26 Nisan 2014 Cumartesi

Barışa ve kardeşliğe tahammülsüzlük


 

Filistin’de anlamsız ayrılığın birleşme kararıyla sonuçlanması bazılarını telaşlandırdı.

Düşmanları sevindiren, dostları üzen bu anlamsız ayrılığa son veriş kararı hatta bazılarını rahatsız etti.

Çünkü ayrılık, ayrı duruş sömürü ve işgal düzeni için bulunmaz bir fırsat oluşturmuştu.

Filistinlilerin böyle bir hataya düşmeleri aklın ve mantığın kabul edeceği bir durum değildi.
Filistinliler arasındaki tekrar birleşme kararı, barışa pamuk ipliği ile bağlı olanları rahatsız etti

Barış söylemlerinin yerini öfke ve telaş almışa benziyor…

İki kardeşin bir araya gelmesi birilerini niye böyle öfkelendirdi!

60 senedir Filistinlilere yapılmadık zulüm kalmadı, bu savunmasız insanlar öldürülmüş, açlığa mahkûm edilmiş ve topraklarından sürülmüş.

Kelimenin tam manasıyla bir soykırım uygulanmıştı.

Böyle bir ayrılığın içine düşmek Filistinlilerin yapmış oldukları büyük bir hataydı.

Böl parçala yönet anlayışına karşı birleşme kararı anlamlı bir duruş olacak.

Lokma biraz daha büyümüş oldu.

Bölünme hatasına düşmekle, Gazze ablukaya alınmış; savunmasız insanlar her türlü baskı ve insanlık dışı uygulamaya maruz bırakılmıştı.

Şimdi sürdürülebilir zulüm ortamına fırsat verilmemiş olacak.

Ama huylu huyundan vazgeçer mi?

Canının istediği anda hiçbir engel tanımadan, hiçbir uluslararası ve evrensel hukuk kuralına aldırış etmeden bildiğini okumaya devam etme alışkanlığı, hoyratlığı var oldukça da normal bir yaklaşım beklemek yanlış olur…

Mısır’daki darbe kim için yapıldı, Suriye’deki vahşet kim için devam ediyor.

Uluslararası toplum da bu katliamları durdurmak için ciddi bir tepki göstermediğine göre;

İsrail devleti ile Filistin arasında barış görüşmelerinin de samimi ve uzlaşmacı bir ortama kavuşmadıkça Filistinlilerin yarım asrı aşan bu yarasının iyileşmesi zor olacak.

Hem yıllardır işgal et, hem de iki kardeşin barışmasına karşı çık.

Senin savunma usulün iyi biliniyor, masum tarafın nasıl suçlanacağı iyi biliniyor.

Hemen terörist damgasını, yaftasını yapıştırıp dünyaya ilan edersin.

Bugüne kadar yaptığın şey!

Başına at gözlüğü takanlarda senin bu iddianı hemen kabullenecek, seni hemen haklı gösterecek…

Elinde düzenli ordusu olamayan, bırak son modern silahlar, ilkellerini dahi bulamayan savunmasız bir toplum dünyaya terörist ilan edilerek, eşi görülmemiş zulüm uygulanarak toprakları işgal edildi, öldürüldü ve sürüldü.

Buna rağmen karşı taraf terörist saldırgan, sen masum.

Evlerinden çıkarıldı, aç ve açıkta bırakıldı; gerektiğinde hiçbir insani kural tanımadan çoluk çocuk demeden uykuda üzerlerine bomba yağdırıldı, sen yine masum; savunmasız Filistinliler ise terörist ve saldırgan oldu.

Hep senin güvenliğin konuşuldu, ön planda tutuldu, bunca yaptığın zulüm ve insanlık dışı katliamlara rağmen hep sen mağdur savunmasız ve elinde kendini savunacak tek silahı olmayan Filistinliler terörist ve saldırgan oldu.

Rolünü çok iyi oynadın, bugüne kadar da insanlık adına değil kendi açından başarılı oldun.

Soykırım konuşulduğunda senin adın hiç ağza alınmadı.

Şimdi iki kardeş bir araya geliyor diye bazılarının huzuru kaçmaya başladı.

Çünkü bölünmüşlük, parçalanmışlık sömürü ve emperyalist düzenin işine çok daha iyi geliyor.

Bu gibi durumlar sana biçilmiş kaftan!

Barış görüşmelerini durdurmak işin bahanesi, bu anlayış barış görüşmelerinde samimi olmanın tavrı değil.

Bu yaklaşım ‘ipe un sermek’ anlayışını sergiliyor…

Elbette Filistinlilere de düşen bir şeyler var.

Kendilerini kurum ve kurallar olarak dünyanın kabul gördüğü bir sisteme göre yapılandırmaları gerekiyor.

Çamur atmalarına fırsat vermeyecek kurumsal yapılanmayı oluşturmaları gerekiyor, aksi takdirde kendilerine değil karşı tarafa koz vermiş olurlar.

Gazze gibi stratejik önemi olan bir şehrin Filistin’den ayrılması ve daha önemlisi İsrail ablukasında olması bütün Filistinliler için büyük önem taşıyor.