11 Mayıs 2013 Cumartesi

Otomotivde alternatif arayışlar




En gözde küresel sektörlerinden biri de otomotiv sanayi.
İlk motorlu vasıtalardan günümüze kadar sektör sürekli değişim geçirdi. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri diğer sanayi dallarında olduğu gibi otomotiv sanayinde de aralıksız devam etti. Günümüzde motorlu taşıtlar gerek sayı, çeşit ve gerekse model olarak takip edilemeyecek kadar artmış oldu. Bünyesinde milyonlarca insanı istihdam eden sektörün günümüzde en sıkıntılı tarafı fosil yakıtlarla çalışması nedeniyle çevreye vermiş olduğu kirlilik. 
Bunun halli de sıfır emisyonlu araçların geliştirilmesi ve uygulamaya sunulması ile olacak...
Son yıllarda, özellikle büyük şehirlerde, toplu taşımanın sebep olduğu yoğun hava kirliliğini azaltmak için alternatif yakıtla çalışan araçlar üzerinde duruluyor. Bunun da en uygun bilinen çözüm şekli yenilenebilir enerji türlerini kullanarak bu kritik konuyu çözüme kavuşturmak.
Bu nedenle elektrikle çalışan araçların yaygın bir şekilde kullanılması en uygun çözüm olarak düşünülüyor.
Bu amaçla otomotiv sanayinde şaşırtıcı çalışmalar ve gelişmeler yaşanıyor. Bu çalışmalar günümüz üretim teknolojilerini ve sistemlerini zaman içinde elimine edecek görünüyor.
Geleneksel üretim sistemi gelecekte tamamen değişmiş ve bugün üretilen otomotivin bazı temel parçalarına ihtiyaç kalmayacak türden çalışmalar yapılıyor. Bu bakımdan günümüzün üretim teknikleri ve üretilen orijinal montaj parçalarına gelecekte ihtiyaç kalmayacak gibi bir değişim süreci içinde sektör.
Belki de sadece nostaljik amaçlı olarak üretimi yapılacak. Mevcut teknolojilerle üretilen araçlar gelecekte klasik araçlar sınıfında yerini alabilir.
Bu hızlı değişim ve dönüşüm ülkemizde üzerinde çok konuşulan bir yerli araba markası üretimini, mevcut klasik tür yerine geleceğin teknolojilerini kapsayan türden olması lüzumunu ortaya çıkarıyor.
Otomotiv sanayindeki gelişmelere ayak uydurmak ve gelişmelerin paralelinde uluslar arası pazardaki payı korumak ve hatta mevcut olan payı artırmak için gelişmeleri takip etmek ve aynı zamanda değişen ve gelişen şartlar gereği bu gelişmelere adapte olmak mecburiyeti gözden uzak tutmamak gerekiyor. Aksi takdirde sektörde hızla gelişen ve değişen yapının gerisinde kalmak gerek sektör ve gerekse ülke olarak zor ve sıkıntılı duruma düşmeye neden olabilir. Daha doğrusu sektörün çöküşüne yol açabilir.
Bu hususta ileri ülkeler sektörü sürekli olarak çevreye uyumlu, giderek emisyon miktarını azaltan ve hatta sıfır emisyonlu teknolojilerin geliştirilip yaygın bir uygulama bulması için gerek mevzuat ve gerekse işin teknik yönü itibariyle çalımlalar yapmaktalar.
Avrupa Birliği bu hususta yeni düzenlemelerle karbondioksit emisyonunu giderek azaltmayı planlıyor.
ABD emisyon miktarını yüzde 80 azaltmayı planlıyor. 2050 yılana kadar taşımacılık sektöründe petrol kullanımını azaltarak bunu başarmak için kapsamlı bir yaklaşımın gerekli olduğunu vurguluyor.
Kombine stratejiler; her tip araç için yakıt ekonomisini artırmak; taşımacılığı azaltmak, rekabetçi hizmet sağlayarak ve düşük karbonlu yakıtları, biyoyakıtlar, elektrikli araçlar ve hidrojen dâhil olmak üzere alternatif çözümler düşünülüyor. ABD’de konu ile ilgili yapılan çalışmada üç büyük strateji tespit edilmiş; verimlilik ve talep yönetimi ile enerji kullanımının azaltılması; yenilenebilir enerjiden elektrik ve hidrojen kullanımının artırılması ve biyoyakıt kullanımının artırılması şeklinde çözümler düşünülüyor.
Kürsel ısınma, bozulan çevre şartları ve iklim değişikliği geleneksel üretim yapısını değişime zorluyor.