16 Ağustos 2011 Salı

Afrika’ya yardım ve hatırlattıkları


Afrika’ya yardım ve hatırlattıkları



Afrika’da yaşanan kuraklık milyonlarca insanı etkisi altına aldı. Bu insanlar kilometrelerce yolu yürüyerek mülteci kampına sığınıyorlar.

Kitlesel göçler genellikle savaş zamanlarında görülmekte. Afrika ise bu göçü uzun yıllardır yaşanan kuraklık nedeniyle yaşıyor. Buna ilaveten kıtanın yaşadığı iç savaşlar ve kötü yönetimleri de unutmamak gerekiyor!

Somali de çok sayıda insan, ağırlıklı olarak çocuklar, açlıktan hayatını kaybediyor.

Türkiye seferber olmuş durumda; her kesim, her kurum imkanları dahilinde yardıma koşuyor.

Ülkemiz sadece Afrika için değil dünyanın dört yanına bu hususta yardıma koşarak bir anlamda dünyaya insanlık dersi veriyor.

Olağanüstü hallerde yapılması gereken önde gelen yardımlar ise gıda ve içme suyu. Tıbbi malzeme de yine böyle durumlarda en acil ihtiyaç.

Ülkemizin yardımseverliği yanında, bir özelliği de tarımsal ürünlerin üretimi bakımından zengin çeşitliliğe sahip olması.

Böyle zamanlarda bu özelliğimiz bir ölçüde işimizi kolalaştırmış oluyor. Ülkemiz gerek iklim ve gerekse tarım toprakları açısından dünyanın en şanslı ülkelerinden birkaç tanesi arasında yer alıyor. Bir zamanlar tarımsal üretim olarak kendi kendine yeten yedi ülkeden biri idi.

Zaman zaman bazı temel ürünlerin kısmi ithalatı yapılsa da aslında çok arızi bir durum olmadıkça ülkemiz bütün tarımsal ürünleri kendi kaynaklarını kullanarak temin etme potansiyeline sahip.

Elbette yüksek oranda kuraklık, don ve benzeri felaketlerin yaşandığı yıllar hariç!

İşin tabiatı gereği tarımsal üretimi fabrikasyon üretim gibi kapalı mekanlarda yapma imkanı yok, büyük miktarlarda üretim açık tarım alanlarında yapılıyor. Bu da tarımsal üretimin risklerle karşılaşma ihtimalinin olduğunu gösteriyor.

Kıtlık zamanlarında tarımsal üretimin önemi daha çok öne çıkıyor.

Artan nüfus ve azalan tarım toprakları, tarım alanlarının daha titizlikle korunmasını gerektiriyor. Özellikle inşaat yatırımları yapılırken bu hususa ve ekolojik alanların bozulmamasına dikkat etmek herkes için bir görev.

Bugün geçmişte yapılan sağlıksız ve çarpık yapılaşmaların neticesi olarak başlatılan kentsel dönüşüm projeleri gibi, kaybedilen verimli toprakları kazanmak amacıyla gelecekte tarım alanları için de aynı dönüşümü yapma zorunluluğunu doğabilir.

Yine su kaynakları ve havzalarını kaybetmemek, yok olanları geri kazanmak için gerekli tedbirleri almak, üzerinde durulması gereken bir başka hayati konu…

Geçmiş yıllarda yaptığı gibi, şimdi de mevcut siyasi iktidarın yardım konusundaki duyarlılığı ve milletimizin bu konuya olan hassasiyeti ülkemiz ve insanlık adına sevindirici bir faaliyet.

Ülkemizin gerek zengin tarımsal ürünlere sahip olması ve gerekse bunların işlenmesi ile ilgili yeterli tesislere sahip olması bu konudaki önemli bir avantaj sağlıyor.

Bu tür acil durumlarda tarım ve gıda üretiminin stratejik önemi daha çok ortaya çıkarken, aynı zamanda ülkemizin bu kıymetli özelliğini sürdürmesi ve sürdürülebilir yapıya kavuşturulmasını da hatırlatıyor.

Netice olarak her konu ve kademede yönetim konusu başarıya giden yolun taşıyıcısı oluyor.