Orta sahada top koşturma devri bitti
Yıllar yılı Türkiye’ye orta sahada top koşturmak veya gol atmak
amaçlanırken, diğer taraftan da birilerini kahraman edasıyla ileri sürüp ülkeyi
kurtarmak üzerine kurulmuş çirkin bir senaryonun uzun yıllar sergilenişini
yaşamış ve seyretmiş ülkemiz.
Bunu da kime yaptırmışlar, ülkenin önde gelen kurum ve
kuruluşlarına ki bunlar gerek almış oldukları eğitim ve gerekse bulundukları
konum itibariyle bir ülkenin önde gelen, saygın ve dokunulmaz şahsiyetleri ve
kuruluşları…
Gözbebeği diye nitelendirilen kurum ve şahsiyetler, ülkesini
sevenlerin gönlünde taht kurmuşlar.
Birileri işi tam otomatiğe bağlamış periyodik aralıklarla düzen
normalleşmeye ve şaha kalkmaya başlayınca vesayetçi zihniyet devreye girmiş. Ne
yazık ki bu durum periyodik aralıklarla uzun yıllar devam etmiş.
Kim yararına? İçerde belli bir azınlığın dışarıda ise ülkemizin kalınmasını
ve büyümesini istemeyen bir sürü güçlerin lehine. O malum ‘bir şeyler elden
gidiyor’ yaygarası zamanı geldiğinde hemen saklandığı dolabından çıkarılıp
piyasaya sürülmüş.
Bazı sözde kahramanlar da verilen rolleri sahneleyerek,
kendilerine müdahale alanı açarak amaçlarına ulaşmayı bir alışkanlık haline
getirmişti.
Geriye dönüp yapılanlara ve yaşananlar bakınca, insan kendisine;
‘Kim bunlar’, sorusunu sormadan duramıyor.
Göz bebeği diye gönlümüzde taht kurduklarımız bunlar mı, sorusunu
sormaktan da geri duramıyor. İşte bu son elli altmış senede yaşadıklarımız
köklü bir devlet geleneği olan ülkemize yakışan bir durum değil idi. Hemen
hemen her on senede bir hızlanan ülkemizin, önünü kesip zayıflatırken bu arada
belli bir azınlık da tabiri caizse köşeyi dönmüş oluyordu. Bunun temel
nedeniyse ilgili kurum ve kişilerin bulundukları yerin mana ve önemini
kavrayamadıkları gibi ve görev sınırlarını aşmada da hiç yeis göstermemiş
olmalarıydı.
Son yıllarda alışmış oldukları o düzen kalmadı. Her ne kadar o
eski alışkanlıklar sürdürülmek istendiyse de, karşılarında gücünü hukukun
üstünlüğü ve millet iradesinden alan, meşru bir cesaret örneği gösteren tutarlı
ve kararlı bir yönetimle karşılaştıklarından dolayı o eski alışkanlıklarını
sürdüremediler. Kendilerine göre haklı buldukları argümanlarının da ne kadar
kof olduğu net bir şekilde açığa çıkmış oldu.
Bunun neticesinde kazanç herkesin oldu; bu ülkenin ve bu ülke
insanlarının olduğu gibi, dış âleme karşı da ülkenin itibarı korunmuş oldu.
Artık ülkemizde yeni bir dönem başlamış, istikrar, güven ve huzur
gelmiştir. Kalkınma için de bu temel unsurların varlığı kaçınılmazdır. Samimiyetle
ve içtenlikle ülkesini, milletini ve milletinin kalkınmasını isteyenler için de
bu temel unsurlar esastır.
Bütün bu olmaması gerenler neden uzun yıllar süregeldi.
Eğitim eksikliği mi, anayasa ve kanunlardaki boşluk mu ya da görev
sadakatine duyulan bağlılık eksikliği mi?
Üzerinde durulması, varsa düzeltilmesi gereken hayati bir husus.
Özellikle de yeni bir anayasanın yapıldığı dönemde bu hususların gözden
geçirilmesi; yasal açıdan varsa bir eksiklik bu önemli konuyu hukukun üstünlüğü
ve insan hakları ilkeleri çerçevesinde ele alarak hal yoluna koymak gerek ülkemizin
selameti ve gerekse bu ülkeyi paylaşan her fert açısından yerine getirilmesi
gereken önemli bir konu olsa gerek.
Yaşananlar ülkemiz gibi köklü geçmişi ve devlet geleneği olan bir
ülke ile bağdaşmadığı gibi, insani değerlerle de hiç bağdaşmamıştır.