26 Haziran 2016 Pazar

AB’nin tarihi perspektifi


 

İngiltere’nin uzun zamandır konuşulan birlikten ayrılma kararı gerek birlikte ve gerekse dünyada deprem etkisi yaptı.
Kuruluşuna baktığımızda, Avrupa’nın kurulduğu tarihte içinde bulunduğu şartların oluşturduğu topluluktu.

Maksadı komşu ülkeler arasında sıkça oluşan ve İkinci Dünya savaşında zirveye ulaşan kanlı savaşları sonlandırmaktı.

1950 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Birliği, kalıcı bir yapı sağlamak için Avrupa ülkelerini ekonomik ve politik olarak birleştirmeye başladı.

Altı kurucu ülke Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda oldu.

1950’li yıllar aynı zamanda doğu ve batı arasında soğuk savaşın etkisinin hakim olduğu yıllardı.

1956 yılında Macaristan’da komünist rejime karşı yapılan protesto Sovyet tankları ile bastırıldı, kızıl ordu 1968 yılında da Çekoslovakya'yı işgal etti.

1957 yılında Roma Anlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğunu veya Ortak Pazarın kurulmasını oluşturdu.

Birliğin 1960’lı yılları ise ekonomi adına iyi bir dönem olarak değerlendiriliyor.

Bunun bir göstergesi olarak o yıllarda topluluk dışarıdan işgücü ithal etmeye başlamış, ülkemizden de Avrupa ülkelerine insan gücü akınının başlangıcı olmuştu.

Bu arada AB ülkeleri gümrük vergisini durduruyor.

Bu ülkeler gıda üretimi üzerinde ortak kontrolde anlaşıyorlar, öyle ki herkese için yeterince bulunuyor, hatta fazla tarım üretimi oluyor.

Mayıs 1968 yılında Paris’te öğrenci ayaklanması vuku buluyor. Bu nesil ‘68 Nesli’ olarak adlandırılıyor.

1970-1979 yılları topluluk büyümesi ve genişleme yıllarına sahne oluyor.

Bu dönemde Danimarka, İrlanda ve İngiltere 1 Ocak 1973 tarihinde birliğe katılıyor, üye sayısı dokuza yükseliyor. 

Ekim 1973 yılındaki Arap İsrail savaşı enerji kriziyle sonuçlanıyor ve Avrupa’da ekonomik krizler başlıyor.

1974 yılında Salazar rejimi Portekiz’de ve İspanya’da 1975 yılında ise General Franko’nun ölümüyle son diktatörlükler devriliyor.

Bu dönemde  Avrupa parlamentosu AB ilişkilerinde etkisini artırıyor ve 1979 yılında kendi üyelerini doğrudan seçiyor.

1970’lerde kirliliğe karşı mücadele yoğunlaşıyor.

AB çevre korumayı benimsiyor ve ilk defa olarak ‘kirleten öder’ nosyonunu uyguluyor.

1980 yılında Sovyet bloğunun ilk işçi sendikası Lech Walesa tarafından kuruluyor, aynı yılın yazında Polonya'da Gdansk tersanesinde grev başlıyor.

1981 yılında Yunanistan birliğin onuncu üyesi oluyor. Beş yıl sonra İspanya ve Portekiz’in üyeliği geliyor.

1986 yılında ‘Tek Avrupa Senedi’ imzalanıyor, böylece ‘Tek Pazar’ oluşuyor, böylece üye ülkelerde serbest ticaret akışı başlıyor.

9 kasım 1989 tarihi ise büyük politik değişime sahne oluyor Berlin Duvarı yıkılıyor ve Doğu ve Batı Almanya arasında sınırlar açılıyor ve ekim 1990 yılında birleşiyor.

Orta ve doğu Avrupa’da komünizmin çökmesi ile Avrupalılar daha yakın komşular oluyor.

1993 yılında Tek Pazar malların, hizmetlerin, insanların ve paranın serbest dolaşımı ile tamamlanıyor.

1993 yılında tek Avrupa para birimini kapsayan Maastricht Anlaşması ve 1999 yılında demokrasi ve hakları kapsayan Amsterdam anlaşması yapılıyor.

1995’te Avusturya, Finlandiya ve İsveç birliğe dâhil oluyor.

Lüksemburg’da küçük bir köy olan ‘Schengen’ anlaşması pasaportsuz dolaşımı sağlıyor.

Bu anlaşmayla milyonlarca insan AB’nin diğer ülkelerinde çalışma imkânına kavuşuyor.

2000 yılında AB yeni bir kur benimsiyor.

2004 yılında 10 ülke birliğe katılıyor. Bulgaristan ve Romanya ise 2007 yılında dâhil oluyor.

Eylül 2008 yılında dünyayı küresel ekonomik kriz vuruyor.

Küresel ekonomik kriz Avrupa’yı sert vuruyor.

Birlik 2010 yılından itibaren zorlu bir on yıla girmiş oluyor.

2012 yılında ise AB’ye aslında hak etmediği Nobel Barış Ödülü veriliyor.

2013 yılında birliğin son üyesi Hırvatistan oluyor…

Şimdi gelinen noktada ise İngiltere’nin Avrupa Birliğini terk etme kararının politik, ekonomik ve mali piyasalarda şok etkisi oluşturduğun görüyoruz.

Bu aynı zamanda birliğin çözülme sürecinin başlangıcı şeklinde yorumlanıyor.