18 Ekim 2015 Pazar

Terör neden bitirilemiyor?


 
Bugün terörün günümüzde ulaşmış olduğu güç, Amerika’daki ikiz kulelere 11 Eylül 2001’de yapılan saldırısı sonrasında başlamış. 

Özellikle bölgemiz, yakın çevremiz ve Afrika’daki birçok ülkeyi etkisi altına almış.

11 Eylül saldırısının nasılı ve nedeni gibi kafalarda oluşturduğu şüpheler hala açıklığa kavuşmamış.

Dönemin ABD başkanı bu hususta aydınlatıcı ve mantıklı açıklama yapamamış.

Ancak bu hadise bugün bölgemizde olan gerek terör ve gerekse iç karışıkların baş müsebbibi olmuş.

İkiz kulelerin vurulmasını bahane eden ABD Ortadoğu’da ve Afganistan’da ve bulunduğumuz bölgedeki birçok ülkede istikrarsızlığın oluşturulması adına eline büyük bir koz geçirmiş.

Terörle mücadele bahane edilerek bugün birçok İslam ülkesi bu komplonun kurbanı olmuştur.


İkiz kulelere düzenlenen saldırı, insanlık dışı ustaca bir komplo da olsa geride bıraktığı acı gerçekleri yanında ders alınması gereken tarafı da var.

Bu saldırının İslam kimlikli kişiler tarafından yapıldığı iddiası bütün Müslümanları ve İslam ülkelerini töhmet altında bırakırken, o tarihten beri bazı İslam ülkeleri aradan 14 yıl geçmiş olmasına rağmen bir türlü huzur ve sükûn bulamamış.

Bu terör olayını gerekçe gösteren ABD liderliğindeki koalisyon güçleri söz konusu ülkelerde derin sosyal ve psikolojik yaralar açmıştır.

Telafisi mümkün olmayan bu yaralar insanlık adına utanç verici bir hal almış.
Ne BM’nin ve ne de uluslar arası hukuk kurumunun hesap verebilirlik gibi bir yapısı kalmamış!

ABD’deki terörden alınması gereken önemli bir ders ise, olayın ardından ülkedeki yönetimde olmayan siyasi parti iktidar partisini hiçbir şekilde ağır bir şekilde suçlamamış.

Hep bir ağızdan terör kınanmış, bu menfur olayın üzerine elbirliği ile gönül birliği ile gidilmiş.

Millet, devlet olmanın, birlik ve beraber olmanın gerekliliğini samimi bir şekilde top yekûn olarak yerine getirmiş olduklarına şahit olduk.

Dini, milliyeti ve vatanı olmayan bu insanlık dışı eylem türünün üzerine bir ve beraber olarak gitmişlerdir.

Böylece terör, terörist ve yaptıkları eylemlere hiçbir siyasi parti, sivil toplum örgütü ve benzeri oluşumlar destek vermemiş.

Ülkelerinin huzur ve güvenine, birlik ve beraberliğine yönelik eylemler karşısında bir olmayı, birlik olmayı ve iri olmayı bir temel vazife bilmenin şuuru ve aklıselimle hareket etmişlerdir.

Hiç kimse bu işi kendine yontmamış, bir ülkeye yakışmayacak tavırlar takınmayıp ülkelerinin birlik ve beraberliğini ön planda tutmuşlardır.

Oysa bizde ise sözleşmişçesine, anlaşmışçasına ölçü ve sınır tanımaz sözlü saldırılar ve hakaretlerin yapıldığını biliyoruz.

Bir kahraman ve mağdur edasıyla anında ağza alınmayacak ifadelerle karalama yolunu tercih etmek ne aklın, ne mantığın ve ne de bir siyasi parti liderinin veya sivil toplum kuruluşunun yapacağı bir iş değil.

Terörü ve onun arkasındaki güçleri değil de bunu fırsat bilip başkalarına hakaretamiz bir tavır takınmanın çok yanlış olduğu, yanlış olduğu gibi hukuk dışı olduğunun iyi bilinmesi gerekiyor.

Haksız bir şekilde birilerini karalama anlayış ve yaklaşımıyla bir yere varılamaz.

Onun içindir ki ülkemizde terör on yıllardır devam ediyor.

Onun içindir ki terör bitirilemiyor!

Bugün gerek ülkemizde ve gerekse diğer ülkelerde kimlerin teröre sahip çıktığı çok net olarak belli.

Bu hak ve hukuk tanımaz sahiplenme önlenmediği için, terör de önlenememiş bugüne kadar.

Batı ülkelerindeki gibi bütün siyasi partilerin, ilgili kurum ve kuruluşların hep birden samimi bir karşı tavır içinde olmalarıyla bu menfur olayın üstesinden gelinmektedir.

Yoksa terörü açıkça savunan bir siyasi partinin ya da sivil toplum kuruluşlarını mevcut yaklaşımı sürdükçe bu işin üstesinden gelmenin zorlaşmakta olduğu iyi bilinmelidir.

Bu yaklaşım hukukla, haklarla ilgisi olamadığı gibi bu kavramları istismar etmekten öteye geçmez!