23 Ekim 2022 Pazar

Yeşil Enerji (Yeşil Ekonomi 80)

 


İnsan faaliyetlerini kolaylaştıran ve hızlandıran enerji kaynaklarına olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Her ülkenin ihtiyacını karşılayacak miktarda enerji kaynaklarına sahip olmaması enerji kaynaklarının stratejik ve hayati önemini ortaya çıkarıyor. Fosil enerji kaynaklarının çevre kirliliği, iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi sakıncalı tarafları nedeniyle, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru hızlı bir yöneliş var.

Enerji ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesinde temel bir girdi. Üretim ve hizmet sektörünün en temel bileşenlerinden biri... 

Stratejik karaktere sahip olan enerji kaynakları küresel ekonomide anahtar bir rol oynuyor. Sahip olduğu özellikler nedeniyle işgallere, savaşlara, ihtilaflara yol açıyor…

Stratejik öneme sahip olması nedeniyle bu özelliğinden dolayı, söz konusu ülkelerin bu açıdan risk yönetim stratejilerine sahip olmalarını gerektiriyor. İyi yönetilemediği takdirde zengin enerji kaynaklarına sahip ülkeler bu zenginlikten faydalanamadıkları gibi sefil duruma düşebiliyor.

Emperyalistlerin ve sömürü dünyasının en fazla hedef tahtasına koyduğu ülkeler zengin enerji kaynaklarına sahip olanları kapsıyor.

Özellikle zengin petrol yataklarının olduğu bölgemizde emperyalist güçler bu zenginlikleri sömürmek için her türlü entrika ve komplo planlarını uygulamaya almışlar.

Zengin kaynaklara sahip olan bu ülkeler geride kalan bir asrı iyi şekilde değerlendirip gerek kendilerini ve gerekse diğer Müslüman ülkeleri bu zenginliklerden istifade edecek bir strateji geliştirmemişler.

Bu kaynakları refah ve kalkınma doğrultusunda iyi yönetemedikleri gibi, bu ülke insanlarının çektikleri acılar da cabası olmuş.

Şimdi ise enerji kaynaklarında şartlar gereği bir değişim ve dönüşüm dönemi hüküm sürüyor.

Küresel ısınma, iklim değişikliği, çevre kirlenmesi nedeniyle son on yıllarda fosil kaynaklı enerji kullanımından kurtulma planları yapılıyor.

Bir yüzyıldan fazla bir zamandır kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil kaynaklı enerji türevleri en yaygın enerji kaynakları olarak kullanılıyor.

Geçtiğimiz yüzyılda güç ağırlıklı olarak bu fosil yakıtlardan üretildi.

Fakat fosil kaynaklı bu enerji türleri karbon emisyonunun büyük kaynağını oluşturuyor.

2010 yılında fosil yakıtlar insan faaliyetlerinden oluşan sera gazının üçte ikisini oluşturmuş.

Bir analize göre düşük karbonlu enerji sistemine geçiş gelecek 20 yılda trilyonlarca doların daha iyi ekonomik büyümenin yatırımına yol açacak.

Uluslararası Enerji Ajansına göre, yeni enerji arzında artan talebi karşılamak için yılda 2 trilyon doları aşan bir yatırım gerekiyor. 

Ekonomilerin büyümesini muhafaza etmek ve iklim değişim tehlikesinden kaçınmak maksadıyla dünya düşük karbonlu enerji sistemine dönüşüm çabasında bulunuyor. Çoğunun kafasındaki soru ise bu değişimin ekonomiyi ve finans sistemini zorlaması şeklinde.