13 Haziran 2017 Salı

Yalandan kim ölmüş?




Öyle ya yalan söyleyerek savunma yapanlar, kendilerini temize çıkaranlar biliyor ki yalan söylemekle zahirde bir şey kaybetmeyecekler.
Fakat işin arka planını, görünmez tarafının ne olacağını idrakinden mahrumlar, onların varları yokları gözleriyle gördükleridir…
Şimdi 15 temmuz darbe girişiminde bulunanlar, suçüstü olanlar savunmalarında bu darbe girişimleriyle hiçbir alakalarının olmadığını söylemeye çalışıp Türk adaletini, Türk kamuoyunu aldatmaya çalışıyorlar.
Aynı zamanda milyonlarca insanın aklıyla alay ediyorlar.
Darbeden de öte ülkemizin işgal hareketine çanak tutanlar, adeta düşman saflarında yer alarak, bu milletin ne kadar silahı varsa; silahsız, savunmasız memleket sevdalılarına saldıranlar kimdi?
Darbe teşebbüsünden hemen önce şu ifadeyi kullanmışlardı; “yarın bizi ya kahraman veya hain olarak görecekler”.
Ülkesini satan, masum vatandaşına acımasızca ağır silahlarla saldıranlar her halükarda katıksız haindir.
Bunlar kazandıkları takdirde kendilerini kahraman ilan edeceklerdi, milletin kahir ekseriyetiyle demokratik yoldan işbaşında bulunanları da bunun aksi bir ifadeyle suçlayacaklardı.
Çok şükür bu milletin sağduyusu, aklıselimi ve feraseti bu satılmış güruha canı pahasına fırsat vermedi.
Asker elbisesi giymiş yabancı uşaklarına gerekli dersi verdi. 
Bu milletin tankını, tüfeğini, uçağını ele geçirmiş olan bu emperyalist uşakları bu silahların gerçek sahiplerine acımasız bir şekilde çevirdi.
Öylesine acımasızdı ki bunlar karşılarındaki silahsız olan vatan sahiplerine savaş meydanlarında düşmanın bile saldırmayacağı acımasız bir şekilde saldırdı.
O masum insanların yalvarışlarına zerre kadar da olsa merhamet göstermedi.
Bu millet onların ne de olsa Türk askeri elbisesi içinde oldukları hüsnü zannını göstererek insanca yaklaştı.
Fakat bunlar sadece bu milletin tankını, uçağını silahını çalmamıştı, aynı zamanda bu milletin şanla şerefle savaş meydanlarında giyerek bu ülkeyi, bu asil milleti temsil eden şerefli elbisesini de gasp etmişti.
Ne yaptı bu millet o şerefli elbiseyi onların üzerinden alaşağı etti, daha fazla kirletmesine fırsat vermedi.
O elbiseyi ve bu milletin silahlarını onların asli sahiplerine emanet etti.
Bu milletin kanlarıyla sulanmış bu vatanı sömürü dünyasına kul olanlara teslim etmedi.
Peki o gece bu ülkeyi “altın bir tepsi içinde” işgal güçlerine teslim etmenin hevesiyle yanıp tutuşanlar kimlerdi?
Gün gibi açıkta olan bu darbe girişimi nasıl örtbas edilebilir?
249 vatandaşımızı kim şehit etti, 2 bin küsur vatandaşımızı kim gazi yaptı?
O gece ülke çapında milyonlar sabah kadar neden caddelere, sokaklara akın etti?
O hain teşebbüsü uzaylılar mı yaptı?
Türk askeri elbisesi içine girmiş asker kılıklı teröristler uzaylılar mıydı?
Milyonların şahit olduğu ve bizzat yaşadığı bu hain girişimin failleri kendilerini nasıl sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterebilir?
Mayalarının gereği kurtuluşu ise yalana sığınmakla bulacaklarını sanıyorlar…

Evet, yalan alçakların sığınağıdır, ancak mezara kadar!