8 Ağustos 2015 Cumartesi

Kürt sorunu değil, emperyalistlerin sorunu




Kürt sorunu diye ileri sürülen mesele aslında Kürtlerin özgürlüklerinin ve temel haklarının elinden alınması sürecidir.
Bu işin baş aktörleri batılı emperyalistlerdir.
Kürt sorunu ile hedef saptırıp aslında Kürt kardeşlerimizi istismar etmek ve fırsatını bulunca onları her bakımdan sömürü ve kaos düzenine sürükleme sürecidir.
Bu ülkede Kürtler için ayrı bir anayasa ve kanun bulunmamaktadır.
Mevcut anayasada bir eksiklik varsa bu eksiklikten veya yanlışlıktan ülke içindeki bütün insanlar aynı şekilde etkilenmektedir.
Kanunlarında ihtiyacı karşılamama gibi bir durum söz konusu ise bundan doğusu da batısı da kuzeyi de güneyi de aynı oranda etkilenmektedir.
Kalkınmada, hizmetlerde eksiklik varsa bu durumdan ülkenin diğer bölgelerindekiler de sıkıntı çekmektedirler.
Hele ki PKK denilen terör örgütün kanlı katliamlarına başladığından beri yapılan yatırımlara karşı gelmesi; yakarak, yıkarak maksatlı olarak bölgenin kalkınmasını engellemesi, bölge insanının planlı olarak geri kalması için hazırlanmış bir tuzaktır.
Masum vatandaşları çoluk çocuğunun gözleri önünde en acımasız bir şekilde öldürmüş bir zihniyetin sözde temsil ettiği bir topluma vereceği ne olabilir, olsa olsa kan ve vahşettir!
Bugüne kadar yaptığı vahşeti hangi düşman ordusu yapmıştır?
Vahşette sınır tanımayan bu örgüt bunu kendine şiar edinmiştir.
İşte son günlerde güvenlik güçlerimize yaptığı saldırılar, yine masum insanların araçlarını en gaddar bir şekilde yakarak o insanların geçim kaynaklarını yok etmek hangi insanlık, hangi özgürlük anlayışına sığar!
Çoluk çocuğunun aşını ekmeğini kazanmak için çalışan bu insanların araçlarını yakmakla kime hizmet ediliyor?
Gözü dönmüş insanlıktan çıkmış, vahşet ve kan dökmekten başka bir şey bilmeyen bu örgütten ne beklenebilir?
Bunlar mı Kürt kardeşlerimizin haklarını koruyacak, bu zihniyet mi bu kardeşlerimize bugünkünden daha çok aş, iş ve refah getirecek?
Bunların getireceği olsa olsa zulüm, işkence, baskı ve ölümden başka bir şey olamaz!
Bu acı gerçeği öncelikle Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerimizin iyi fark etmesi, iyi anlaması lazımdır.
Bunların anladığı dil sadece kendilerinin kullandığı vahşet dilidir.
Kürt kimliğini kullanarak, alabildiğine istismar ederek bu insanları bugün içinde bulundukları huzur, güven ve refah seviyesinden çok daha kötüsüne götüreceklerdir.
Arkalarındaki emperyalist insan hakları savunucuları eğer bu söylemlerinde gerçekten samimi olsalar idi bugün bölgemizde bulunan ülkeler; Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya ve daha birçok İslam ülkesinde yıllardır yaşanan insanlık dramları anında son bulurdu.
Emperyalist güruhun ve onların içerdeki maşalarının gayesi sergiledikleri bu vahşet zincirine yeni bir halka eklemektir.
30-40 senedir Kürtçülükle beyinleri yıkanan bir kısım insan çevremizde yaşanan bu acı gerçeği göreme basiretinden yoksun bulunuyor.
Sanıyorlar ki sözde bir özerklik elde edilince kendilerini rüyalar âleminde bulacaklar.
Hiç beklenmedik bir şekilde, bir anda ne kadar sorunları varsa kendiliğinden yok olacak!
Fakat ne yazık ki şu anda içinde bulundukları refah ve özgürlük ortamını çok arıyor olacaklar, asıl o zaman uyanmış olacaklar, heyhat ki ne heyhat, o zaman iş işten geçmiş olacak.
Geriye dönüşü olmayan bir yola girmiş olacaklardır ki, bunu hiç temenni etmeyiz!..
Yapılması elzem olan ise topluca bu cani örgüte, emperyalistlerin maşası olan bu örgüte karşı çıkılması, çocuk yaştaki evlatlarını bu örgütün tuzağına düşmekten kurtarmalı ve gerçek yüzlerini anlatmalıdırlar. 
Bugüne kadar çocuk yaştaki Kürt kardeşlerimizin evlatları bu anlamsız yolda örgüt liderlerinin ve onların siyasi uzantılarının kişisel hırs, kin ve menfaatleri için yok edildi!
Sömürü düzeninin çıkardığı bu fitne uğruna binlerce şehit vermişiz, bölgeye yapılması gereken yüz milyarlar yatırım yerine boşa gitmiş...
Bu sorun ne Kürtlerin ve ne de ülkemizin sorunu, bu sorun kana ve vahşete doymayan emperyalist güruhun ve onların zavallı maşalarının sorunu!...