7 Ağustos 2017 Pazartesi

Adap ve edep



Toplum olarak, millet olarak ihtiyaç duyduğumuz öneli bir husus.
Daha doğrusu kurumları da ülkeleri de, milletleri de ayakta tutan önemli bir haslet.
Maalesef zaman zaman da olsa bugün meydana gelen istenmeyen toplumsal olayların temelinde yatan bu önemli eksikliktir.
Kaybolan toplumsal değerlerdir.
İşte sağlıklı toplumun çimentosunu oluşturan yitirilen bu değerlerin tekrar kazındırılması için bir milletvekilimiz haklı olarak okullarda okutulması ve öğretilmesini talep etmiş.
Sadece küçüklerin değil, öncelikle bu hususta büyüklere daha çok görev düşüyor.  
Çünkü adabı muaşeret toplumun zıvanadan çıkmasını önleyecek kurallar silsilesini oluşturuyor.
Saygıyı, görgüyü, büyüğün büyük bilinmesi, küçüğün küçük bilinmesi, toplumu ayakta tutan taşların yerli yerine oturmasını sağlayan temel bir kurallar seti…
Sokakta, iş yerinde, yemekte, toplu taşıma araçlarında, çevrede, telefon konuşmalarında, giyimde, kuşamda, velhasıl her konuda toplumu oluşturan fertlerin nasıl davranması gerektiğini düzenleyen ve uyulmasında toplum ve ülke yararına sayılamayacak kadar faydaları olan kurallar.
Uyulmadığında ise kaos, anarşi, terör; yani ülkemizin içine düşürüldüğü bugünkü durumda adap ve edep eksikliğinin öneli payı var.
Adabı muaşeret kurallarına uymak insani bir yükümlülük ve sorumluluk.
Bakıyorsun eline almış telefonu üstüne üstüne geliyor, karısındakinin hak ve hukukuna zerre kadar saygı duyduğu yok.
Bangır bangır toplum içinde özel meselelerini konuşup, çevresindelkileri rahatsız edebiliyor.
Girmiş kalabalığın için fosur fosur sigara tüttürüyor, düşünmüyor ki bunu içen var içmeyen var!
Arabasından kül tablasını çıkarıp rastgele boşaltıyor.
Adamın çevre hakkından ve çevre temizliğinden ya haberi ya da saygısı yok.
Çalışma ofisine bangır bangır bağırarak giriyor.
"Sen kimsin?, çalışanları rahatsız etmeye ne hakkın var?" denilse yersiz mi olur?
Efendice, edeplice girip çıksan olmaz mı?
Kural tanımaz araba sürücüsü trafik kurallarını ihlal ettiği yetmiyormuş gibi, bir de parmak sallıyor.
Yolun ortasında sallana sallana telefonda konuşarak yürüyor!
Hiç zerre kadar çevresine ve çevredekilere saygı duymadan plastik şişe, kola kutusu, sigara izmariti, sigara paketi ve diğer ambalaj atıkları rahatlıkla rastgele fırlatılıyor…
Bunu yapan insanlar bir başka ülkeye gitseler bu kadar serbest davranabilirler mi?
Bir an düşünmezler mi, “her elimize geçirdiğimizi rast gele dışarı fırlatamayız”, diye.
Temiz çevrenin temiz toplumun göstergesi olduğunu bilmezler mi?
Ne demişler, “aslan yatağından belli olur.”
Evet, teknolojinin sunduğu kolaylıkları adabına göre kullanmayı öğrenemedik mi?
Mesele adap ve edep meselesi ki bu iki temel hususa bizim gibi Müslüman toplumlarda çok daha dikkate edilmesi gerekmez mi?.. Çünkü Müslüman demek her bakımdan temiz ve edepli demektir!...
Her sözünde bir hikmet olan Yunus Emre’nin edep dışılığa cevabı;
Edebim el vermez edepsizlik edene.
Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene!
Bir başka şiirinde ise;
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir