7 Ocak 2013 Pazartesi

Zalim(ler)in masumiyeti!


 

Suriye’nin zalim lideri masumiyet kılıfına bürünerek ülkede yaşanan katliamlardan kendisinin suçu olmadığını yaptığı televizyon konuşması ile dünyaya duyurdu.

Babası Esat’ın peşi sıra yönetime geçen oğul Esat komünizm bozuntusu olan baasçı rejimle ülkeyi kırk yılı aşkın bir süredir zulümle yönetiyor. Zulmünde ölçü tanımıyor…

Arap Baharı hareketinden etkilenen muhalif grup eşit ve adil şartlarda yapılacak bir seçimle ülkenin demokratik bir yapıya kavuşmasını istiyordu.

Ancak bu Esat'ın işine gelmedi.

Elinde tuttuğu vurucu güçlerle halkına karşı akıl almaz işkenceler yapan Suriye’nin zalim lideri sütten çıkmış ak kaşık ve kar beyazı masumiyeti ve saflığı ile kendini mazlum ve mağdur sınıfına koydu.

Altmış binin üzerinde insanı; çoluk çocuk, büyük küçük demeden hür ve demokratik dünyanın gözleri önünde insan en temel hakkı olan yaşama hakkını ihlal ederek öldüren Esat yaklaşık iki yıldır temel haklarını elde etmek için mücadele veren Suriye halkına karşı uyguladığı etnik temizliği görmezden gelip kendini aklamaya çalışıyor.

Halkına köle muamelesi yaparak iktidarını sürdürmek istiyor. Boyun eğmezlerse asi ilan ederek kendini temize çekmeye çalışıyor.

Haklarını savunan muhalifleri de batının kuklası ilan ediyor.

Aynı zamanda bu zulme destek verenlere de teşekkürü bir borç biliyor.

Aslında Esat muhaliflere yönelik yapmış olduğu suçlamalarla bugüne kadar kendisinin yapmış olduğu akıl almaz vahşetini dünyaya ilan etmiş oldu.

Şecaat arz ederken sirkatini dile getirdi...
Kendisinin bütün dünyanın gözü önünde etnik katliam yaptığını aklının ucundan bile geçirmiyor hiç.

Kendi ve avenesinin ikbal ve menfaati için binlerce insanı nahak yere öldüren, ikibuçuk milyon insanı evlerinden eden ve beşyüzbini aşan insanın ülkeyi terk edip komşu ülkelere göç etmelerine neden olan Esat’ın muhalifler için sarf ettiği sözleri normal bir kişinin söyleyebileceği türden sözler değil.

Ancak ve ancak insanlıktan nasibini alamamış, gözünü hırs bürümüş birinin ağzından kontrolsüz bir şekilde çıkan ifadelerdir.

Bu söyledikleriyle aynı zamanda bütün dünya kamuoyunu büyük bir yanılgı içine sürüklemeye çalışıyor.

şünemiyor ki çağımızın kitle iletişim araçlarıyla artık ne kadar saklamaya ve ne kadar çarpıtmaya çalışırsa çalışsın gelişmeler bir şekilde bütün dünyaya ulaşıyor.

Sormazlar mı adama, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”, iki yıldır yapmış olduğun bu vahşet, bunca insanlık suçu karşısında nasıl çıkıp bütün dünyanın gözü önünde kendini masum ilan ediyorsun?

Bu adam diyor ki, ”benim menfaatime dokunan herkesi asi ilan ederek kendimi temize çıkarır, mazlum ve masum ilan ederim; benim halkım ya kuzu kuzu benim zulmüme boyun eğer ya da vahşetim altında can verir.”

Belli ki mazlumun ahı’nın çıkacağını aklının ucundan geçirmiyor, fakat beyhude!..