18 Temmuz 2016 Pazartesi

“20. yüzyıl darbe teşebbüsü 21. Yüzyıl teknolojisine mağlup oldu”





Ülkemiz önceki dönemlerde olduğu gibi hak etmediği bir darbe girişimine maruz bırakıldı.
Öncekilerden farkı bu girişimin çok şükür ki akamete uğramış olmasıdır.
Şehitlerimiz var, onlara Allah'tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil dilemek insani görevimiz.
Üzüntümüz var, sevincimiz ise bu alçak ve hain girişimin başarısızlığa uğraması olmuştur.
Bu başarısızlığa üzüntülerini izhar edenler de var, özellikle batı medyası ve sömürü dünyası!
Darbe girişiminin acemice olduğu ve 20. Yüzyıl stratejisiyle uygulandığı, 21. yüzyılın teknolojisine ve insan gücüne yenik düştüğünü ifade ediyorlar.
Bu defa “Bizim çocuklar” oyunu kazandı diyemediler!
Bu oyun her ne kadar sömürü dünyası tarafından çocukların oyunlarına benzetilse de kanlı bir oyun. Kan içicileri için bu cani girişim önemli değil; olsaydı Irak’ta, Suriye’de ve Mısır’da dökülen kanlara karşı kayıtsız kalmazlardı…
Bu kalkışma ordu içindeki belli bir azınlığın, FETÖ’ye bağlı bir gurup tarafından, kahir ekseriyetle işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanımıza ve millet iradesiyle seçilmiş yürütme, yasama organına karşı milletin iradesini hiçe saymanın ve saygısızlığın tezahürü neticesinde olmuştur.
Bu halk iradesini küçük görme, hiçe sayma ve itibarsızlaştırma anlayışıdır.
Fakat artık ülkemiz eski Türkiye değil, milletin kendi iradesine sahip çıkma şuurunda olması ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar karşılaştığı bu ve benzer olaylarda olduğu gibi, bu ülke ve insanlarının menfaati gereği hayatı pahasına da olsa asil ve dik duruşu ve bu haksız ve canice kalkışmaya karşı milleti demokrasiye ve iradesine sahip çıkması adına meydanlara davet etmesi bu haksız, hukuksuz, insan haklarına aykırı olan bu alçak hareketin önlenmesinde büyük rol oynamıştır.
Bu duruş aynı zamanda bu tür maceralara kalkışma yanlıları için büyük bir ders niteliği taşımaktadır.
Milletin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bu küçük azınlık, kendilerini her şeyin üstünde gören bir zihniyetin saiki ile motive olmuş ve kapıldıkları bu gururun insani melekelerini devre dışı bırakmasının eseridir.
Bu işe kalkışan güruh şimdiye kadar olan darbelerden çok daha canice bir yöntem uygulamışlardır.
Bu milletin vergileriyle yapılan ve düşmana karşı yurt savunmasında kullanılması lazım gelen silahları kendi egolarını tatmin etmek adına silahsız ve savunmasız insanlara karşı kullanma alçaklığını göstermişlerdir.
Aynen Mısır’da ve Suriye’deki gibi milletin silahıyla milletin kendisine saldırmışlardır.
Kendilerine Suriye'nin zalim liderini rol model olarak seçmişler, Mısır'ın darbeci liderini örnek almışlardır.
Bunu yaparken kendi asli görevlerini emsalsiz bir alçaklık örneği göstererek kötüye kullanmışlardır.
Hukuk içinde yargılanarak, adaletin vereceği en ağır cezaya maruz bırakılarak bunun hesabını vereceklerinden hiç şüphemiz yok.
Milletin isteği ve arzusu da bu yöndedir, adaletin tecelli etmesidir.
Geçmişte bu tür hareketler ülkemize çok pahalıya mal olmuş ve onlarca yıl geriye gitmesine neden olmuştur.
Gerek sivil toplum kuruluşları ve gerekse halkın iradesini hiçe sayan bu güruhun en ağır bir şekilde yargılanması ortak temennidir.
Şanlı ordumuz içindeki kötü niyetli bir azınlığın kalkışmış olduğu hareket çok şükür Cumhurbaşkanımızı ve başbakanımızın karalı ve dik duruşu ve güvenlik güçlerimizin fedakârca mücadelesi neticesinde önlenmiştir.
Bu kalkışmanın önlenmesinde sadece bu güruh değil, belik de onlardan çok batı medyası ve sömürü çevreleri de bir kez daha yenilgiye uğramıştır.
Hayıflanmaktadırlar!
Bu hain girişimde planlama ve strateji hatası yapıldığı yorumunu yapıyorlar.

Bir kez daha hain emelleri kursaklarında kalmıştır, ülkemizi bir Mısır ve Suriye yapma girişimleri boşa çıkmıştır.