26 Mayıs 2012 Cumartesi

Yeşil ekonomi








Yeşilin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor, aynı zamanda bu yönde gerek ülkeler ve gerekse uluslararası seviyede çalışmalar yapılarak yeşil kavramının belleklerde yer etmesi sağlanıyor.

Böylece konunun mana ve ehemmiyeti hakkında farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor. Yeşil uzun yıllardır artık bir sembol olarak kullanılmaya başlandı, hayatta kalmanın, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın sağlanması açısından...

Bu nedenle çok sayıda kuruluş ve organizasyon konuyu gündemde tutmak ve önemini vurgulamak için değişik ölçek ve boyutta çalışmalar yapıyorlar.  

Uluslar arası seviyede haziran ayının 20 - 22 tarihleri arasında Brezilya’nın Rio de Janerio şehrinde birleşmiş milletler öncülüğünde sürdürülebilirlik konusunda bir konferans düzenleniyor. Toplantının ana konusunu okyanusların korunma ve yönetilmesi, enerji ve suya evrensel erişim sağlanması ve dünya şehirlerindeki yaşamı geliştirmek şeklinde sıralanıyor.

Birleşmiş Milletler, uluslar arası ortaklığın gücünü sürdürülebilir büyüme ve gelişme yörüngesine oturtmayı amaçlıyor.

Çok sayıda dünya lideri, CEO ve sivil toplum kuruluşları açlığı azaltmak ve çevresel korumanın nasıl sağlanacağı üzerine ve hatta daha kalabalık bir gezegeni kapsayacak şekilde bir yeşil hareketi teşvik edecek kararların alınacağı ve taahhüt edileceği bekleniyor Rio’da yapılacak toplantıda.

Hükümet, iş dünyası ve hükümet dışı organizasyon liderlerinin (NGO) gelecek yirmi yıl için sürdürülebilir gündemi oluşturmaları bekleniyor Rio+20 konferansında, acil küresel problemleri ortadan kaldırmak için çözümler ve hedefleri belirleyerek...

Küresel ölçekte gündemde bulunan önemli konular ise enerji yetersizliği, temiz su, tükenen okyanuslar, gıda güvensizliği, hızlı büyüyen şehirlerin oluşturduğu sıkıntılar var.

Liderlerin karar alacakları konular arasında ise organize sürdürülebilirlik, yeşil istihdam oluşturmak, bilim ve yeniliğin rolünün ilerlemesi, teknolojik açığı kapatmak, uluslararası işbirliği için mekanizmalar geliştirmek ve bu yolda ihtiyaç duyulan finansmanı üretmek şeklinde sıralanıyor.

Artık geleneksel ekonomik anlayış yerine, içinde bulunduğumuz çevresel şartları iyileştirecek ve bu hususta gelecek şartlarını da öngören bir ekonomik kalkınma modeli olan ‘yeşil ekonomi’ kavramı ilgili kurumların gündeminde yer almış olacak. Ayrıca bu yeni paradigma yeni düzenlemeleri de beraberinde getirmiş olacak.

Bu hususta ülkemizin bölgesinde sahip olduğu avantajlı durumu göz önüne aldığımızda, özellikle Petro-dolar zengini Arap ülkelerinin durumuyla karşılaştırdığımızda bölgesinde en avantajlı ülkelerden biri olarak görünüyor.

Bu durum ülkemiz için yeşil yatırım için sermaye çekmek için cazip bir ortam oluşturuyor. Ülkemizin Petro-dolar zengini Arap ülkeleriyle yapacakları ortak girişimlerle, özellikle gıda ve tarım alanında yatırım yapılması her iki taraf için de çok faydalı olacağı görüşünü öne çıkarıyor. Çünkü bilimsel çalışmalar gelecekte Ortadoğu ülkelerini su kıtlığını en çok çekecek ülkeler arasında gösteriyor!