4 Haziran 2011 Cumartesi

Nasıl bir anayasa?

Anayasalar ülke yönetiminde temel prensipler manzumesi olarak değerlendiriliyor. Uzun yıllardır kamuoyunu en fazla meşgul eden konulardan biri.
Bu nedenle iktidar partisi açısından 12 haziran genel seçimlerinden sonra çözüme kavuşturulmayı bekleyen önemli konulardan biri de anayasa.
Ülkemizde darbeler sonrası yapılan anayasalar toplumu memnun etmemiş, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tartışmaları beraberinde getirmiş. Bir bakıma günün şartlarını karşılamaktan uzak olduğu gibi toplumun beklentilerine cevap vermemiş olacak ki sürekli olarak tenkit edilmiş. Dar bir bakış açısından ele alınarak hazırlanmış olması, kalkınma ve gelişmenin önünü kesen maddeler içermesi nedeniyle ihtiyaca cevap vermekten uzak kalmış.
İşlerlik kazandırmak için zaman zaman 1982 anayasası üzerinde yapılan değişikliklerle kimilerine göre kalbura çevrilmiş, kimilerine göre ise yamalı bohçaya dönmüş.
Her kesimin üzerinde mutabık olduğu konu ise artık böyle bir anayasanın ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu, yeni bir anayasanın yapılmasının zaruret haline gelmiş olması.
Sayın Başbakanın zaman zaman vurguladığı husus özgürlükçü ve ileri demokrasiyi ifade eden bir anayasaya sahip olmak…
Statüko üzerine bina edilmiş ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olan bir anayasa yerine, yeni anayasa günümüz şartlarıyla uyumlu, birlik ve beraberliği sağlayan ve tüm toplumu kucaklayan yeni bir metin içermeli.
Gerek ülkemizin ve gerekse dünya şartlarıyla uyum sağlayan bir metni ihtiva eden yeni bir anayasa…
Elbette ülkemizin kendine has olan temel değerlerinden de taviz vermeyen bir anaysa olmalı.
Meclis tarafından ülke ve millet menfaatine yapılan yasal düzenlemeler anayasaya aykırıdır dedirtmeyecek ve anayasa mahkemesini ağlama duvarı haline getirmeyecek bir anayasa. Üzerinde toplumsal mutabakatın sağlandığı bir anayasa.
İstenen; öyle bir anayasa olmalı ki, taşları yerli yerine oturtan, kurumların görev alanlarının dışına çıkmadan kendi alanlarında faaliyet göstermelerini ve kendilerini geliştirmelerini sağlayan bu vesileyle daha verimli çalışmalara ortam hazırlayan bir anayasa.
Asırlardır bu ülkenin temeline kibrit suyu döken, haklılığını kabul ettirmek ve varlığını sürdürmek için girilmedik yer bırakmayan, eften püften bahanelerle demokratik yönetimi kesintiye uğratarak kalkınmayı, gelişmeyi geciktiren, belli bir azınlığın menfaatini gözetmekten başka amacı olmayan çeteleşme hareketinin neşvünema bulamayacağı bir anayasa olmalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, bütün vatandaşları kucaklayacak şekilde sosyal adaleti uygulayıcı olmalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, açık seçik ve herkesin dilinden anladığı bir metinle yazılmış olmalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, ülkenin tabii kaynaklarını koruyacak ve gelecek nesillere de bırakacak sürdürülebilirlik ilkesini benimseyen maddeleri kapsamalı. Öyle bir anayasa olmalı ki çevre kavramını benimseten, korunması yönünde gerekli düzenlemeleri yaparak uygulanmasını sağlamalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, kavram kargaşasına yol açmayacak şekilde hazırlanmalı ve anlaşılır olmalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, uygulanması ile toplumu umutsuzluğa düşürerek, yüzlerinde ümitsizlik ve acı tebessüm ifadesi bırakacak ilke ve prensipleri kapsamamalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, bütün fertleri çalışmaya, üretmeye teşvik etmeli. Kahve köşeleri ve duvar diplerinde yan gelip yatarak, ahkâm kesip her şeyi devletten beklemeyen şuur ve anlayışa sahip, eğitimli nesillerin yetişmesini teşvik etmeli. Eğitimi sürekli kılıp, araştırma ve geliştirme prensibini ön planda tutmalı. Milli ve manevi değerlere saygı duyan, koruyan ve yaşatan bir anayasa olmalı.
Öyle bir anayasa olmalı ki, insanı ve insani değerleri ön planda tutarak, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışına sahip olmalı. Öyle bir anayasa olmalı ki güçlüyü değil, haklıyı savunmalı adaleti ve hukukun üstünlüğünü hâkim kılmalı.