6 Mayıs 2012 Pazar

Yeni anayasanın yazımında ikinci safha






Uzun yıllardır şikayet ve tartışma konusu olan ve ülkenin gündemini işgal eden anayasanın yeniden ve sivil bir otorite tarafından yazılması için çabalar, 12 haziran 2011 milletvekili genel seçimlerinden sonra ağırlık kazandı.

Basından izlediğimiz kadarıyla bu süreçte herkesin ve her kesimin konuya dahil edilmesi sağlanarak görüşlerine başvuruldu.

Böylece sivil anayasanın yazılmasına yüksek bir katılım ve destek sağlanmış oldu. Yazılacak yeni anayasaya vatandaşların müdahil olması sağlanarak beklentileri soruldu.

Toplumun bütün kesimlerine konu açılarak görüş ve düşünceleri alınmış oldu. Uzun süren bu çalışmalardan anlaşılan; bir yandan anayasa konusunda toplum bilgilendirilirken, bir yandan da konu hakkındaki görüşleri alındı. Anayasası yapılan toplum kesimleri bu süreci kapalı kapılar arkasında değil de, şeffaf bir şekilde takip etmiş oldular…

Anayasaların odak noktası insan olduğuna göre anayasanın temelini de insanların makul beklentileri oluşturacaktır.

İster parlamenter rejim, isterse başkanlık ya da yarı başkanlık sistemiyle yönetilsin işin temelinde insan var. Hele bizim gibi insanı ön planda tutan temel değerlere sahip olan toplumlarda bu husus daha da önem kazanıyor.

Anayasaların temel amacı herhalde insanı öne çıkarmak olsa gerek. Biz de özümüzden ve temel değerlerimizden uzaklaşmadıkça aslında ön planda tuttuğumuz değer hep insan olmuş.

Onun yaratılmış olduğu gayelerle hemhal olması için çabalar gösterilmiş.

Nitekim Sayın Başbakanımızın da zaman zaman konuşmalarında ifade ettiği gibi, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” prensibi geçmişten günümüze bir anayasal düstur olmuş. 600 yılı aşkın bir süre içinde cihan devleti Osmanlı İmparatorluğunu ayakta tutan değerlerden biri de bu düstur olmuş. Şeyh Edebali’nin Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu olan Osman Gazi’ye nasihati bir bakıma anayasal bir düstur olmuş ki imparatorluk üç kıtaya medeniyet götürmüş ve asırlarca yaşatmış...

Netice olarak insan odaklı bir anayasa metni yazılacağına göre, o zaman yazılacak yeni anayasanın her maddesinde insanın eğitimi, gelişmesi yanında; sahip çıkması ve yaşatması gereken kendi temel değerlerine ters düşmeyecek bir metnin ortaya çıkması gerekecektir.

İçi boş, bir anlam ifade etmeyen, ülkenin ne kalkınmasına ve ne de birlik ve beraberliğine hizmet etmeyen veya istenilen tarafa çekilerek tartışmalara zemin hazırlayacak bir anayasa metninin fayda yerine, zarar ve zaman kaybına yol açacağını geçmişte hep birlikte gördük ve yaşadık.   

Geçmişte olduğu gibi, yürütme ve yasama organlarına sıkıntı yaşatmayacak, her kurumun kendi görev alanlarında kalarak ve çalışmalarını bu doğrultuda yapacakları, enerjilerini kendi alanlarının gelişmesi ve kalkınması ve ülkemizin menfaatleri doğrultusunda harcayacakları bir anayasa metninin ortaya çıkması dileğiyle…