1 Ekim 2013 Salı

BM'nin sorunlar karşısında çaresiz bırakılışı



 

Küresel terör saldırıları son yıllarda ivme kazandı. Özellikle bazı İslam ülkeleri ne zaman ve nereden geleceği belli olmayan terör saldırılarıyla karşı karşıya bulunuyorlar.

Yakın komşumuz Irak, Afganistan, Pakistan’da Taliban denen örgü; Afrika’da Nijerya, Kenya’da ise El kaide’nin türevleri olduğu söylenen terör örgütleri son aylarda katliamlarını artırmaya başladılar.

Bu kandırılmışlar güruhundan oluşan terör örgütlerinin amacı bulundukları ülkelerde İslam devleti kurmak. Ölüm tuzağına düşürdükleri onlarca yüzlerce, binlerce masum insanı bunun için öldürüyorlar.

İslam adına bunu yapanlar, bırakın yüzler, binlerce insanı öldürmeyi; haksız yere bir kişiyi dahi öldürmenin İslam dininde büyük günahlardan olduğunu bilmiyorlar mı?

Bu örgütlerin ne İslamiyet’e dair bilgileri var, ne de bir kişiyi öldürmekle yüklenmiş oldukları vebalden haberleri var. Bu hususta samimiyetsiz oldukları veya İslam düşmanlarının kontrolünde oldukları buradan anlaşılıyor.

Bu da bunların İslamiyet adı altında İslam’a hizmet değil de, tam tersine İslam’a büyük darbeler vurduklarının açık bir göstergesi oluyor.

Çünkü İslam’ın emirlerini bilen bu katliamları işlemez.

Küresel olarak terör örgütleri özellikle 11 eylül saldırılarından sonra gerek örgüt sayısı olarak ve gerekse eylem bakımından artış gösterdi.

Birleşmiş Milletler (BM) 11 Eylül 2001 yılında ABD’de ikiz kulelere düzenlenen terör saldırılarından sonra BM’nin bünyesinde 2001 yılında 1373 sayılı kararla Terörle Mücadele Komitesi kurmuş.

Bu kurumla üye ülkelere terörist faaliyetlere karşı koymaları için yasal ve kurumsal becerilerini artırmaya yönelik bir tedbirler serisini uygulamak için çağrıda bulunuyor.

Ayrıca, terörist grupları finans yardımında olan her türlü oluşumu engellemek; teröristler için güvenli liman, gıda veya destek sağlamayı bastırmak; terörist saldırıları planlayan ve destekleyen herhangi bir grubu veya gruplar üzerinde hükümetlerle bilgi paylaşımı, araştırma, bulma, tutuklama, ülkesine teslim etme ve bu tip eylemlerde irtibatı olanların kovuşturulması ve iç hukukta terörizm için aktif ve pasif yardımı suç saymak ve adalete teslim etmek gibi düzenlemeleri kapsıyor.

BM’nin 2005 yılındaki kararı ise terör faaliyetlerini işlemeyi tahrik etmekle ilgili olup, üye devletlere kanunla bu tür hareketi önlemek ve terör için güvenli bir liman olmayı kabul etmemeyi kapsıyor.

Bütün alınan bu önlemlere rağmen, terör faaliyetleri özellikle bu kararlardan sonra giderek artış göstermiş ve binlerce insanın hayatını kaybetmiş olduğunu biliyoruz. 11 eylül ikiz kulelerin vurulmasından sonra özellikle Müslüman ülkelerde terör patlaması yaşanıyor.

Bu durumda gelişmelere baktığımızda BM’nin kurmuş olduğu terörle mücadele kurumunun terörle mücadelede hiç faydasının olmadığı anlaşılıyor.

Bu da BM’nin yine mevcut yapısının dünya toplumlarının sorunlarına, sıkıntılarına çözüm getirmede yetersiz olduğunun bir diğer açık göstergesi.

Her geçen gün artan terör dehşeti karşısında BM Terörle Mücadele Kurumunun mücadele yapamadığının açık bir göstergesi oluyor.

Bu kurumsal varlık, pratikte bir iş yapamamanın aczi içine olduğunu gösteriyor.

Uluslararası ölçekte her geçen gün artan terör örgütlerine finans desteğini kimler sağlıyor, BM hiçbir şey yapamıyorsa, bunu da mı araştırıp ortaya çıkaramıyor?

Bu desteği kesme maharetini gösterdiğinde, terör örgütleri zaten kendiliğinden çökmüş olacaktır.

Bir diğer önemli husus ise BM artık bürokratik yapılanmaların ağırlığı altında kalmış görünüyor. Küresel olarak gördüğü her sorun için bir birim oluşturuyor, fakat bundan ilerisine gidemiyor.

İçinde bulunduğu çarpık yapı giderek dünya sorunlarını çözmek ve fonksiyonel olmaktan uzaklaştırıyor.

Böyle giderse dünya barış ve huzurunu sağlamak için kurulan BM bu asli görevini yerine getirmekten giderek uzaklaşmış olacak.