18 Ağustos 2012 Cumartesi

ABD’de etkili olan kuraklık


 



Gıda insanların en önemli zaruri ihtiyaçlarından biri.

Toprak ve tohumun yanında, su gıda maddelerinin yetiştirilmesinde vazgeçilmez temel unsur.

Su rezervlerinin tek kaynağı kar veya yağmur yağışları...

Bu yıl Amerika ve birkaç tarım ürünleri ihracatçısı ülkeler aşırı kurakla karşı karşıya bulunuyor.

New York Times’in haberine, ABD geçen yarım yüzyıl içinde karşılaştığı en kötü kuraklığı yaşıyor. Soya ve mısır rekolte tahminlerini 2003’den bu yana en düşük seviyesine; mısır rekoltesini ise 1995 yılından buyana en düşük seviyeye çekti.

Analistler küçülen üretimler hayvan yemi ve gıda fiyatlarının yukarı çekileceğinin endişesini taşıyor.

Tarımsal ürünlerin farklı amaçlarla kullanımı, kulanım alanlarının çeşitlenmesi, talebin artmasına paralel olarak pazara sunulan arz miktarlarına bağlı olarak fiyatların da yükselmesine yol açabiliyor.

Özellikle son yıllarda dünyada biyoyakıt kullanımındaki artış daha fazla bitkisel üretimin yapılmasını gerektiriyor.

ABD tarım bakanı kuraklığın yaşandığı Nebraska’daki çiftçilerin 1988 yılında yaşanan son büyük kuraklıktan daha iyi olduklarını ifade etmiş. Hava ve yağmur şartlarının normal olmaması halinde soya ve mısır fiyatlarının %20-25 artacağı tahmini yapılıyor.

Bu ülkede aynı zamanda süt, yumurta ve et üretimin de düşeceği tahmin ediliyor, kuraklık nedeniyle.

ABD tarım bakanlığı gıda fiyatlarının 2013 yılında %3-4 artış göstereceğini tahmin ediyor.

Sera gazlarını azaltmak amacıyla 'yenilenebilir yakıt standardını' 2005 yılında onaylayan ve 2007 yılında genişleten ABD'nin, 2012 yılında 13.2 milyar galon mısır esaslı biyoyakıt üreteceği bekleniyor.

Bu ülkede mısır üretiminin %40’ı etanol üreticilerine gidiyor.

Kuraklığın dünyanın her yerinde emtia fiyatlarına etki yaptığı söyleniyor.

Kötü hava şartlarının sadece ABD’yi değil; Brezilya, Rusya, Avustralya ve Hindistan gibi diğer büyük ihracatçı ülkeleri de vuracağı beklentisi var!

Bu durum aynı zamanda ilgilileri belli gıda ürünlerinde küresel yetersizliğe yol açacağına dair endişelere itiyor. Ki, bu da küresel gıda fiyatlarının artacağı ve enflasyonu tetikleyeceği yorumların neden oluyor.

ABD’nin dünyanın en büyük mısır, soya ve buğday ihracatçısı olması, muhtemel fiyat yükselmelerinin küresel dalga etkisi yapacağı endişesini gündeme getiriyor...

Toprak, tohum yeterli ve yüksek verimli olsa da üçüncü ve hayati bileşen olan su olmadan işletmecilerin üretim yapması mümkün değil.

Tarımsal üretimin kapalı alanlarda yapılan fabrikasyon üretimden farklı olarak tabiatta her türlü meteorolojik olaylara kaşı maruz kalma durumu, bu üretim sektörünün daha hassas ve kırılgan olduğunu gösteriyor.

Bu kırılgan ve hassas yapıyı mümkün olduğu kadar aza indirmek için üretim sürecinde başka tedbirler yanında sigortalama, üreticilerin uğrayacağı zararı telafi etmesi açısından önem arz ediyor.

Kuraklık ve kıtlıklardan alınması gereken önemli derse ise kaynakların ve özellikle su kaynaklarının önemini iyi kavramak ve sürdürülebilir yapıyı sağlayıp sürekli kılmayı akla getiriyor.

Ülkemiz bulunduğu bölgede en zengin su kaynaklarına sahip, komşularına göre! Bu durum ülkemizin stratejik önemini daha da artırıyor. 
Hayati bir öneme sahip olan su kaynakları, önemi giderek artırarak petrolden öte bir değer kazanacağa benziyor.

Kuraklıklar aynı zamanda israf kavramının önemine vurgu yapıyor...

Her ne kadar günümüz iklim koşulları çok değişken bir yapı arz ediyorsa da, yapılması gerekenin tüm tedbirleri önceden almak, muhtemel riskleri azaltmak açısından önem taşıyor.

Bu hususta bir başka önemli nokta ise uzun yılları kapsayan kapsamlı projeksiyonların yapılmasını ve devamlılığını gündeme getiriyor.