21 Nisan 2014 Pazartesi

Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma projesi


 

Bugün yeryüzüne baktığımızda, dünyanın belli bölgelerinde yuvalanmış; yüklenmiş oldukları görevlerinin gereği kan dökmek, kaos oluşturmaktan başka bir amacı olamayan karanlık örgütleri görüyoruz.

Hepsinin de İslamiyet kisvesi altında faaliyet gösterme çabasında olduklarını söylemek mümkün.

Hepsi sözde İslam’ı savunuyor.

Bunların en bilineni ve yaygın olanı El kaide örgütü.

Bu örgüt aslında bunların hepsinin bağlı olduğu üst komuta kademesi konumunda.

Öncelikli hedefleri bütün İslam ülkelerinde örgütlenmeye çalışmak.

Ancak bundan istisna olanlar da var.
Daha doğrusu şimdilik böyle bir görüntü var!

Malum bu örgüt ABD’deki 11 eylül  2001'de New York ikiz kulelerine yapılan saldırılarla adını duyurdu.

O günden bugüne varlığını küresel ölçekte sürdürüyor.

Terör örgütlerinin dikkat çeken bir özelliği ise finans sıkıntısı çekmemeleri, her türlü lojistiğe kolayca ulaşmaları.
Bu da kafalarda önemli bir soru işareti bırakıyor!

El kaidenin arkasındaki güçlerin CIA ve Mossad olduğu yönünde uluslararası medyada bilgiler bulunuyor.

Bu zaman zaman da dile getiriliyor. Mossad’ın kısa açıklamasında odak noktasının Arap ülkeleri olduğu ifade ediliyor.

Azılı örgütlerden bir diğeri ise uzun yıllardır Afganistan ve Pakistan’ın başına bela edilen Taliban örgütü...

Taliban özellikle Afganistan’da çok büyük tahribatlar yaptı.

Evvelinde Sovyet döneminin Rus işgali vardı.

Fakat Taliban ülkesine Sovyet kızıl ordusundan her bakımdan çok daha fazla zarar verdi.

Kızıl orduya karşı sağladıkları birlik ve beraberlik sonrasında ülke iç çatışmalar yüzünden kendini bir türlü toparlayamadı.

Sosyal, ekonomik ve toplumsal olarak büyük acılar yaşadı, yaşıyor.

Emperyalist odaklar tarafından yönetilen örgüt hem ülkesine ve hem de kendi üyelerine sürekli kayıplar verdiriyor.

Yani kazananı olmayan bir durum uzun yıllardır sürüp gidiyor.

Geride bıraktıkları ise çok sayıda can kaybı, sakat kalanlar; bunların neticesinde giderek fakirleşen bir ülke.

Fakirleştiği gibi ülke aynı zamanda toplumsal bozulma sürecine girmiş…

Afrika’da Boko Haram ve El-Şebab örgütleri İslamiyet kisvesi altında örgütlendikleri İslam ülkelerinde zaman zaman bombalı saldırılarla baskı ve korku oluşturmaya devam ediyorlar.

Bu örgütlerin tek amacı var sözde şeriat devleti kurmak. Bu kandırılmış insanlar İslam maskesi altında İslam’a ve Müslüman’a en büyük zararı veriyor…

Uyuşturulmuş ve şartlanmış, bir bakıma birer mekanik cihaza dönüşmüş beyinler uzaktan kumandalı cihazla sömürü düzeninin hedefine ulaşması için kullanılıyor. 
Sömürü ağaları taş atıp kollarını yormadan istediklerini elde etmek için kullandıkları bir usul; yani ‘Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma’ taktiği kendileri açısından biçilmiş kaftan.

Bu sinsi oyunları planlayıp uygulamaya koyanların sadece A ve B değil çok sayıda planları var.

Biri tutmadı mı veya akamete uğradı mı hemen bir diğeri devreye alınıyor.

Ülkemizde de zaman zaman bu tür sinsi yapılar meydana çıkıyor.

Sayın Başbakanımızın paralel yapı diye nitelendirdiği son çete kaleyi içten fetih etme sinsiliği ile hareket etmek istemişti.

Tabi öncesinde birkaç hamlesi olmuştu, sanırız bunlar iyi niyetle karşılanmış olacak ki o zaman bu hain ve sinsi tuzağın üzerine karalı bir şekilde gidilmemişti.

Bu tür örgütler isteklerini günümüzün en ideal yönetim şekli olan demokratik yollardan değil de, hep kaba güç veya sinsi yollara baş vurmaktalar.

Hiç birinin isteklerini, ideallerini hukukun içinde kalarak demokratik yollardan gerçekleştirmek istemedikleri de ayrı bir gerçek.

Bunların hiçbiri gerek fert ve gerekse örgüt seviyesinde olsun kendi iradeleriyle hareket edemedikleri, ancak ve ancak emellerine yasa dışı yollardan kavuşacaklarına şartlandırmış olmaları da tek seçenek olarak kendilerine sunulmuştur.

Bu aslında emperyalist güçlerin Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma projesi ve taktiğidir!