Ev hapsine tabi tutulan
Çinli aktivist korumaları atlatarak Amerikan elçiliğine
sığındı. Bunun üzerine Amerikan yetkilileri insan hakları ve özgürlük adına
diplomatik bir süreç başlattı.
Çinli kör aktivistin
Amerikan koruması altında olup olmadığına ya da istediğinde kendisine sığınma
hakkı verilip verilmeyeceği hususunda basın mensuplarının ısrarı üzerine, ABD
Başkanı Obama cevap veremeyeceğini söylemiş. Başkan Obama’nın, Japon Başbakanı
Yoshihiko Noda ile yaptığı ortak basın toplantısında söylediği bir başka husus
ise, Çin’le her ne zaman bir araya gelsek insan hakları konusu öne çıkıyor
demiş.
“İnancımız sadece
doğru şey yapmak değil, çünkü o bizim prensiplerimizle, özgürlük ve insan
haklarına olan inancımızla örtüşüyor. Fakat gerçekten Çin’i düşünüyoruz, açılım
yaptıkça ve sistemini liberalleştirdikçe güçlenecektir,” diye ilave etmiş.
Bu hususta ABD
Başkanı Obama’ya hak vermemek mümkün değil.
ABD yönetiminin
insan hakları konusundaki hassasiyetini takdirle karşılamak lazım. Fakat üzerinde
durulması gereken konu, bu hassasiyetin sadece bazı ülke ve kişilerle sınırlı
olmaması gerekiyor. Madem bu haklar evrensel değerlerdir, onları savunma,
koruma ve yayılmasında da aynı hassasiyetleri göstermek gerekir.
Gördüğümüz kadarıyla
süper güç bu hususta tam manasıyla adil davranmıyor.
Türkiye
gazetesindeki 30 nisan ve 1 mayıs 2012 tarihli Gazze ile ilgili habere göre,
Gazze halkı baskı ve zulüm altında hayat mücadelesi veriyorlar. Kendi
vatanlarında yıllardır ev hapis yaşıyorlar ve bu zulüm ve insanlık dışı yılların
biteceği yok. Parçalanmış aileler, birbirlerinden ayrılmış görüşmeleri
yasaklanmış. Tam manasıyla ömür boyu hapse mahkûm edilmişler ve bildik bileli bu
insanlar için normal bir hayat düzeni yok. Ya İsrail’in baskısı, zulmü ve bombaları
altında can verecekler ya da o toprakları terk edip başka ülkelerden sığınma
hakkı isteyecekler. Önlerinde duran ve onlara layık görülen seçenekler bunlar!
Kendi
topraklarında en temel hakları olan hürriyet ve evrensel insan haklar diye
uluslar arası toplumun kabul ettiği haklardan yoksun yaşıyorlar. İşte bu zulüm
ve insanlık dışı baskıyı İsrail yıllardır Gazze ve Filistin halkına layık
görmüş.
Nerede hür
dünyanın, uluslararası toplumun ve her fırsatta insan hakları savunuculuğu
yapan ABD yönetiminin hassasiyeti! Bu hususta samimi olmak gerekiyor, evrensel
hukuk ve insan haklarında sınır yok, keyfilik yok. ABD yönetiminin yapacağı,
insan hakları konusundaki hassasiyetini dünyanın her yerine yayma gayreti
içinde olmasıdır. Hele özellikle uzun yıllardır gündemden düşmeyen Filistin ve
Gazze içinse bu insani konuyu hiç göz ardı etmemesi gerekiyor. Kendi vatanlarında
ömür boyu mahkûmiyet yaşayan Filistin ve Gazze vatandaşları için süper gücün bu
insani hassasiyeti göstermesi gerekiyor. O zaman ABD yönetimi insan hakları
konusundaki samimiyetini ispatlamış olur. O zaman adil bir davranış sergilemiş
olur.