22 Mayıs 2014 Perşembe

Emperyalistlerin maşası


 

 
Günümüz dünyasında bire bir karşı karşıya gelmektense, emellerine ulaşmak isteyeneler doğrudan savaş yerine dolaylı savaşma metodu olan terörü kullanmaktadırlar.

Hedefledikleri ülkenin insanlarını fitne çıkararak birbirlerine düşürme planını uygulamaya koyarak, çirkin emellerine ulaşmanın en kolay ve zayiatsız yolu…

ABD’nin hazırladığı bir rapora göre 2013 yılında küresel terör yüzde 13 artmış.

Görünen köy kılavuz istemez misali, rapor olmasa da her geçe yıl dünyada terörün hız kazandığı acı bir gerçek.

Bir de iç savaşlar var, emperyalistlerin çirkin emellerini gerçekleştirmeleri için.

Terörle halledemediklerini bu yolla dize getirmeye çalışıyorlar.

Dünyayı bu açıdan değerlendirdiğimizde, terörün ağırlıklı olarak İslam ülkelerinde hayat bulduğunu görüyoruz.

Terör tek adres olarak ve ağırlıklı olarak kendine İslam ülkelerinde ortam buluyor.

Büyük bir çelişki!

Terörün İslam dini ile Müslümanlıkla uzaktan yakından ilişkisi yok.

Acaba haşhaşiler bu ülkelerde giderek çoğalıyor mu?

Aslında mesele ana yoldan sapmaktan ileri geliyor, hal böyle olunca emperyalistler bu durumu iyi kullanıyor, önce haşhaşileştiriyor sonra istediği gibi yönlendiriyor.

Çünkü emperyalist güçler hain emellerine ulaşmak için terörü kendileri için bir araç olarak görüyor.

Emperyalist güçlerin asıl amacı açık ve seçik olarak İslam ülkelerinde demokrasi istemedikleridir.

Sömürü lobisi İslam ülkelerinde ya despot bir rejim, ya kendi boyundurukları altında bulunan bir rejim; bunlar olmazsa terörün veya iç savaşın hâkim olduğu bir düzen istiyor.

Bunları istiyor ki İslam ülkeleri kalkınmasın, Müslümanlar refaha ve huzura kavuşmasın.

Hal böyle olunca terör ve iç savaşlar giderek İslam ülkeleri için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Ancak bu hain ve çirkin tuzağı bütün İslam ülkeleri fark edebiliyor mu?

Yoksa bana dokunmayan bin yaşasın umursamazlığını mı sürdürüyor?

Şimdilik bunu potansiyel bir tehlike olarak görmezden mi geliyor?

Ne yazık ki bu acı gerçeği bugün kendileri için yok saymaları hiç ummadıkları bir anda karşı karşıya kalabileceklerini göz ardı etmemeleri gerekir.

Yapılması gereken ne?

Bu sinsi tehlikeyi çok geç kalmadan dikkate alıp, gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor.

Çünkü artık terör bir kanser tümörü gibi yayılıyor, huzur buldum derken mantar gibi ortaya çıkabiliyor!

Bunun için eğer yoksa veya var da atıl durumdaysa İslam ülkeleri terörle mücadele için bir organizasyon veya komisyon oluşturup, bu sinsi ve hain tehlikeyi nasıl önleyebiliriz diye çalışma başlatmaları herhâlde kaçınılmaz olmuştur.

Bu hayati işi Birleşmiş Milletlere (BM) bırakmak, bir bakıma kuzuyu kurda emanet etmek gibi olur.

Çünkü BM kesinlikle İslam ülkelerindeki bu tür hayati bir konuya çözüm getirecek bir yapıda değil.

Bu nedenle acilen bu anlamda bir organizasyon kurulup gerekli çalışmalarına uluslararası ölçekte başlaması gerekiyor.

Günümüzde birçok İslam ülkeleri bu insanlık dışı belayla iç içe yaşıyor.

Bu sadece İslam ülkelerinin meselesi olmaktan çıkmış aslında bütün insanlığı ilgilendiren bir mesele olmuştur.

Terör faaliyetlerinin sadece emperyalist güçlerin maşası olmaktan başka bir gayesi olamaz.