Yeşilin
önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor, aynı zamanda bu yönde gerek ülkeler
ve gerekse uluslararası seviyede çalışmalar yapılarak yeşil kavramının
belleklerde yer etmesi sağlanıyor.
Böylece
konunun mana ve ehemmiyeti hakkında farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor. Yeşil
uzun yıllardır artık bir sembol olarak kullanılmaya başlandı, hayatta kalmanın,
sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın sağlanması açısından...
Bu
nedenle çok sayıda kuruluş ve organizasyon konuyu gündemde tutmak ve önemini
vurgulamak için değişik ölçek ve boyutta çalışmalar yapıyorlar.
Uluslar
arası seviyede haziran ayının 20 - 22 tarihleri arasında Brezilya’nın Rio de Janerio
şehrinde birleşmiş milletler öncülüğünde sürdürülebilirlik konusunda bir
konferans düzenleniyor. Toplantının ana konusunu okyanusların korunma ve
yönetilmesi, enerji ve suya evrensel erişim sağlanması ve dünya şehirlerindeki
yaşamı geliştirmek şeklinde sıralanıyor.
Birleşmiş
Milletler, uluslar arası ortaklığın gücünü sürdürülebilir büyüme ve gelişme
yörüngesine oturtmayı amaçlıyor.
Çok
sayıda dünya lideri, CEO ve sivil toplum kuruluşları açlığı azaltmak ve
çevresel korumanın nasıl sağlanacağı üzerine ve hatta daha kalabalık bir
gezegeni kapsayacak şekilde bir yeşil hareketi teşvik edecek kararların alınacağı
ve taahhüt edileceği bekleniyor Rio’da yapılacak toplantıda.
Hükümet,
iş dünyası ve hükümet dışı organizasyon liderlerinin (NGO) gelecek yirmi yıl
için sürdürülebilir gündemi oluşturmaları bekleniyor Rio+20 konferansında, acil
küresel problemleri ortadan kaldırmak için çözümler ve hedefleri belirleyerek...
Küresel
ölçekte gündemde bulunan önemli konular ise enerji yetersizliği, temiz su,
tükenen okyanuslar, gıda güvensizliği, hızlı büyüyen şehirlerin oluşturduğu
sıkıntılar var.
Liderlerin
karar alacakları konular arasında ise organize sürdürülebilirlik, yeşil
istihdam oluşturmak, bilim ve yeniliğin rolünün ilerlemesi, teknolojik açığı
kapatmak, uluslararası işbirliği için mekanizmalar geliştirmek ve bu yolda ihtiyaç
duyulan finansmanı üretmek şeklinde sıralanıyor.
Artık geleneksel
ekonomik anlayış yerine, içinde bulunduğumuz çevresel şartları iyileştirecek ve
bu hususta gelecek şartlarını da öngören bir ekonomik kalkınma modeli olan ‘yeşil
ekonomi’ kavramı ilgili kurumların gündeminde yer almış olacak. Ayrıca bu yeni
paradigma yeni düzenlemeleri de beraberinde getirmiş olacak.
Bu
hususta ülkemizin bölgesinde sahip olduğu avantajlı durumu göz önüne
aldığımızda, özellikle Petro-dolar zengini Arap ülkelerinin durumuyla karşılaştırdığımızda
bölgesinde en avantajlı ülkelerden biri olarak görünüyor.
Bu durum
ülkemiz için yeşil yatırım için sermaye çekmek için cazip bir ortam oluşturuyor.
Ülkemizin Petro-dolar zengini Arap ülkeleriyle yapacakları ortak girişimlerle,
özellikle gıda ve tarım alanında yatırım yapılması her iki taraf için de çok
faydalı olacağı görüşünü öne çıkarıyor. Çünkü bilimsel çalışmalar gelecekte
Ortadoğu ülkelerini su kıtlığını en çok çekecek ülkeler arasında gösteriyor!