduğu yayla ve otlaklar açısından zengin bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyel başımıza çalınan ve 30 yıldır devam eden terör nedeniyle yeterince değerlendirilemiyor. Terör belası gerek bölge ve gerekse ülkemiz ekonomisine büyük zararlar veriyor. Elbette ki bu kirli ve çirkin oyun bilinçli olarak sergileniyor! Terörün bitmesi bölgeyi ekonomik anlamda uçuracaktır...

Netice olarak, ülke sorunlarının çözümünde meslek odalarının da önemli katkısı olacağı kesindir. Bu nedenle söz konusu oda ve dernekler mensubu oldukları kesimin eğitimine katkıda bulunarak muhtemelen karşılaşacakları sıkıntıların aza indirilmesinde hayati rol oynayabilirler. Meseleye sadece sorun tarafından değil de, çözüm tarafından da bakılırsa o zaman gerçek görevlerini yapmış olurlar, daha doğrusu faydalılık katsayılarını artırmış olur.  

Tabii kaynakların önemini iyi kavrayıp, onları koruma ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak muhtemelen karşılaşılacak risklerin azaltılmasında önemli katkılar sağlayacaktır.